1 Kasım'da milletin yeniden tek başına iktidar fırsatı verdiği AKP hükümetinin ilk gündemi Türkiye'nin parçalanmasına kapı açacak olan ABD dayatması "başkanlık sistemi", ikinci gündemi ise Türkiye'yi gerek ekonomik, gerek siyasi, gerekse askeri olarak çökertecek olan yine ABD dayatması "Suriye'ye kara harekatı" meselesi oldu.Eee ne demiş atalarımız, "parayı veren düdüğü çalar."İcazet okyanus ötesinden olunca, her konuda onun borazanı ötüyor doğal olarak, millete de işin faturası kalıyor. Millet, oy vereceği iradeye "okyanus ötesi icazeti" şartı koyarsa, milli olanın önüne de her seferinde "yaptırmazlar" duvarını örerse, "ABD icazeti olmazsa olmaz" mantığına sahip olursa daha çok nal toplayacak, daha çok ağır faturalar ödeyecek.Bugün dilerseniz şu Suriye'ye kara harekatı meselesi üzerinde biraz kafa yoralım.Gazetemiz son iki gündür bu gündemi manşete taşıyor. Erdoğan-Obama telefon görüşmesi, Sayın Erdoğan'ın düne kadar savunduğu, olmazsa olmaz dediği tampon bölge konusunda "literatürümüzden çıkartalım" çarkı, ABD'nin talep ettiği kara harekatına hem Erdoğan'ın hem de Davutoğlu'nun sıcak baktığı, yeşil ışık yaktığı detaylıca ele alındı bu manşet haberlerinde?Davutoğlu bunu Türkiye tek başına yapamaz, herkes sorumluluk üstlenmelidir mesajı vermesine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin gerek kendi başına gerekse kolektif olarak attığı ve atacağı adımlar var diyerek tek başına bir kara harekatının da sinyalini verdi.Sizce hangisinin dediği yapılır, ikisi arasında mukayese yaparsak tabii ki Erdoğan'ın, ama bence söz hakkı ikisine de verilmeyecek, okyanus ötesi ne derse o yapılmaya çalışılacak. Türkiye'nin Suriye'de çatışma ortamına girmesi konusunda Batılı yazarlar da birçok değerlendirmelerde bulundular. Örneğin bunlardan ABD'li yazar ve tarihçi Webster Griffin Tarpley'in yaptığı değerlendirme oldukça dikkat çekiciydi. Tarpley, Türkiye'nin Suriye'de savaşa girmesinin ulusal bir intihar olacağını ve bunun modern Türkiye'nin parçalanmasına yol açacağını belirtti.Sözün tamamı deliye söylenir diyor atalarımız ve Batılı yazarlar bugün açık açık sözün tamamını da söylüyor. Buna rağmen anlamayanlara, anlamak istemeyenlere ne denir sizin takdirinize bırakıyorum.Peki, ABD, dün Türkiye'nin tampon bölge fikrine ve Suriye'ye girmesine neden müsaade etmiyordu, bugün Türkiye'yi neden kara harekatına itiyor?ABD, 30 Eylül'de Rusya hava operasyonlarına başlamadan önce Türk askerinin bölgeye girmesini istemiyordu, çünkü bu isteksizliğin asıl kaynağı İsrail'di. Suriye'de CIA yapımı IŞİD, Kobani süreciyle Barzanileşmiş PYD ve İsrail'in uçbeyi Barzani üçgeninde her şey planladıkları gibi tıkırında gidiyordu. Taa ki, Rusya sürece dahil olana kadar?Rusya operasyonlara başlayıp 16 gün sonra da Esad'ın ordusu kara taarruzuna geçince ABD-İsrail ikilisinin bu oyunu deşifre oldu ve bütün planlar bozuldu.Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış; IŞİD bahaneli, Barzani yamalı işgal projesi suya düşen ABD, bu sefer kendi alamadığı riski "tampon bölge" ısrarı olan Türkiye'nin sırtına yıkarak kara harekatı talimatı verdi. Böyle bir harekat Rusya ile savaş bağlamında karşı karşıya gelmek anlamına geldiği için ABD cesaret edemiyor, NATO cesaret edemiyor, herhangi bir AB ülkesi de cesaret edemiyordu. Buldular bir Don Kişot veriyorlar gazı?Peki, bunun sonucu ne olur? Türkiye, Suriye'ye askerini sokmasıyla beraber uluslar arası hukuka göre suç işlemiş olur. Meşru Esad yönetimine karşı IŞİD bir terör örgütüdür, ÖSO da öyledir; peki, Suriye devletinin onayı olmadan bu ülkeye giren Türk askeri sizce ne olur? İşgalci duruma düşmez mi?Daha da vahim olanı, şu anda Suriye'de, Esad'ın davetiyle operasyon yapan Rusya var ve bu operasyonları Suriye devletinin davetiyle olduğu için hukuki? Sen askerini soktuğun anda bu, IŞİD'le değil, Rusya'yla karşı karşıya gelmene neden olacaktır. Zaten ABD'nin talebi de budur. Rusya'nın müdahalesiyle terör üzerinden tehlikeye giren Suriye'deki büyük İsrail kazanımlarını Türkiye-Rusya çatışması ile koas üzerinden korumanın derdine düşmüştür. Sadece bu da değil, ordusu savaş ile meşgul olan Türkiye'yi BOP ekseninde büyük İsrail amaçlı şekillendirmek ABD için daha kolay olacaktır. Aynen Irak'ı 8 yıl İran'la savaştırdıktan sonra Irak'ı işgal edip paramparça ettiği gibi?Türkiye'nin tek çıkış noktası, taşeron siyasi anlayıştan acilen kurtulup milli çözüme sahip olan tek parti Bağımsız Türkiye Partisi'ni ve tek lider Prof. Dr. Haydar Baş'ı iktidara taşımaktır. Yoksa Türkiye zifiri karanlıkta kaybolup gidecektir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Taksim Meydanı, emekçilere neden kapalı? / 01.05.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024