Amerikan istihbarat örgütü CIA'nın üst düzey eski yetkililerinden Philip Giraldi, ABD'nin Suriye'de askeri varlığının sonlanmadığını, Suriye'de 13 Amerikan üssü bulunduğunu ve bunların bazılarının "daimi" olduğunu belirtti. Giraldi ayrıca Washington yönetiminin PYD/YPG'ye askeri desteğinin devam edeceğini de söyledi.
Bu gerçek ABD'nin 2018 bütçesine de yansıdı. Bütçede IŞİD'le mücadeleye 500 milyon dolar ayrılırken, YPG'ye 5 bin AK-47 sevk edileceği belirtildi. Trump'ın siyasilerimize verdiği sözü Pentagon da yalanladı, ABD 2018 bütçesi de?
Geçtiğimiz günlerde Washington Post'ta dikkat çekici bir haber vardı. Habere göre, ABD yönetimi, asker konuşlandırıp üsler kurduğu Suriye'nin kuzeyinde kalmayı ve Şam'dan ayrı, kendi kontrolünde PYD/YPG'ye bir yönetim kurdurmayı planlıyor.
ABD'nin Suriye'de askeri varlığının en önemli gerekçesi IŞİD'le mücadele ve IŞİD'in bitmesiyle bu gerekçe ortadan kalkmış olacak. Ama ABD'nin, Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2000'li yılların başında öngördüğü gibi, Suriye, Irak, Türkiye, İran ve BOP kapsamındaki diğer İslam ülkeleri üzerinde bir vatan hesabı var. Bu sebeple ABD, Suriye'deki varlığının "ucu açık" olması için IŞİD sonrası "yerel yönetim" kartını uygulamaya koyacak.
ABD, IŞİD bahanesiyle ve de PYD/YPG kılıfıyla, Giraldi'nin de ifade ettiği gibi, tam 13 askeri üs kurdu, buraya askerlerini yerleştirdi, bayraklarını dalgalandırıyor. Ve vatan hesabı adına elde ettiği bu kazanımların IŞİD sonrası yeniden Suriye yönetiminin eline geçmesini istemiyor. Washington Post'ta çıkan haberin başlığı: ''ABD, IŞİD ortadan kalktıktan sonra, Suriye'deki varlığının ucu açık olmasına çalışıyor.'' Bu sebeple ABD, Suriye'de askeri varlığını sonlandırmayı, Cenevre sürecine ve de IŞİD'in Suriye'de oluşmasına engel olma şartına bağlamıştı.
Bu manada, 8. turu 28 Kasım'da başlayan Cenevre görüşmelerinin neticelenmesi asla mümkün gözükmüyor. Ayrıca ABD'nin Suriye'deki varlığı sorgulanmaya başlandığında terör kartının IŞİD ya da başka isimlerle tekrar nüksedeceği kesin gözüküyor.
ABD, nasıl Afganistan'a terör bahanesiyle girip bir daha çıkmadıysa, Suriye'de de aynısını yapacak. ABD'ye artık gerek yok diyen eski Amerikancı Karzailer değişti ama ABD'nin askeri varlığı asla değişmedi, hatta arttı. Suriye'de de böyle?
ABD Savunma Bakanı James Mattis, geçen hafta diplomatik çözüm için koşullar oluşuncaya dek Suriye'den çıkmayacaklarını söyledi. Suriye'de 13 üste en az 4000 ABD askeri bulunuyor. Şu ana kadar 4000 tır ağır silah sevkıyatı yapıldığı dikkate alındığında asker başına 1 tır ağır silah düşüyor.
Hatırlarsanız bu 4000 ABD askeri açıklamasını ABD Özel Operasyonlar Kuvveti'nden Tümgeneral James Jarrard yapmıştı, sonra "pardon" deyip 503 asker olduğunu söylemişti.
Durumu düzeltmek için açıklama yapan Pentagon Sözcüsü Binbaşı Galloway ise sayım prosedürleri nedeniyle Kuvvetler Düzeyi İdaresi rakamları içinde bazı personelin sayılmadığını belirtmişti. Yani Jarrard'ı ilk söylediği doğru? Bu 4000 tır silah IŞİD'le sürekli anlaşmaya varan YPG/PYD için mi? Elbette ki hayır?
