Önce İdlib'de kimyasal saldırı haberleri, ardından da ABD'nin müdahalesi?
Kimyasal saldırı hakkında birçok farklı görüş var, bir taraf diyor ki, "Suriye uçakları kimyasal saldırı yaptı", diğer taraf diyor ki, "biz kimyasal silah kullanmıyoruz, muhaliflerin kimyasal silah deposunu vurduk."
Bu konu elbette ki, uluslar arası hukukun, bağımsız kuruluşların incelemesi, masaya yatırması gereken bir konu, bizi aşıyor.
Burada asıl masaya yatırmamız gerekenin ABD'nin yaptığı saldırı olduğunu düşünüyorum.
Eğer kimyasal bir saldırı varsa ve bunu Esad yönetimi yaptıysa bunun hesabını sorması gereken en son irade ABD'dir.
Diğer bir ifadeyle, varlığından günümüze milyonlarca masum sivili katlededen ABD'nin bu noktada hiçbir yetkisi yok.
Tarih boyunca her türlü hukuksuzluğa imza atmış ABD, yine uluslar arası hukuku bir kenara koyarak bir hava üssünü 59 adet Tomahawk füzesiyle vurdu.
ABD bu hukuksuz saldırının benzerlerini dün Afganistan'da, Irak'ta, Vietnam'da, Libya'da ve daha birçok yerde yaptı bugün de Suriye'de yapıyor.
Peki, yarın, aynı pervasızlığı, aynı hukusuzluğu yine BOP kapsamına koyduğu Türkiye'de yapmayacak mı?
Dün Türkiye de dahil İslam ülkeleri topyekün "Saddamlı Irak hak etmişti" dediler, "Kaddafili Libya hak etmişti" dediler, bugün "Esadlı Suriye hak etti" diyorlar; peki ya yarın?
Aynı ifadeleri Türkiye için de kullanmayacaklar mı?
Unutmayalım ki, bahsettiğimiz ABD, 15 Temmuz'da Türkiye'de darbe girişiminde bulunan FETÖ'ye sahip çıkıyor, kolilerce belgeye rağmen ona destek veriyor, koruyor.
Türkiye'nin terör örgütü kabul ettiği YPG/PKK'yı bırakın terör örgütü olarak görmeyi, "sahadaki en iyi müttefik" kabul ediyor. YPG'yi Türkiye'ye tercih ediyor.
Bizimkiler yarın Saddam'ın, Esad'ın, Kaddafi'nin kaderini hiç yaşamayacaklarını mı düşünüyorlar?
Bugün, Suriye'de sivilleri hedef aldı diye Suriye'yi 59 füzeyle vuran ABD, bundan bir hafta önce Halep'te bir camiyi yerle bir edip namaz kılan 58 Müslüman kardeşimizi şehit etmişti. Ne çabuk unuttuk?
Aynı ABD, cami saldırısında birkaç gün sonra da Rakka'nın batısında bir okulu hedef almış ve de buraya sığınan 33 sivili katletmişti.
Ya geçen hafta Irak'ta yaptıkları? Musul'da sivillerin bulunduğu binaları vurarak 500'e yakın masum insanı katleden bu ABD değil miydi? Üstelik bunun normal olduğunu da açıkladılar. Aynı ABD Musul operasyonunun başlamasından bu güne kadar, 5 ay içinde 4000 sivili katletmedi mi?
Son birkaç ay içinde bu kadar sivil katliamına imza atan ABD'ye bu alkış niye?
Bölgemizde yaşanan sorunlar, bölge ülkelerini ilgilendirir. Kol kırılır yen içinde kalır.
Eğer bugüne kadar yaşanılan sorunlar bölge ülkelerinin kendi aralarında çözülmüş olsaydı, ABD gibi ülkelerden medet umulmasaydı, onların ipiyle kuyuya inilmeseydi, bu 5 yıllık Suriye krizi sürecinde bu kadar sivil ölümü, bu kadar terörist yığınağı, bu kadar mülteci akını olmayacaktı.
Ne zamandan beri sorunlara neden olanlarla sorunlar çözülebiliyor?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi bugün kendisinden medet umduğumuz ABD'nin, içinde Türkiye'nin de bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında bir vatan projesi var.
