Ortadoğu'da vatan arayışında olan ABD'nin ve de büyük İsrail hayalinde olan İsrail'in bu amaçlarını gerçekleştirmek için en büyük planı Şii-Sünni çatışmasıdır.
Bu gerçeği Prof. Dr. Haydar Baş Bey yıllardır ifade etmektedir.
ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmesi ve büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma kararı bu sürecin hızlanacağını gösteriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde ve Genel Kurulu'nda yapılan oylamaların neticesi de göstermektedir ki, eğer Ortadoğu'da yeni bir kaos olmazsa ABD ve İsrail ikilisi rahat hareket edemeyecektir.
ABD-İsrail ikilisinin planı işgali gerektirdiği için ve de barış ortamında bu işgali gerçekleştirmeleri mümkün olmayacağı için her zaman kaos ve çatışmayı tercih etmektedirler.
Bu kaos ve çatışmaların tozu dumanı içinde de istediklerine adım adım ulaşmaktadırlar. Bakın yeni bir kaos planı için ABD hangi adımları devreye koydu:
* 2018 yılında silahlanmaya 700 milyar dolar ayırdı. Bu rakam 2017 yılında 587 milyar dolardı, yani yüzde 19,5'luk bir artış sözkonusu?
* ABD açıkladığı yeni güvenlik stratejisinde slogan olarak "güç aracılığıyla barış" ifadesini kullanıyor. Kudüs'ün İsrail'in başkenti ilan edilmesini "barış için" ifadesiyle izah eden ABD'nin barış derken savaşı kastettiği malum?
* Yeni stratejide, "nükleer olmayan stratejik saldırılar" karşısında nükleer silahların daha geniş kapsamda kullanılabileceği belirtildi.
* Trump'ın ilk yurt dışı seyahatini Suudi Arabistan'a yapmasından sonra, ABD'li yetkililer Riyad'ı suyoluna çevirdiler. Son olarak CIA direktörü Pompeo Kral Selman'la görüştü ve ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in, Suudi merkezli Ortadoğu ziyaretini Ocak ayında yapacağı belirtildi.
* Trump'ın ziyareti sonrası, Suudi Arabistan'da büyük bir darbe gerçekleşti, Muhammed bin Selman dizginleri eline aldı, Ilımlı İslam'a geçeceğini açıkladı ve iktidarına muhalif olabilecek bütün rakiplerini gözaltına alarak ve acımasızca sorgulatarak devre dışı bıraktı.
* Muhammed bin Selman'ın özellikle hedef aldıkları İran ve Lübnan'daki Hizbullah oldu.
* Ortadoğu'da silahlanma yarışı zirveye ulaştı, özellikle de bölge ülkelerinden Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dünyanın en büyük silah ithalatçısı durumuna geldi. Petrol gelirlerinin büyük bir bölümünü silahlanmaya ayırdılar.
* Yemen'de Husilerin bölgesinden Suudi Arabistan'a, Riyad'a füzeler fırlatılarak, bunun sorumluluğu İran'ın üzerine atılmaya çalışıldı. ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, Riyad'a atılan füzelerin İran yapımı olduğunu iddia etti ve "Uluslararası barış ve güvenlik, İran'ın saldırganlığına karşı birlikte çalışmamıza bağlı" dedi.
* ABD Savunma Bakanı Jim Mattis ise, "Nerede karmaşa varsa orada İran'ın elini görürsünüz" diyerek İran'ı hedef gösterdi.
* ABD'nin talimatlarıyla hareket eden Suudi Arabistan, Yemen'deki Şii Husilere acımasızca saldırmaya devam ediyor. Yemen'deki Koalisyon Güçleri Sözcüsü Suudi Kurmay Albay Turki el-Maliki, son üç ayda 11 bin 326 Husi'yi öldürdüklerini açıkladı.
* Suudi Arabistan, Riyad'a atılan füzeler konusunda da uluslararası toplumdan İran'ı yargılamasını talep etti. ABD'nin bir başka müttefiki BAE ise, uluslararası topluma İran tehdidine daha güçlü karşı koyma çağrısında bulundu.