Al Sura haber sitesi, Suriye'nin kuzeyinde Haseke ve civarında yer alan belirli bölgelerde çatışmayı önlemek adına YPG'nin başını çektiği SDG ile IŞİD'in bir ateşkes metni üzerinde anlaştığını yazdı. Anlaşma kapsamında ateşkesin sağlandığı bölgelerde SDG, IŞİD'in Suriye hükümetine yönelik saldırılarda bulunmasına imkan tanıyor ve de IŞİD'e karşı düzenlenen hava saldırıları da dahil olmak üzere tüm hamleleri durduracağını taahhüt ediyor. Esasen taahhüt eden SDG değil, elbette ki perde arkasındaki ABD?
Hatırlarsanız, bundan iki hafta önce de İngiliz BBC, 250 IŞİD militanı ve ailelerinin, ABD öncülüğündeki koalisyon ile SDG'nin ortak operasyonuyla Rakka'dan güvenli bir şekilde tahliye edildiğini ortaya çıkarmıştı. Yani ABD'nin vatan projesi için ABD-YPG-IŞİD koalisyonu kol kola çalışıyor.Görüldüğü gibi, IŞİD'le anlaşan YPG'nin 4000 tır silaha ihtiyacı yok.
Burada bir bilgi daha; yapılan 13 ABD üssünde her ne kadar 4000 ABD askeri bulunsa da bu üslerinin her birinin en az 10 bin asker için planlandığı ifade ediliyor.Yani ABD'nin hedefi Suriye'deki askeri varlığını en az 130 bine çıkarmak. Rus Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev, ABD'nin 'Suriye'yi bölme' yoluna başvurduğunu ve Suriye topraklarındaki gayrimeşru varlıklarını artırma girişiminde bulunduğunu açıkladı.
Vatan projesi kapsamında ABD, Irak'taki askeri varlığını da artıracak demiştik, Irak meclisindeki KYB Kerkük milletvekili Mahmud Osman, ABD'li güçlerin Kerkük'ün güneyinde yer alan K1 Askeri Üssü'nde konuşlanmaya başladığını açıkladı.
Suriye, Irak ve Afganistan örneklerinde olduğu gibi, iş işten geçtikten sonra geri dönüş oldukça zor. Bu sebeple Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, üniter yapımızı, birlik ve beraberliğimizi korumalıyız, attığımız her adımı gerçekten "milli" atmalıyız, ekonomik, siyasi, askeri her türlü bağımlılıktan kurtulmalıyız.
Bunun yolu da "Milli Ekonomi Modeli"dir, "Sosyal Devlet-Milli Devlet"tir, "Hoş Geldin Atatürk"tür, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt"tir, kısaca "Prof. Dr. Haydar Baş"tır.
Bu gerçek ABD'nin 2018 bütçesine de yansıdı. Bütçede IŞİD'le mücadeleye 500 milyon dolar ayrılırken, YPG'ye 5 bin AK-47 sevk edileceği belirtildi. Trump'ın siyasilerimize verdiği sözü Pentagon da yalanladı, ABD 2018 bütçesi de?
Geçtiğimiz günlerde Washington Post'ta dikkat çekici bir haber vardı. Habere göre, ABD yönetimi, asker konuşlandırıp üsler kurduğu Suriye'nin kuzeyinde kalmayı ve Şam'dan ayrı, kendi kontrolünde PYD/YPG'ye bir yönetim kurdurmayı planlıyor.
ABD'nin Suriye'de askeri varlığının en önemli gerekçesi IŞİD'le mücadele ve IŞİD'in bitmesiyle bu gerekçe ortadan kalkmış olacak. Ama ABD'nin, Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2000'li yılların başında öngördüğü gibi, Suriye, Irak, Türkiye, İran ve BOP kapsamındaki diğer İslam ülkeleri üzerinde bir vatan hesabı var. Bu sebeple ABD, Suriye'deki varlığının "ucu açık" olması için IŞİD sonrası "yerel yönetim" kartını uygulamaya koyacak.
ABD, IŞİD bahanesiyle ve de PYD/YPG kılıfıyla, Giraldi'nin de ifade ettiği gibi, tam 13 askeri üs kurdu, buraya askerlerini yerleştirdi, bayraklarını dalgalandırıyor. Ve vatan hesabı adına elde ettiği bu kazanımların IŞİD sonrası yeniden Suriye yönetiminin eline geçmesini istemiyor. Washington Post'ta çıkan haberin başlığı: ''ABD, IŞİD ortadan kalktıktan sonra, Suriye'deki varlığının ucu açık olmasına çalışıyor.'' Bu sebeple ABD, Suriye'de askeri varlığını sonlandırmayı, Cenevre sürecine ve de IŞİD'in Suriye'de oluşmasına engel olma şartına bağlamıştı.
