ABD, kapitalist sistemini ve dolar hâkimiyetini, yaşadığı ve yaşayacağı bütün sorunların üstünü örten bir örtü olarak kullanıyordu. Bu örtüyü kullanarak kendisini demokrasinin beşiği, özgürlükler ülkesi olarak tüm dünyaya lanse ediyordu. Ama sistemini ve parasal hâkimiyetini kaybedince, her şeyi örten örtü kalktı, kralın çıplak olduğu ortaya çıktı ve bugün tüm dünya ABD'nin gerçek yüzünü bütün çıplaklığıyla seyrediyor.
Malum, geçtiğimiz 6 Ocak tarihi, ABD Kongresi'nin Demokratların lideri Joe Biden'in başkanlığını resmen tescil edeceği tarihti. Yenilgiyi asla kabul etmeyen Trump, tam da Kongre'nin toplanacağı bu tarihte bir protesto mitingi organize etti.
ABD başkanlık seçimlerinin yapıldığı 3 Kasım'dan bu güne Trump'ın yaptığı açıklamalar, paylaştığı mesajlar ve de mitingdeki söylem oldukça sertti ve seçimlerde oy çalındığını, hile yapıldığını vurguluyordu.
Trump'ın davetiyle mitinge katılan Trump taraftarları, miting sonrası, yine Trump'ın yönlendirmesiyle Kongre'ye doğru yöneldiler. İşte meşhur olaylar o zaman koptu.
Protestocular, polisle karşı karşıya geldi, arbedeler yaşandı, Kongre binası basıldı, seçimlerin kesin sonuçlarının açıklanacağı Kongre'nin dağılması sağlandı, çıkan çatışmalarda 4 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı, 50 kişi gözaltına alındı. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi, Ulusal Muhafızlar devreye girdi ve neticede protestocular dağıtıldı. Ama bu şiddet dolu hadiseler ABD'nin tarihine kara bir leke olarak yazılmış oldu.
Peki, sonuç? Trump istemese de yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı ve Biden'in başkanlığı resmen tescillendi. Yani Trump neyi planladıysa hepsi ters tepti. Ama bu arada ABD halkı gerildikçe gerildi, kutuplaşmalar derinleşti, ötekileştirmeler arttı.
Hatırlarsanız, 2019 yılında Georgetown Enstitüsü, ABD halkıyla geniş bir anket çalışması yapmış ve "Sizce ABD bir iç savaşın eşiğinde midir?" sorusuna yüzde 67 oranında "evet" cevabı almıştı. ABD'nin başkenti Washington'da, hem de ABD Kongresi'nin önünde ve içinde gerçekleşen bu çatışmalar, arbedeler esasen ankette çıkan bu neticenin sahadaki bir ispatıdır.
Kongre Biden'i başkan ilan etmiş olabilir, Trump şimdilik "eve dönün" demiş de olabilir ama Kongre'de yaşanan olayların burada kalacağını söylemek oldukça zor. Zaten Trump'ın gerek olaylar öncesi, gerekse olaylar sonrası yaptığı açıklamalar bunu açıkça gösteriyor.
Kongre Biden'in başkanlığını ilan ettikten sonra Trump şu yazılı mesajı yayımladı:
"Seçim sonuçlarıyla aynı fikirde olmasam da, 20 Ocak'ta barışçıl bir devir teslim olacak. Bu başkanlık tarihinin en mükemmel döneminin sonu olsa da, bu bizim mücadelemizin başlangıcı."
Düzenlenen mitingin ismi de oldukça dikkat çekici: "Çalmayı Durdur."
Kongre'de olaylar kızıştığı zamanda şu mesajı yayımladı:
"Uzun süredir kötü ve adaletsiz muamele gören vatanseverlerin elinden açık farkla kazanılan bir seçim zaferi, kabaca ve alçakça alınınca işte böyle şeyler ve olaylar olur. Muhabbet ve barışla eve gidin. Bugünü daima hatırlayın."
Yani Trump "eve gidin" diyor ama sonrası için mesajını vererek. Adeta "bu burada kalmayacak" dercesine. Trump olaylar öncesi mitingde de çok çarpıcı ifadeler kullandı:
"Demokratlar seçimlerde usulsüzlük yaptı.".
"Seçimlerin asıl kazananı benim. Asla yenilgiyi kabullenmeyeceğim, pes etmeyeceğim."
"Bu seçimlerde oyumuzu artırdık. Neredeyse 75 milyon kişi bize oy verdi."
"Aranızda Joe Biden'ın 80 milyon oyu gerçekten aldığına inanan var mı? Bunlar bilgisayarda üretilen 80 milyon oy."
"Burada demokrasimizi korumak için bulunuyoruz."
Trump daha öncesinde de 6 Ocak tarihine vurgu yapıyor ve taraftarlarını şu mesajlarla mitinge çağırıyordu:
"6 Ocak'ta D.C.'de büyük bir protesto var. Orada ol, çok çılgın olacak!" (19 Aralık)
"6 Ocak'ta görüşürüz Washington DC. Kaçırmayın." (27 Aralık)
"6 Ocak, DC'de görüşürüz." (30 Aralık)
"6 Ocak saat 11'de Washington DC'de büyük protesto olacak. Lokasyon detayları gelecek. Hırsızlığı durdur!" (1 Ocak)
Ama planlar tutmadı, Trump istediğini alamadı. Bundan sonra ne olacağı bilinmez ama belirttiğim gibi seçim sonuçlarını kabul etmeyen sadece Trump değil, milyonlarca ABD'li.
ABD'yi olmazsa olmaz olarak gören diğer kapitalist ülkeler, ABD'nin yaşadığı bu garabet durum karşısında büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşıyor. Artık tüm dünya biliyor ki, ABD için düşündükleri sadece bir serap imiş, makyajdan ibaretmiş.
Bundan sonra Trump ve taraftarları bu işin peşini bırakmayacak; yeni başkan Biden ise Trump'ın yaptığından fazlasını yapamayacak. Kim gelirse gelsin ABD'nin çöküşünü engelleyemeyecek. Neticede Biden da Trump'ın kaderini yaşayacak, bundan sonra gelen ABD başkanları da. Gerginliklerin iç çatışmaya dönüşmesi de cabası. 6 Ocak'ta Kongre'de sadece bir prova gördük.
Nereden mi biliyorum, başta da belirttik ya ABD sistemini ve dolar hâkimiyetini kaybetti, artık yaptığı yanlışların üstü örtecek bir örtüsü yok.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2005 yılında dünyaya tanıtılan Milli Ekonomi Modeli, 2008'de uygulanmaya başlanılan Milli Paralarla Ticaret Projesi gün yüzüne çıktıktan sonra artık sömürü politikalarının sonu gelmiştir.
Bu aşamadan sonra ne sömürülenler artık sömürülebilir, ne de sömürenler sömürebilir.
Milli Ekonomi Modeli dönemi başlamıştır, çağ Milli Ekonomi Modeli çağıdır.
Ülkeler kaostan, karmaşadan kurtulmak istiyorlarsa bu ancak gelir adaletini sağlayan tek model olan Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür.
ABD de ABD'nin peşinden gidenler de artık bu gerçeği görmek zorundadırlar.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024