* Batı basınında, Suudi Arabistan-İran geriliminin sıcak bir çatışmaya dönüşmesi durumunda neler yaşanabileceği tartışmaları yapılmaya başlandı. Örneğin, İngiliz BBC'nin "The Inquiry-Soruşturma" programında Batılı uzmanlar bu konuyu etraflıca değerlendirdi.
Evet, gördüğünüz gibi, ABD bir taraftan Suudi Arabistan ve yandaş olan diğer İslam ülkelerini silahlandırırken, onları Yemen'de olduğu gibi Şiilere yönelik saldırılara yönlendirirken, diğer taraftan provokasyonlarla İran'ı hedef tahtasına oturtmaya çalışıyor.
İran ise Riyad'a atılan füzeler konusunda suçlamaları kabul etmiyor.
İran Dışişleri Sözcüsü Behram Kasımi, "Yemen abluka altında ve böyle bir olasılık bulunmuyor" ifadelerini kullandı ve Yemen'e insani yardım göndermenin bile ihtimali olmadığını belirterek füze ya da silah göndermenin imkansızlığından bahsetti.
Esasen uzmanlar, bu füzelerin Suudi-İran gerginliğini artırmak için kullanılması, Şii-Sünni çatışmasını arzu edenler tarafından provokasyon amaçlı devreye sokulmuş olabileceğini belirtiyor. Nitekim BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in hazırladığı raporda, füzeler arasında benzerlik bulunsa da net şekilde İran'da üretildiğini göstermediği vurgulanıyor. Amaç belli, Suud Arabistan-İran merkezli bir Şii-Sünni çatışmasının zeminini oluşturmak ve bölgeyi kan gölüne çevirerek vatan projesini ve Büyük İsrail projesini hayata geçirebilmek?
Prof. Dr. Haydar Baş birçok yazısında ve konuşmasında bu gerçeği ifade etti hatta ABD-İsrail ikilisinin bloklar arası bir mezhep savaşı peşinde koştuğunu da yazdı, çözümü de önümüze koyarak... Bu çözüm, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt"tir. Ayrıca bu şuurla, kalp zaafı olmadan dediğini hayata geçirecek, ümmeti tek bilek tek yürek yapacak olan liderle beraber olmaktır.
Bu gerçeği Prof. Dr. Haydar Baş Bey yıllardır ifade etmektedir.
ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmesi ve büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma kararı bu sürecin hızlanacağını gösteriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde ve Genel Kurulu'nda yapılan oylamaların neticesi de göstermektedir ki, eğer Ortadoğu'da yeni bir kaos olmazsa ABD ve İsrail ikilisi rahat hareket edemeyecektir.
ABD-İsrail ikilisinin planı işgali gerektirdiği için ve de barış ortamında bu işgali gerçekleştirmeleri mümkün olmayacağı için her zaman kaos ve çatışmayı tercih etmektedirler.
Bu kaos ve çatışmaların tozu dumanı içinde de istediklerine adım adım ulaşmaktadırlar. Bakın yeni bir kaos planı için ABD hangi adımları devreye koydu:
* 2018 yılında silahlanmaya 700 milyar dolar ayırdı. Bu rakam 2017 yılında 587 milyar dolardı, yani yüzde 19,5'luk bir artış sözkonusu?
* ABD açıkladığı yeni güvenlik stratejisinde slogan olarak "güç aracılığıyla barış" ifadesini kullanıyor. Kudüs'ün İsrail'in başkenti ilan edilmesini "barış için" ifadesiyle izah eden ABD'nin barış derken savaşı kastettiği malum?
* Yeni stratejide, "nükleer olmayan stratejik saldırılar" karşısında nükleer silahların daha geniş kapsamda kullanılabileceği belirtildi.
* Trump'ın ilk yurt dışı seyahatini Suudi Arabistan'a yapmasından sonra, ABD'li yetkililer Riyad'ı suyoluna çevirdiler. Son olarak CIA direktörü Pompeo Kral Selman'la görüştü ve ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in, Suudi merkezli Ortadoğu ziyaretini Ocak ayında yapacağı belirtildi.