Bu manada, 8. turu 28 Kasım'da başlayan Cenevre görüşmelerinin neticelenmesi asla mümkün gözükmüyor. Ayrıca ABD'nin Suriye'deki varlığı sorgulanmaya başlandığında terör kartının IŞİD ya da başka isimlerle tekrar nüksedeceği kesin gözüküyor.
ABD, nasıl Afganistan'a terör bahanesiyle girip bir daha çıkmadıysa, Suriye'de de aynısını yapacak. ABD'ye artık gerek yok diyen eski Amerikancı Karzailer değişti ama ABD'nin askeri varlığı asla değişmedi, hatta arttı. Suriye'de de böyle?
ABD Savunma Bakanı James Mattis, geçen hafta diplomatik çözüm için koşullar oluşuncaya dek Suriye'den çıkmayacaklarını söyledi. Suriye'de 13 üste en az 4000 ABD askeri bulunuyor. Şu ana kadar 4000 tır ağır silah sevkıyatı yapıldığı dikkate alındığında asker başına 1 tır ağır silah düşüyor.
Hatırlarsanız bu 4000 ABD askeri açıklamasını ABD Özel Operasyonlar Kuvveti'nden Tümgeneral James Jarrard yapmıştı, sonra "pardon" deyip 503 asker olduğunu söylemişti.
Durumu düzeltmek için açıklama yapan Pentagon Sözcüsü Binbaşı Galloway ise sayım prosedürleri nedeniyle Kuvvetler Düzeyi İdaresi rakamları içinde bazı personelin sayılmadığını belirtmişti. Yani Jarrard'ı ilk söylediği doğru? Bu 4000 tır silah IŞİD'le sürekli anlaşmaya varan YPG/PYD için mi? Elbette ki hayır?
Al Sura haber sitesi, Suriye'nin kuzeyinde Haseke ve civarında yer alan belirli bölgelerde çatışmayı önlemek adına YPG'nin başını çektiği SDG ile IŞİD'in bir ateşkes metni üzerinde anlaştığını yazdı. Anlaşma kapsamında ateşkesin sağlandığı bölgelerde SDG, IŞİD'in Suriye hükümetine yönelik saldırılarda bulunmasına imkan tanıyor ve de IŞİD'e karşı düzenlenen hava saldırıları da dahil olmak üzere tüm hamleleri durduracağını taahhüt ediyor. Esasen taahhüt eden SDG değil, elbette ki perde arkasındaki ABD?
Hatırlarsanız, bundan iki hafta önce de İngiliz BBC, 250 IŞİD militanı ve ailelerinin, ABD öncülüğündeki koalisyon ile SDG'nin ortak operasyonuyla Rakka'dan güvenli bir şekilde tahliye edildiğini ortaya çıkarmıştı. Yani ABD'nin vatan projesi için ABD-YPG-IŞİD koalisyonu kol kola çalışıyor.Görüldüğü gibi, IŞİD'le anlaşan YPG'nin 4000 tır silaha ihtiyacı yok.
Burada bir bilgi daha; yapılan 13 ABD üssünde her ne kadar 4000 ABD askeri bulunsa da bu üslerinin her birinin en az 10 bin asker için planlandığı ifade ediliyor.Yani ABD'nin hedefi Suriye'deki askeri varlığını en az 130 bine çıkarmak. Rus Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev, ABD'nin 'Suriye'yi bölme' yoluna başvurduğunu ve Suriye topraklarındaki gayrimeşru varlıklarını artırma girişiminde bulunduğunu açıkladı.
Vatan projesi kapsamında ABD, Irak'taki askeri varlığını da artıracak demiştik, Irak meclisindeki KYB Kerkük milletvekili Mahmud Osman, ABD'li güçlerin Kerkük'ün güneyinde yer alan K1 Askeri Üssü'nde konuşlanmaya başladığını açıkladı.
Suriye, Irak ve Afganistan örneklerinde olduğu gibi, iş işten geçtikten sonra geri dönüş oldukça zor. Bu sebeple Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, üniter yapımızı, birlik ve beraberliğimizi korumalıyız, attığımız her adımı gerçekten "milli" atmalıyız, ekonomik, siyasi, askeri her türlü bağımlılıktan kurtulmalıyız.
Bunun yolu da "Milli Ekonomi Modeli"dir, "Sosyal Devlet-Milli Devlet"tir, "Hoş Geldin Atatürk"tür, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt"tir, kısaca "Prof. Dr. Haydar Baş"tır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025