Meltem TV'de Pazartesi akşamı yayımlanan "Prof. Dr. Haydar Bar'la Haftanın Sohbeti" programında BTP Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi Bey'in "6'lı masa" ile ilgili yaptığı değerlendirmeler oldukça dikkatimi çekti.
"Partili cumhurbaşkanlığı sisteminde Meclis var ama esamesi okunmuyor" diyen Kepekçi, Prof. Dr. Baş'ın bu sisteme "demokratik krallık" diye adlandırmasını hatırlattı. 2023 seçimlerinin Lozan Antlaşması'nın da oylanması anlamına geldiğini belirten Kepekçi bundan sonraki süreçte seçimlere kadar seçim ekonomisinin devreye sokulacağını, milletimizin bu makyajlı ekonomiye aldanmaması gerektiğini ifade etti.
Bu kadar kritik olan bir seçime Türkiye, yeni sistem gereği şimdilik iki ittifakla gidiyor. Seçime doğru bu ittifakların sayısı artabilir mi? Artabileceğine dair söylemler var ama şimdilik iki ittifak söz konusu: AKP ve MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı, 6'lı masa olarak adlandırılan CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti'nin oluşturduğu Millet İttifakı…
Doç. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, 6'lı masa ile ilgili şunları söyledi:
"6'lı masanın ana hedefi güçlendirilmiş parlamenter sistem. Eğer böyleyse; 6'lı masa olmaz, 60'lı masa olmalı. Gerçekten millet ittifakı olmalı."
Elbette "güçlendirilmiş parlamenter sistem" ancak böyle gerçekleşir.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyerek, tüm kesimleri kucaklayan bir anlayışın ortaya konulacağı ilan edilerek, yola çıkarken 6'lı masa ile yola çıkmak doğru bir yaklaşım olmaz. Bir hedef ilan ediliyorsa, o hedefe doğru yürürken o hedefe uygun bir oluşumla, o hedefin gerektirdikleriyle hareket edilmeli. Söylem farklı icraat farklı olmamalı, yoksa inandırıcılığını kaybeder.
Eğer güçlendirilmiş parlamenter sistemi getireceğiz diyerek daha işin başında 6'lı masa ile sınırlı tutulursa, bu, Cumhur İttifakı'nın elini güçlendirir.
6'lı masanın 5'inci toplantısının sonunda yazılı bir metinle "güçlendirilmiş parlamenter sistem" şu şekilde anlatılıyor:
* "İktidarın milletimizi kutuplaştırarak birbirine hasım ilan eden bu kutuplaşma üzerinden çıkar düzenini sürdürmeyi amaçlayan kirli siyasetinin karşısında huzurun hâkim olduğu 'Yarının Türkiye'sini' inşa etmeye kararlıyız."
* "Ülkemizin yaşadığı, özellikle son dört yıldır katlanarak artan ve milletimize ağır bir yük hâline gelen tüm sorunların kaynağında, tek bir kişinin ve onun belirlediği dar bir zümrenin tahakkümünü esas alan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi vardır."
* "Bir kez daha ilan ediyoruz ki; Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı, Güçlendirilmiş Parlamenter sistemden yana olan, demokrasi âşıklarının adayı olacaktır."
Masayı 6 parti ile sınırlı tutarak, Cumhur İttifakı'nda olmayan diğer partileri ittifakın dışında tutmak, "kutuplaştırma"nın ve ötekileştirmenin farklı bir versiyonu anlamına gelmiyor mu? Bütün problemlerin sebebi olarak "tek kişi ve onun belirlediği dar bir zümre" olarak gösterilirken, masayı 6 partide sınırlı tutarak, diğer partileri yok sayarak aynı hatayı biz yapmıyor muyuz?
6'lı masanın bu ortak metninde ekonomiye dair de şunlar ifade ediliyor:
* "Kurallı, verimli, rekabetçi, istihdamı önceleyen bir ekonominin güvencesi olarak, yüksek enflasyon ve işsizliği bitirmeye, çiftçimizi, emekçimizi, sanayicimizi, esnafımızı, memurumuzu ve emeklimizi refaha kavuşturmaya; milletimizin hiçbir ferdini açlık sınırının altında bir asgari ücrete mahkûm etmemeye kararlıyız."
* "Mahkûm edildikleri işsizlik ve baskı altına alınmaya çalışılan özgürlükler de dahil olmak üzere, gençlerimizin önündeki tüm engelleri kaldırıp, hayallerine kavuşabilmelerini sağlamaktır."
* "Esnafımızın, üreticimizin, sanayicimizin ve çiftçimizin, tüketiciye, uygun fiyata kaliteli ürün sunabilmesi, ürettiğinden kazanabilmesidir."
* "Memurumuzun, işçimizin, emeklilerimizin hak ettiği yaşam kalitesine kavuşmasıdır."
* "Kapsayıcı politikalarla yoksulluğun, özellikle de kadın ve çocuk yoksulluğunun sonlandırılması, milletimizin her bir ferdinin refahtan adil pay almasını sağlamaktır."
Bütün bu ekonomik hedeflerin başarılabilmesi için 6'lı masaya tavsiyemiz, bunları gerçekten başarabilecek dünyada tek model olan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nin parti programında olduğu Bağımsız Türkiye Partisi'nin Millet İttifakı'na dahil edilmesidir.
Çünkü 6'lı masa içinde bu hedefleri tutturabilecek bir ekonomi programına sahip parti yok. Bu sebeple, başta tek çözüm sahibi BTP olmak üzere tüm muhalefet partileri tek bilek tek yürek olarak ittifaka dahil edilmeli, bu şekilde oluşan sinerjiyle ülkemizi ve milletimizi içinde bulunduğu badirelerden acilen kurtarmalıyız.
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024