* Trump'ın ziyareti sonrası, Suudi Arabistan'da büyük bir darbe gerçekleşti, Muhammed bin Selman dizginleri eline aldı, Ilımlı İslam'a geçeceğini açıkladı ve iktidarına muhalif olabilecek bütün rakiplerini gözaltına alarak ve acımasızca sorgulatarak devre dışı bıraktı.
* Muhammed bin Selman'ın özellikle hedef aldıkları İran ve Lübnan'daki Hizbullah oldu.
* Ortadoğu'da silahlanma yarışı zirveye ulaştı, özellikle de bölge ülkelerinden Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dünyanın en büyük silah ithalatçısı durumuna geldi. Petrol gelirlerinin büyük bir bölümünü silahlanmaya ayırdılar.
* Yemen'de Husilerin bölgesinden Suudi Arabistan'a, Riyad'a füzeler fırlatılarak, bunun sorumluluğu İran'ın üzerine atılmaya çalışıldı. ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, Riyad'a atılan füzelerin İran yapımı olduğunu iddia etti ve "Uluslararası barış ve güvenlik, İran'ın saldırganlığına karşı birlikte çalışmamıza bağlı" dedi.
* ABD Savunma Bakanı Jim Mattis ise, "Nerede karmaşa varsa orada İran'ın elini görürsünüz" diyerek İran'ı hedef gösterdi.
* ABD'nin talimatlarıyla hareket eden Suudi Arabistan, Yemen'deki Şii Husilere acımasızca saldırmaya devam ediyor. Yemen'deki Koalisyon Güçleri Sözcüsü Suudi Kurmay Albay Turki el-Maliki, son üç ayda 11 bin 326 Husi'yi öldürdüklerini açıkladı.
* Suudi Arabistan, Riyad'a atılan füzeler konusunda da uluslararası toplumdan İran'ı yargılamasını talep etti. ABD'nin bir başka müttefiki BAE ise, uluslararası topluma İran tehdidine daha güçlü karşı koyma çağrısında bulundu.
* Batı basınında, Suudi Arabistan-İran geriliminin sıcak bir çatışmaya dönüşmesi durumunda neler yaşanabileceği tartışmaları yapılmaya başlandı. Örneğin, İngiliz BBC'nin "The Inquiry-Soruşturma" programında Batılı uzmanlar bu konuyu etraflıca değerlendirdi.
Evet, gördüğünüz gibi, ABD bir taraftan Suudi Arabistan ve yandaş olan diğer İslam ülkelerini silahlandırırken, onları Yemen'de olduğu gibi Şiilere yönelik saldırılara yönlendirirken, diğer taraftan provokasyonlarla İran'ı hedef tahtasına oturtmaya çalışıyor.
İran ise Riyad'a atılan füzeler konusunda suçlamaları kabul etmiyor.
İran Dışişleri Sözcüsü Behram Kasımi, "Yemen abluka altında ve böyle bir olasılık bulunmuyor" ifadelerini kullandı ve Yemen'e insani yardım göndermenin bile ihtimali olmadığını belirterek füze ya da silah göndermenin imkansızlığından bahsetti.
Esasen uzmanlar, bu füzelerin Suudi-İran gerginliğini artırmak için kullanılması, Şii-Sünni çatışmasını arzu edenler tarafından provokasyon amaçlı devreye sokulmuş olabileceğini belirtiyor. Nitekim BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in hazırladığı raporda, füzeler arasında benzerlik bulunsa da net şekilde İran'da üretildiğini göstermediği vurgulanıyor. Amaç belli, Suud Arabistan-İran merkezli bir Şii-Sünni çatışmasının zeminini oluşturmak ve bölgeyi kan gölüne çevirerek vatan projesini ve Büyük İsrail projesini hayata geçirebilmek?
Prof. Dr. Haydar Baş birçok yazısında ve konuşmasında bu gerçeği ifade etti hatta ABD-İsrail ikilisinin bloklar arası bir mezhep savaşı peşinde koştuğunu da yazdı, çözümü de önümüze koyarak... Bu çözüm, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt"tir. Ayrıca bu şuurla, kalp zaafı olmadan dediğini hayata geçirecek, ümmeti tek bilek tek yürek yapacak olan liderle beraber olmaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025