Ve bölgemizde 1991 Irak işgaliyle başlayan işgal ve katliam sreci ABD'nin coğrafyamıza adım atmasıyla ortaya çıkmıştır.
Bölgenin kan gölüne dönmesine sebep ABD'nin kendisidir.
Buna rağmen bakıyoruz, Irak'ta milyonları katletmiş ABD, Suriye'de terörün sebebi ve hamisi ABD, ülkemizi tehdit eden terör gruplarını oluşturan, destekleyen ABD öyle ya da böyle bir İslam ülkesini vurdu diye ayakta alkışlıyoruz.
Yine altını çizelim, yarın aynı süreci Türkiye yaşayacak ve o zaman da birileri ABD'nin Türkiye'yi füzeyle vurmasını ayakta alkışlayacak.
BOP haritalarında bölünmüş gösterilen, parçalanması hedeflenen 22 İslam ülkesi arasında belirtilen ülkelerden biri de unutmayalım ki cennet vatanımız Türkiye?
Lütfen büyük fotoğrafın devamına bakalım, sadece bir kesitine takılıp kalmayalım.
Hedeflenen bugün Suriye, yarın Türkiye, hedefleyen ABD?
O halde bu alkış niye?
Kimyasal saldırı hakkında birçok farklı görüş var, bir taraf diyor ki, "Suriye uçakları kimyasal saldırı yaptı", diğer taraf diyor ki, "biz kimyasal silah kullanmıyoruz, muhaliflerin kimyasal silah deposunu vurduk."
Bu konu elbette ki, uluslar arası hukukun, bağımsız kuruluşların incelemesi, masaya yatırması gereken bir konu, bizi aşıyor.
Burada asıl masaya yatırmamız gerekenin ABD'nin yaptığı saldırı olduğunu düşünüyorum.
Eğer kimyasal bir saldırı varsa ve bunu Esad yönetimi yaptıysa bunun hesabını sorması gereken en son irade ABD'dir.
Diğer bir ifadeyle, varlığından günümüze milyonlarca masum sivili katlededen ABD'nin bu noktada hiçbir yetkisi yok.
Tarih boyunca her türlü hukuksuzluğa imza atmış ABD, yine uluslar arası hukuku bir kenara koyarak bir hava üssünü 59 adet Tomahawk füzesiyle vurdu.
ABD bu hukuksuz saldırının benzerlerini dün Afganistan'da, Irak'ta, Vietnam'da, Libya'da ve daha birçok yerde yaptı bugün de Suriye'de yapıyor.
Peki, yarın, aynı pervasızlığı, aynı hukusuzluğu yine BOP kapsamına koyduğu Türkiye'de yapmayacak mı?
Dün Türkiye de dahil İslam ülkeleri topyekün "Saddamlı Irak hak etmişti" dediler, "Kaddafili Libya hak etmişti" dediler, bugün "Esadlı Suriye hak etti" diyorlar; peki ya yarın?
Aynı ifadeleri Türkiye için de kullanmayacaklar mı?
Unutmayalım ki, bahsettiğimiz ABD, 15 Temmuz'da Türkiye'de darbe girişiminde bulunan FETÖ'ye sahip çıkıyor, kolilerce belgeye rağmen ona destek veriyor, koruyor.
Türkiye'nin terör örgütü kabul ettiği YPG/PKK'yı bırakın terör örgütü olarak görmeyi, "sahadaki en iyi müttefik" kabul ediyor. YPG'yi Türkiye'ye tercih ediyor.
Bizimkiler yarın Saddam'ın, Esad'ın, Kaddafi'nin kaderini hiç yaşamayacaklarını mı düşünüyorlar?
Bugün, Suriye'de sivilleri hedef aldı diye Suriye'yi 59 füzeyle vuran ABD, bundan bir hafta önce Halep'te bir camiyi yerle bir edip namaz kılan 58 Müslüman kardeşimizi şehit etmişti. Ne çabuk unuttuk?
Aynı ABD, cami saldırısında birkaç gün sonra da Rakka'nın batısında bir okulu hedef almış ve de buraya sığınan 33 sivili katletmişti.
