Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy son açıklamalarında öyle cümleler kurdu ki, sadece Kiev'in değil, aslında tüm Avrupa'nın içinde bulunduğu tabloyu gözler önüne serdi. "Ukrayna üzerindeki baskı şimdiye kadarki en şiddetli seviyede" dedi. Bu söz, savaşın sahada olduğu kadar masada da kızıştığının ilanı gibiydi.
Bu baskının nedeni ise ABD'nin sunduğu 28 maddelik barış planı. Plan, kağıt üzerinde "savaşı bitirme önerisi" olarak sunuluyor ama içeriğine bakıldığında Ukrayna'dan hem siyasi hem askeri hem de toprak açısından çok ağır tavizler beklediği görülüyor. Zelenskiy'nin "ağır 28 madde" ifadesi de bundan. Aslında bu plan, Ukrayna'nın kader haritasını yeniden çiziyor; ama bu yeniden çizim Ukrayna'nın değil, büyük güçlerin masasından çıkmış gibi duruyor.
Zelenskiy'nin asıl sitemi ise şu sözde gizli: "Ukrayna onurunu kaybetmekle kilit bir ortağını kaybetmek arasında bir seçimle karşı karşıya."
Bu cümle, son üç yıldır savaşın yükünü en ağır şekilde taşıyan bir ülkenin iç çekişini anlatıyor. Çünkü Ukrayna, bu savaş boyunca uluslararası desteğe yaslandı; ABD ve Avrupa'nın yardımları olmadan bu kadar dayanmak mümkün değildi. Fakat dış destek arttıkça dış baskı da arttı. Şimdi ise ABD'nin sunduğu plan, Ukrayna'ya "Ya bizim istediğimiz şekliyle barışa girersin ya da desteği düşünürüz" mesajı veriyormuş gibi algılanıyor.
Planın içeriğine baktığımızda, Zelenskiy'nin neden bunu "onur meselesi" olarak gördüğü daha iyi anlaşılıyor. Metin, Ukrayna'nın gelecekte NATO'ya katılmasından vazgeçmesini, ordusunun belli bir büyüklüğe hapsedilmesini, bazı bölgelerde Rusya'nın kontrolünü fiilen kabullenmesini ve güvenlik konusunda uzun vadede ABD ve Rusya'nın belirlediği kurallara göre hareket etmesini öngörüyor. Yani Ukrayna'nın hem askeri hem jeopolitik hem de siyasi egemenliğini sınırlayan bir yapı söz konusu. Ayrıca planın ekonomik boyutu da var: Ukrayna'nın yeniden yapılanmasında büyük projelerin, büyük fonların ve büyük yatırımların yönetimi yine ABD'nin denetimi altında olacak gibi görünüyor.
İşte tam burada Zelenskiy'nin tepkisi devreye giriyor. Çünkü savaşın ortasında olan bir ülkeye "barış karşılığında şu fedakarlıkları yap" demek kolaydır, ama o fedakarlıkların bedelini yaşayacak olan halktır. Toprak kaybının psikolojik yarası, NATO'dan vazgeçmenin güvenlik riskleri, ordunun sınırlandırılmasının doğurabileceği zafiyet… Bunlar Ukrayna toplumunda kolay hazmedilecek konular değil.
Zelenskiy de bunu biliyor. Bu nedenle planı açıkça reddetmese de içindeki tavizlerin ağırlığını vurguluyor: "Bu planı kabul etmekle, şimdiye kadarki en zorlu kış arasında bir seçim yapmak zorunda kalabiliriz."
Bu söz aslında iki anlam taşıyor. Birincisi, Ukrayna'nın kış aylarında Rusya'nın enerji altyapısına saldırılarını artıracağını bildiği için zor bir döneme hazırlandığını ima ediyor. İkincisi ise "Bu planı kabul etmezsem ekonomik ve askeri destek zayıflayabilir, o zaman bu kış gerçekten çok çetin geçer" demek istiyor.
Diğer bir deyişle Zelenskiy, hem Moskova'nın baskısı hem Washington'ın talepleri arasında sıkışmış durumda. Bir yanda "Barış için taviz ver" diyen büyük güçler, diğer yanda "Toprak vermeyiz, bağımsızlığımızdan vazgeçmeyiz" diyen kendi halkı ve ordusu… Bu iki gerçek, Ukrayna liderini tarihin en zor kararlarından biriyle yüz yüze bırakıyor.
ABD'nin planının dili de zaten bunu gösteriyor. Sanki iki tarafın da memnun olmayacağı ama büyük güçlerin çıkarlarını tatmin eden bir "orta yol" ortaya konmuş gibi. Rusya'ya bazı kazanımlar, ABD'ye süreç üzerinde siyasi kontrol, Avrupa'ya "savaş riski azaldı" mesajı… Fakat Ukrayna? İşte o noktada işler karışıyor. Çünkü Ukrayna'dan istenen şeyler, sadece bir savaşın değil, bir devletin geleceğinin yönünü belirleyecek nitelikte.
Bu nedenle Zelenskiy'nin çağrısı çok net: "Bu baskının ortasında, Ukrayna'nın onurunu, bağımsızlığını ve geleceğini korumaya çalışıyoruz."
Önümüzdeki günler kolay olmayacak. Hem sahada hem masada büyük bir mücadele yaşanacak. Ama görünen şu ki, Ukrayna'nın kaderine etki edecek olan tek şey savaşın sonucu değil; asıl belirleyici olan, büyük güçlerin Ukrayna üzerinden kurduğu bu yeni diplomatik oyun olacak.
Ukrayna için mesele artık sadece ateşi söndürmek değil; o ateşin altında ezilmeden geleceğini hangi temel üzerine kuracağı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Zelenskiy'nin iki ateş arasında kaldığı an: 'Onur mu, ortak mı?' / 23.11.2025
- Karayipler'de ABD ile Venezuela arasında ne dönüyor? / 22.11.2025
- Orta Doğu'da yeni savunma dinamikleri / 21.11.2025
- Epstein dosyaları üzerinden küresel şeffaflık dersi / 20.11.2025
- Almanya'nın savunmadaki yeni dönemi: Avrupa için ne anlama geliyor? / 19.11.2025
- Japonya'nın stratejik dengesi ve Ankara mukayesesi / 18.11.2025
- Kıbrıs'ta yeni dönem 5+1: Denktaş dönemi ile bugünün karşılaştırması / 15.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025
- Ukrayna Savaşında kim ne istiyor? / 11.11.2025
- Atatürk'ün dış politika felsefesi: Barışın stratejik gücü / 10.11.2025
- Karayipler'de ABD ile Venezuela arasında ne dönüyor? / 22.11.2025
- Orta Doğu'da yeni savunma dinamikleri / 21.11.2025
- Epstein dosyaları üzerinden küresel şeffaflık dersi / 20.11.2025
- Almanya'nın savunmadaki yeni dönemi: Avrupa için ne anlama geliyor? / 19.11.2025
- Japonya'nın stratejik dengesi ve Ankara mukayesesi / 18.11.2025
- Kıbrıs'ta yeni dönem 5+1: Denktaş dönemi ile bugünün karşılaştırması / 15.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025
- Ukrayna Savaşında kim ne istiyor? / 11.11.2025
- Atatürk'ün dış politika felsefesi: Barışın stratejik gücü / 10.11.2025
















































































