ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) 2019 Mali Yılı Savunma Bütçesi Tasarı'sını açıkladı. Tasarıya göre, Irak ve Suriye'de eğit-donat programına 2019 yılı için 1.4 milyar dolar bir bütçe ayrıldı.
Bu bütçenin 850 milyon dolarlık kısmı Irak'taki peşmerge ve Irak ordusunun eğitimi ve teçhizat yardımı için, kalan 550 milyon doların 300 milyon doları Suriye'de bulunan terör örgütü PYD/PKK'nın eğitilip donatılması için, 250 milyon doları ise yine Suriye'deki PYD/PKK'ya kurdurulan sınır güvenlik gücü için ayrıldı.
Malum, bu sınır güvenlik gücünün 30 bin teröristten oluşacağı açıklanmıştı, tepkiler üzerine içeriği aynen durmasına rağmen sadece ismi "iç güvenlik ve istikrar gücü" olarak değiştirilmişti.
Açıkça görülmektedir ki, ABD'nin Suriye'sinde iç güvenlik ve istikrarın teröristler tarafından sağlanması planlanıyor. Buradan nasıl bir güvenlik ve istikrar planlanıyorsa?
ABD bütçesinden Suriye'deki terör örgütüne 2017 yılında 430 milyon dolar, 2018 yılı için de 500 milyon dolar ayrılmıştı. 2017 yılında bu bütçenin terör örgütüne 5 bin tır ve 2 bin kargo uçağı ağır silah yardımı olduğunu pratik olarak gördük.
Ve bu silahlar, bugün Türk askerine karşı kullanılıyor. Bu ABD silahlarıyla, tanklarımız imha ediliyor, helikopterlerimiz düşürülüyor, askerlerimiz şehit ediliyor.
Bu füzeleri, roketleri, bombaları, ağır makinalı tüfekleri kullanan eller terörist, ama ellerinde bu ağır silahlar ve para desteği olmasa söyler misiniz bunlar askerimize bir şey yapabilirler miydi, Kilis'imizi, Reyhanlı'mızı, Kırıkhan'ımızı vurup vatandaşlarımıza zarar verebilirler miydi?
O zaman şu cümle yanlış olmaz: Tanklarımızı, helikopterlerimizi, askerlerimizi, şehirlerimizi, camilerimizi vuran asıl el ABD'dir.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceki gün yaptığı açıklamada ABD'ye yönelik çok sert ifadeler kullanmıştı.
"YPG'lileri Münbiç'e ABD getirdi" demişti.
''ABD Münbiç operasyonu sonrası YPG'li teröristleri Fırat'ın doğusuna gönderme sözünü de tutmadı" demişti.
"ABD'den çok ciddi yanlışlar gördük. ABD bize verdiği sözleri tutmamıştır. Halkımızın da biz yöneticilerin de güveninin kaybolması doğaldır" demişti.
Demişti demesine ama bu kadar yanlışları olduğu ifade edilen, Türkiye'yi vuran teröre desteği de açık olan ABD'ye yönelik söylediği son sözler bu sert ifadeleri iyice yumuşatıyor, caydırıcılığını da kaybettiriyordu.
Ne dedi Çavuşoğlu devamında: "Artık söz ve vaat değil, somut adımlar istiyoruz. Tillerson'dan bunu isteyeceğiz. İlişkilerimiz çok kritik bir noktada. Ya ilişkileri düzelteceğiz ya da bu ilişkiler tamamen bozulacak.''
Halbuki ABD, bugüne kadar hep somut adım attı.
PYD/PKK terörüne verdiği para ve silah desteği resmi bütçesinde var. ABD'li üst düzey yetkililerin birbiri ardınca yaptıkları açıklamalarında var.
Ne zaman "Türkiye mi PYD mi" dediğimizde hep "Elbette ki PYD" dediler, terör örgütüne Türkiye'nin itirazlarına rağmen her zaman "sahadaki ortağımız" dediler, binlerce tır ağır silahla silahlandırdılar ve bugün bu silahlar bize karşı kulanılıyor.
