İsrail Gazze'de her türlü insanlık suçunu işlemesine ve göz göre göre soykırım yapmasına rağmen, sürekli demokrasi ve insan haklarından dem vuran Batılı ülkelerin İsrail'e desteği, İslam dünyasının da tepkisizliği devam ediyor.
Gazze'de yüzde 70'i çocuk ve kadınlardan oluşan binlerce sivil acımasızca katledilirken, elbette ki sadece kınamak, bayrakları yarıya indirmek, yas ilan etmek gerçek bir tepki değildir.
Türkiye'de ise, milli bayramları Atatürk'ü Cumhuriyet'i millete unutturmaya çalışanlar, Gazze'deki saldırıları bahane ederek Cumhuriyet'in 100. yıl kutlamalarını iptal etmeye çalışıyorlar. Halbuki, Gazze'de soykırım yapanlara en güzel cevaplardan birisi Atatürk'ün, Cumhuriyet'in, tam bağımsızlığın daha yüksek sesle haykırılması, Türk bayraklarının ise daha coşkulu sallanmasıdır.
Bu sebeple bizler Bağımsız Türkiye Partisi'nin İstanbul'da Bostancı Gösteri Merkezi'nde 29 Ekim Pazar günü düzenleyeceği Cumhuriyet'in 100. yılı kutlamasına elimizde Türk bayraklarıyla katılacağız. Dosta güven, düşmana ise korku salacağız.
Atatürk'ün bizlere emanet ettiği en büyük kazanım olan Cumhuriyet'i, unutturmaya çalışanlara da BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın şu mesajı iyi bir cevaptır: "Atatürk'e karşı iki yüzlü olanların, demokrasiye karşı iki yüzlü olanların, Türk milletine karşı iki yüzlü olanların Filistin'e karşı samimi, ABD'nin çıkarlarına karşı olmasını beklediniz. Çok beklersiniz..."
Şu bir gerçek ki, bugün Atatürk'ün Türkiye'sinin devamı niteliğinde, tam bağımsız güçlü bir Türkiye olsaydı, Filistin coğrafyasında, Gazze'de bu katliamları yapmaya kimsenin cesareti olamayacaktı.
Atatürk'ün çizgisinde güçlü bir Türkiye, Ortadoğu coğrafyasında ve tüm dünyada kan ve gözyaşını bitirecek olan tek çözümdür.
Bu temel tespitlerden sonra dilerseniz Filistin coğrafyasında Batı'nın gerçek yüzünü gösteren İsrail vahşetini özetle değerlendirelim.
7 Ekim'den bugüne İsrail'in saldırılarında hayatını kaybeden sivillerin sayısı 4 bin 137 kişiye ulaştı. Bunların 1524'ü çocuk. 13 binden fazla sivilin ise yaralandığı belirtildi. Batı Şeria'da ise İsrail güçlerinin ve yerleşimcilerin saldırıyla hayatını kaybeden Filistinli sayısı 81 kişiye yükseldi.
Hiçbir gerekçe, bakın altını tekrar çiziyorum, hiçbir gerekçe böyle bile bile, göstere göstere bir sivil katliamına asla mazeret oluşturamaz.
İsrail 2 gün önce bir hastaneyi hedef aldı, 500'e yakın sivili katletti, önceki gün BM'ye ait bir okulu hedef aldı, dün de bir kilise ve bir camiyi yerle bir etti.
İsrail bir gecede 100 hedefi vurdum diye övünüyor, işte ortaya çıkan yıkım İsrail'in hangi hedefleri, kimleri katlettiğini net olarak gösteriyor. İsrail'in Hamas'la mücadele ettiği falan yok, Hamas bahanesiyle Gazze'de tam bir soykırım uygulanıyor.
İsrail, bu yaptığı katliamı, "meşru müdafaa", "İsrail'in güvenliği" kılıflarıyla yapıyor. BM de kabul ediyor ki, İsrail yapılan anlaşmaların dışında işgalci bir durumda. Filistinlilere ait olan bir coğrafyada meşru müdafaa olmaz.
Bu, bir eve girmiş hırsızın, ev sahibini öldürdükten sonra kendisini "Meşru müdafaa yaptım" diyerek savunması gibidir.
İsrail, Gazze'de ve Batı Şeria'da katliamlarına devam ederken, Mescid-i Aksa'da Müslümanların ibadet özgürlüğünü de engellemeye devam etmektedir. Dün yine Cuma namazı için Mescid-i Aksa'ya gelen Müslümanlara yaş kısıtlaması getirdi, 65 yaş altı erkeklere ve 50 yaş altı kadınlara mescide girmelerine müsaade etmedi. Filistinli Müslümanlar kendi vatanlarında, kendi mescitlerinde "parya" durumundalar.
İsrail Başbakanı Netanyahu, önceki gün Gazze sınırındaki İsrail birliklerini ziyaret ederek, "Kara harekâtına hazırız" mesajı vermişti.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant da, "Piyade birlikleri Gazze sınırı yakınında toplandı. Yakında Filistin yerleşimlerini içeriden görecekler. Emir gelecek" diye konuştu. Kara harekatının an meselesi olduğu ifade diliyor ama ABD-İsrail ikilisinin tedirgin bir şekilde gözlerinin Lübnan'daki Hizbullah olduğu kesin gözüyle bakılıyor.
2006 yılında eğer Birleşmiş Milletler olmasaydı, Hizbullah İsrail'i silip süpürecekti ve İsrail diye bir devlet kalmayacaktı. Korku ve endişeleri bu.
Bugün aynı durum olsa, ABD ve yandaşları BM'den bir karar çıkartabilir mi? ABD'nin Ukrayna'da Rusya ile örtülü bir savaş içinde olduğu, yine ABD'nin Çin ile Tayvan üzerinden bir bilek güreşi yaptığı dikkate alındığında bu sefer İsrail lehine bir karar çıkmaz.
Rusya'nın BM'de "insani ateşkes" teklifine nasıl ABD "hayır" dediyse, ABD'nin herhangi bir teklifine de Rusya ve Çin "hayır" diyecektir. Peki, böyle bir durumda İsrail'i tarihten silebilecek olan Hizbullah'ı kim durdurabilecektir?
Dünya artık ABD-İsrail ikilisinin rahatlıkla at koşturabildiği tek kutuplu bir dünya değil. ABD ve İsrail geri adım atarak artık bu durumu kabullenecek mi, yoksa çok kutuplu dünyanın tavrını test edecek mi yakında göreceğiz.
Gönül ister ki, mevcut sorunu İslam ülkelerinin Filistin lehinde bir dayanışması çözsün ama İslam ülkelerinin liderlerine bakıldığında böyle bir ışık gözükmüyor.
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025