ABD, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında işgal ettiği Suriye'nin kuzeyinde varlığını güçlendirmeye devam ediyor.
Suriye'nin kuzeyinde PKK'nın Suriye kolu olan YPG ile ortaklık kuran ABD, Türkiye'nin her türlü tepkisine rağmen bu ortaklığını her geçen gün pekiştirdi.
ABD'nin Suriye'ye yerleşme bahanesi DEAŞ terör örgütü olurken, kılıfı da YPG ile ortaklık oldu. DEAŞ Suriye'den toprak aldı, YPG de DEAŞ'tan… Ve sonuç, YPG'nin elde ettiği her yerde ABD üs kurdu, üs sayısı 25'i aştı, buralara askerlerini yerleştirdi.
Bu bölgeyi ABD, binlerce tır ve binlerce kargo uçağıyla gönderdiği ağır silahlarla adeta silah deposu haline dönüştürdü.
YPG, bölgede ABD'nin varlık sebebi olduğu için ABD'nin bu ortaklıktan vazgeçmesi mümkün gözükmüyor. Bu sebeple değişik isimler adı altında terör örgütünü kamufle etmeye ve de meşruluk kazandırmaya çalışarak varlık kılıfını korumaya uğraşıyor.
Dikkat ederseniz, önce Türkiye'nin gözünü boyamak için PKK'lı üst düzey 3 yönetici hakkında 12 milyon dolarlık ödül koydu, ardından da YPG'yi destekleyen haberler ortaya çıktı. Yani vermek istediği mesaj şu: PKK terör örgütü ama YPG değil…
Böylece ortağını aklamaya çalışıyor.
Türkiye her gün teröre şehit verirken, müttefikimiz denilen ABD'nin farklı isimde olan terör uzantısına verdiği bu destek dikkatlice irdelenmesi gerekiyor.
ABD, YPG'lilerden kendi çıkarları için savaşacak bir ordu kuruyor. Uzun zamandan beri teröristleri gruplar halinde eğitiyor ve onlara diploma bile veriyor.
Sadece geçtiğimiz ay Rakka'da binlerce teröriste diploma vererek mezun etti, geçtiğimiz hafta da 5 bin YPG'liye, düzenlenen bir törenle ABD'li eğitmenler tarafından diplomaları verildi.
Haseke kırsalındaki Rubar Kampı'nda teröristlere, uzmanlaştıkları konuya göre silah teslimatı yapıldı.
Eğitim sürecinin ilk gününden itibaren tüm terör örgütü üyelerine Pentagon tarafından 200'er dolar maaş bağlanıyor.
Anlayacağınız gibi ABD, teröristlerden kendisine lojyoner yetiştiriyor.
Bu teröristler niye eğitiliyor, ABD'in güvenliği ve çıkarları için; hangi hedefler için eğitiliyor, Suriye, Türkiye, Irak ve İran'a karşı…
Yani eninde sonunda ABD diplomalı, Pentagon maaşlı bu teröristlerle savaşmak zorunda kalacağız.
ABD de bir kenara çekilip eserini büyük bir zevkle seyredecek. ABD askerlerinin kanı akmayacak ama ABD'nin çıkarları için kan gövdeyi götürecek. Aynen İngilizlerin Çanakkale Savaşı'nda yaptığı gibi…
Anzaklar, Hintliler, Mısırlılar İngilizler için Türk ordusuyla savaşırken, İngilizler sahile kurdukları masalarda şarap kadehlerini tokuşturup, zafer kutlaması yapıyorlardı.
Bugün İngilizlerin yerini ABD, Anzakların yerini de YPG'liler aldı. Bölgede büyük bir kumar oynanıyor ve kumar masasının sahibi de ABD…
ABD, Gaziler Günü'nü bile YPG'lilerle birlikte kutladı. ABD'li yetkililer ve komutanlar, bu kutlamada YPG'lilerle birlikte aynı masada pozlar verdiler.
ABD, yetiştirdiği, diploma, maaş ve silah verdiği teröristleri gruplar halinde Türkiye sınırına konuşlandırıyor.
Onlar da ABD'den aldıkları cesaretle taşkınlıklar yaparak Türk askerini tahrik etmeye çalışıyorlar.
ABD, bir taraftan Menbiç ve Fırat'ın doğusuyla alakalı bu tehlikeli adımları atarken, diğer taraftan da Rusya ve Türkiye'nin Soçi'de vardıkları mutabakatı baltalamaya çalışıyor.
Soçi mutabakatına göre silah bırakıp çatışmasızlık bölgesinden çekilmesi gereken El Nusra bağlantılı terör grupları, mutabakata uymayacaklarını açıkladılar ve Suriye ordusuna saldırılar düzenlediler.
Heyeti Tahriri Şam'ın (HTŞ) başını çektiği örgütler birkaç gün önce Hama'nın kuzeyinde Suriye ordusuna saldırdı. Suriye ordusu bu saldırıya sert cevap verdi ve 30 teröristi öldürdü.
Bir başka saldırı da, El Kaide'ye bağlı olan Türkistan İslam Partisi (TİP) örgütü militanları tarafından gerçekleştirildi. Militanlar, Suriye ordusunun, Tal Malah, Zaleen, Mughayr ve Tal Sakhar bölgelerindeki mevzilerine ağır silahlarla saldırdı.
Görünen o ki, ABD, bir taraftan YPG'ye yatırım yaparken, diğer taraftan da Türkiye, Rusya ve Suriye'yi oyalamak için İdlib'deki terör gruplarını harekete geçiriyor.
Bütün bu gelişmeler, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği "ABD vatan arıyor, vatan olarak da Ortadoğu coğrafyasını seçti" tespitinin doğruluğunu bir kez daha ispatlıyor.
O halde ABD'nin hedefinde olan Türkiye, ABD ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmeli, ABD ile müttefiklik serabından daha büyük kabuslar yaşamadan acilen kurtulmalı, her şeyden önemlisi de Atatürk'ün çizgisi olan ekonomide, siyasette her konuda tam bağımsız bir anlayışa dönmelidir.
Bugün bunun adı, Milli Ekonomi Modeli'dir, Sosyal Devlet Milli Devlet tezidir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024