Daha hangi somut adımı bekliyoruz? ABD'nin duruşu net ve gayet somut?
Siyasilerimiz hala ilişkilerin düzelmesini bekliyorlar. ABD ile ilişkilerimizin bozulması için söyler misiniz ABD'nin başka ne yapması lazım?
ABD'nin silahlarına ve terörist ortaklarına verdiğimiz bu kadar kurban ABD ile ilişkileri gözden geçirmek için hala yetmiyor mu?
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson yarın Ankara'da olacak. Geliş nedeni belli, Türkiye'ye operasyonu durdur diyecek.
Diyemiyor muyuz, "Münbiç'ten askerini derhal çek, teröre desteğini bitir, Ortadoğu'daki işgaline son ver, somut adımlarını bir görelim, eğer bunları yapmıyorsan da Bakan'ının gelmesine hiç gerek yok."
Diyemiyor muyuz, "Bizim üslerimizi de kullanarak bu teröre destek veriyorsun ve bu terör bizi vuruyor, üsler size kapanmıştır."
Siyasilerimiz, Süleymaniye'de 11 askerimizin başına çuval geçirildiğinde neden diyemediyse, bugün de aynı sebepten dolayı diyemiyorlar.
Bunları diyemiyoruz, muhataplarımızı "Osmanlı tokadı"yla korkutmaya çalışıyoruz.
Onlar Osmanlı tokadını Mondoros'la, Sevr'le bitirdiler; onlara Atatürk tokadı lazım, Büyük Taarruz tokadı lazım, Lozan tokadı lazım, Milli Para, Milli Ekonomi, tam bağımsızlık tokadı lazım, milli bir madencilik, milli bir tarım ve hayvancılık tokadı lazım.
Bunun için de Prof. Dr. Haydar Baş gibi, "Ne AB ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" demek lazım, "Atatürk vatandır" demek lazım, "Hoş Geldin Atatürk" demek lazım.
Bunları demezsek, biz söyler biz işitiriz, hiçbir caydırıcılığımız olmaz, söylediklerimizle icraatlarımız birbirinin zıddı olur, duruşumuz düşmana cesaret verir.
Bu bütçenin 850 milyon dolarlık kısmı Irak'taki peşmerge ve Irak ordusunun eğitimi ve teçhizat yardımı için, kalan 550 milyon doların 300 milyon doları Suriye'de bulunan terör örgütü PYD/PKK'nın eğitilip donatılması için, 250 milyon doları ise yine Suriye'deki PYD/PKK'ya kurdurulan sınır güvenlik gücü için ayrıldı.
Malum, bu sınır güvenlik gücünün 30 bin teröristten oluşacağı açıklanmıştı, tepkiler üzerine içeriği aynen durmasına rağmen sadece ismi "iç güvenlik ve istikrar gücü" olarak değiştirilmişti.
Açıkça görülmektedir ki, ABD'nin Suriye'sinde iç güvenlik ve istikrarın teröristler tarafından sağlanması planlanıyor. Buradan nasıl bir güvenlik ve istikrar planlanıyorsa?
ABD bütçesinden Suriye'deki terör örgütüne 2017 yılında 430 milyon dolar, 2018 yılı için de 500 milyon dolar ayrılmıştı. 2017 yılında bu bütçenin terör örgütüne 5 bin tır ve 2 bin kargo uçağı ağır silah yardımı olduğunu pratik olarak gördük.
Ve bu silahlar, bugün Türk askerine karşı kullanılıyor. Bu ABD silahlarıyla, tanklarımız imha ediliyor, helikopterlerimiz düşürülüyor, askerlerimiz şehit ediliyor.
Bu füzeleri, roketleri, bombaları, ağır makinalı tüfekleri kullanan eller terörist, ama ellerinde bu ağır silahlar ve para desteği olmasa söyler misiniz bunlar askerimize bir şey yapabilirler miydi, Kilis'imizi, Reyhanlı'mızı, Kırıkhan'ımızı vurup vatandaşlarımıza zarar verebilirler miydi?