Ya geçen hafta Irak'ta yaptıkları? Musul'da sivillerin bulunduğu binaları vurarak 500'e yakın masum insanı katleden bu ABD değil miydi? Üstelik bunun normal olduğunu da açıkladılar. Aynı ABD Musul operasyonunun başlamasından bu güne kadar, 5 ay içinde 4000 sivili katletmedi mi?
Son birkaç ay içinde bu kadar sivil katliamına imza atan ABD'ye bu alkış niye?
Bölgemizde yaşanan sorunlar, bölge ülkelerini ilgilendirir. Kol kırılır yen içinde kalır.
Eğer bugüne kadar yaşanılan sorunlar bölge ülkelerinin kendi aralarında çözülmüş olsaydı, ABD gibi ülkelerden medet umulmasaydı, onların ipiyle kuyuya inilmeseydi, bu 5 yıllık Suriye krizi sürecinde bu kadar sivil ölümü, bu kadar terörist yığınağı, bu kadar mülteci akını olmayacaktı.
Ne zamandan beri sorunlara neden olanlarla sorunlar çözülebiliyor?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi bugün kendisinden medet umduğumuz ABD'nin, içinde Türkiye'nin de bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında bir vatan projesi var.
Ve bölgemizde 1991 Irak işgaliyle başlayan işgal ve katliam sreci ABD'nin coğrafyamıza adım atmasıyla ortaya çıkmıştır.
Bölgenin kan gölüne dönmesine sebep ABD'nin kendisidir.
Buna rağmen bakıyoruz, Irak'ta milyonları katletmiş ABD, Suriye'de terörün sebebi ve hamisi ABD, ülkemizi tehdit eden terör gruplarını oluşturan, destekleyen ABD öyle ya da böyle bir İslam ülkesini vurdu diye ayakta alkışlıyoruz.
Yine altını çizelim, yarın aynı süreci Türkiye yaşayacak ve o zaman da birileri ABD'nin Türkiye'yi füzeyle vurmasını ayakta alkışlayacak.
BOP haritalarında bölünmüş gösterilen, parçalanması hedeflenen 22 İslam ülkesi arasında belirtilen ülkelerden biri de unutmayalım ki cennet vatanımız Türkiye?
Lütfen büyük fotoğrafın devamına bakalım, sadece bir kesitine takılıp kalmayalım.
Hedeflenen bugün Suriye, yarın Türkiye, hedefleyen ABD?
O halde bu alkış niye?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Gebze'de yıkılan binanın bize anlattıkları / 30.10.2025
- PKK, Türkiye’de ‘demokratik entegrasyon’ hedefinde / 29.10.2025
- Birinci vazifemiz, Cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza etmektir / 28.10.2025
- Bahçeli’nin Kıbrıs duruşu: 2000 ve 2025 / 25.10.2025
- ABD-İsrail ikilisinin şekillendirdiği Suriye, Türkiye'nin menfaatine değil / 23.10.2025
- Enflasyonda itibarımız yerlerde / 22.10.2025
- 22 Ekim'in 1'nci yılında endişe verici tablo! / 21.10.2025
- İsrail'in hedefinde Kıbrıs var! / 18.10.2025
- Gazze'de ateşkes sonrası ABD'nin odağında hangi ülkeler var? / 17.10.2025
- 'Sermayeye var, dar gelirliye yok' bütçesi! / 16.10.2025
- PKK, Türkiye’de ‘demokratik entegrasyon’ hedefinde / 29.10.2025
- Birinci vazifemiz, Cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza etmektir / 28.10.2025
- Bahçeli’nin Kıbrıs duruşu: 2000 ve 2025 / 25.10.2025
- ABD-İsrail ikilisinin şekillendirdiği Suriye, Türkiye'nin menfaatine değil / 23.10.2025
- Enflasyonda itibarımız yerlerde / 22.10.2025
- 22 Ekim'in 1'nci yılında endişe verici tablo! / 21.10.2025
- İsrail'in hedefinde Kıbrıs var! / 18.10.2025
- Gazze'de ateşkes sonrası ABD'nin odağında hangi ülkeler var? / 17.10.2025
- 'Sermayeye var, dar gelirliye yok' bütçesi! / 16.10.2025


















































