O zaman şu cümle yanlış olmaz: Tanklarımızı, helikopterlerimizi, askerlerimizi, şehirlerimizi, camilerimizi vuran asıl el ABD'dir.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceki gün yaptığı açıklamada ABD'ye yönelik çok sert ifadeler kullanmıştı.
"YPG'lileri Münbiç'e ABD getirdi" demişti.
''ABD Münbiç operasyonu sonrası YPG'li teröristleri Fırat'ın doğusuna gönderme sözünü de tutmadı" demişti.
"ABD'den çok ciddi yanlışlar gördük. ABD bize verdiği sözleri tutmamıştır. Halkımızın da biz yöneticilerin de güveninin kaybolması doğaldır" demişti.
Demişti demesine ama bu kadar yanlışları olduğu ifade edilen, Türkiye'yi vuran teröre desteği de açık olan ABD'ye yönelik söylediği son sözler bu sert ifadeleri iyice yumuşatıyor, caydırıcılığını da kaybettiriyordu.
Ne dedi Çavuşoğlu devamında: "Artık söz ve vaat değil, somut adımlar istiyoruz. Tillerson'dan bunu isteyeceğiz. İlişkilerimiz çok kritik bir noktada. Ya ilişkileri düzelteceğiz ya da bu ilişkiler tamamen bozulacak.''
Halbuki ABD, bugüne kadar hep somut adım attı.
PYD/PKK terörüne verdiği para ve silah desteği resmi bütçesinde var. ABD'li üst düzey yetkililerin birbiri ardınca yaptıkları açıklamalarında var.
Ne zaman "Türkiye mi PYD mi" dediğimizde hep "Elbette ki PYD" dediler, terör örgütüne Türkiye'nin itirazlarına rağmen her zaman "sahadaki ortağımız" dediler, binlerce tır ağır silahla silahlandırdılar ve bugün bu silahlar bize karşı kulanılıyor.
Daha hangi somut adımı bekliyoruz? ABD'nin duruşu net ve gayet somut?
Siyasilerimiz hala ilişkilerin düzelmesini bekliyorlar. ABD ile ilişkilerimizin bozulması için söyler misiniz ABD'nin başka ne yapması lazım?
ABD'nin silahlarına ve terörist ortaklarına verdiğimiz bu kadar kurban ABD ile ilişkileri gözden geçirmek için hala yetmiyor mu?
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson yarın Ankara'da olacak. Geliş nedeni belli, Türkiye'ye operasyonu durdur diyecek.
Diyemiyor muyuz, "Münbiç'ten askerini derhal çek, teröre desteğini bitir, Ortadoğu'daki işgaline son ver, somut adımlarını bir görelim, eğer bunları yapmıyorsan da Bakan'ının gelmesine hiç gerek yok."
Diyemiyor muyuz, "Bizim üslerimizi de kullanarak bu teröre destek veriyorsun ve bu terör bizi vuruyor, üsler size kapanmıştır."
Siyasilerimiz, Süleymaniye'de 11 askerimizin başına çuval geçirildiğinde neden diyemediyse, bugün de aynı sebepten dolayı diyemiyorlar.
Bunları diyemiyoruz, muhataplarımızı "Osmanlı tokadı"yla korkutmaya çalışıyoruz.
Onlar Osmanlı tokadını Mondoros'la, Sevr'le bitirdiler; onlara Atatürk tokadı lazım, Büyük Taarruz tokadı lazım, Lozan tokadı lazım, Milli Para, Milli Ekonomi, tam bağımsızlık tokadı lazım, milli bir madencilik, milli bir tarım ve hayvancılık tokadı lazım.
Bunun için de Prof. Dr. Haydar Baş gibi, "Ne AB ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" demek lazım, "Atatürk vatandır" demek lazım, "Hoş Geldin Atatürk" demek lazım.
Bunları demezsek, biz söyler biz işitiriz, hiçbir caydırıcılığımız olmaz, söylediklerimizle icraatlarımız birbirinin zıddı olur, duruşumuz düşmana cesaret verir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024