Transpasifik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TPP) anlaşması, 6 Ekim 2016 tarihinde Pasifik Okyanusu'na kıyısı bulunan 12 ülke tarafından ABD'nin Atlanta kentinde imzalanmıştı.
Bu ülkeler; ABD, Avustralya, Brunei, Kanada, Şili, Malezya, Meksika, Yeni Zelanda, Peru, Singapur, Vietnam ve Japonya?
Bu imza için 5 yılı aşkın hararetli gizli müzakereler yapılmıştı.
Bu anlaşmayla, ortaklığa üye ülkeler arasında ticaret engelleri kaldırıldı, bariyerler azaltıldı, uluslar arası ticarette ortak kurallar belirlendi.
Bu anlaşma için dünya ticaretinin yüzde 40'ını kapsayacak bir ortaklık deniliyordu.
Bariyerlerin azaltılmasıyla yeni bir ekonomik blok yaratma potansiyeli olduğu söyleniyordu. Milyarlarca dolar gelir elde edileceği ifade ediliyordu.
Obama döneminin en büyük başarılarından birisi olarak kayda geçmişti.
Ama hepsi fos çıktı.
TPP ortaklığı, esasen Milli Ekonomi Modeli'ni temel alarak gelişen BRICS ülkelerine, diğer ifadeyle MEM Bloğuna karşı mücadele için oluşturulmuş bir birlikti.
ABD, alternatif bir yeni blok olarak bu ortaklığı oluşturmuştu ama başaramadı.
20 Ocak'ta başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump'ın ilk icraatlarından birisi bu ortaklıktan ayrılmak oldu. Trump önceki gün TPP ticaret anlaşmasından ABD'nin çekilmesi için başkanlık emrini (executive order) imzaladı. Trump, TPP'nin "kötü bir anlaşma" olduğunu ifade ederek, "Bunu uzun süredir konuşuyorduk. Az önce gerçekleştirdiğimiz icraat Amerikalı işçiler için önemli" ifadesini kullandı.
Uzmanlar, bu gelişme ile alakalı olarak Trump'ın Obama'dan çok farklı ekonomik ve ticari politikalar izleyeceğini vurguluyor.
TPP anlaşmasını iptal eden Trump'ın, ABD'de istihdam piyasasını öldürmekle suçladığı NAFTA'yı da Meksika ve Kanada ile yeniden müzakere etmek istediği belirtiliyor.
Trump, ABD'yi bir taraftan uluslar arası ticaret anlaşmalarından çekerken, diğer taraftan "ABD içinde üretim" konusunda açıklamalar yapıyor.
Üst düzey 12 şirketin CEO'su ile Beyaz Saray'da bir araya gelen Trump, özel sektör üzerindeki düzenleme maliyetlerini yüzde 75 oranında azaltacağını, kurumlar vergisini yüzde 35'lerden yüzde 15-20 aralığına düşüreceğini, şirketlere istihdamı ABD dışına taşıma durumunda "sınır vergisi" uygulayacağını, ekonomide yerelleşmeden yana olduğunu ifade etti.
Trump, seçim kampanyasında dile getirdiği gibi, üretimlerini yurt dışına taşıyan Amerikan şirketlerini ABD'ye geri getireceğini de yineledi.
Trump ayrıca orta sınıf üzerindeki vergileri çok büyük oranda keseceğini belirtti.
Uzmanlar, Trump'ın regülasyonları büyük ölçüde kaldırması ve vergileri azaltması durumunda ABD'nin bütçe açığının artabileceği uyarısında bulunurken, Trump yönetimi söz konusu planların gerçekleştirilmesi durumunda bütçe açığındaki olası artışın ABD ekonomisinde yakalanacak daha güçlü büyümeyle telafi edilebileceğini savunuyor.
Basında yer alan bu teknik gelişmeleri aktardıktan sonra Trump'ın bu hamleyle başarılı olup olmayacağını irdeleyelim.
Öncelikle orta sınıfın vergilerini azaltarak, bu kesimin alım gücünün artırılması, yani iç pazarda talebin canlandırılması, ardından da bu oluşan talebin yerli üretimle karşılanması elbette ki Milli Ekonomi Modeli'nin projeleridir.
Rusya'nın başını çektiği BRICS ülkeleri, MEM'i uygulayıp dünya ekonomisinin lokomotifi haline gelince, bir de buna MEM'in Milli Paralarla Ticaret uygulaması eklenince, Dolar hakimiyetini kaybeden ABD, çözümü MEM'in projelerini uygulamakta arıyor.
İç tüketimi canlandırıp, yerli üretimle bunu karşılamak istiyor.
Ama Trump yönetiminin gözden kaçırdığı bir gerçek var; Kapitalizm gemisinden inmeyerek, MEM projeleriyle çözüme ulaşılamaz. Kapitalizmi kurtarmak, sömürü sistemine devam etmek için MEM projeleri kullanılamaz. ABD bu zihniyetten tamamen kurtulması lazım?
ABD merkez bankası, millet adına devlete ait değildir. Halbuki MEM'de merkez bankası millet adına bağımsız olmalıdır, özel sermaye sahiplerinin kontrolünde değil, devletin kontrolünde olmalıdır.
Merkez bankası milletin emeği ve üretimi karşılığı para basmalıdır, bunu sosyal devlet projeleri ile vatandaşın, meşhur ifadesiyle "çabuk harcayacakların cebine" koymalıdır ve de yatırım yapmak isteyen işletmecilere sıfır faizli kredi olarak vermelidir, üretim maliyetlerini ciddi oranda indirmelidir yoksa sistem işlemez.
MEM, geniş bir pazar, üretimde düşük bir maliyet sağlayan tek sistemdir.
ABD Merkez Bankası (FED) bir ailenin kontrolündedir ve ABD'ye borç vermektedir. ABD'nin 20 trilyon doların üzerinde borcu vardır. Durum bu olunca, Trump yönetimi, vergi indirimlerinin kaynağını bulamaz, ABD'nin borcu ve bütçe açığı daha da artar.
ABD, MEM'i uygulamadan önce merkez bankasını milleti adına bağımsız hale getirmelidir. Rus Profesör Lebedev'in dediği gibi, MEM'de kodlar vardır, bu kodlar sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a sorulmadan anlaşılamaz.
Bu ülkeler; ABD, Avustralya, Brunei, Kanada, Şili, Malezya, Meksika, Yeni Zelanda, Peru, Singapur, Vietnam ve Japonya?
Bu imza için 5 yılı aşkın hararetli gizli müzakereler yapılmıştı.
Bu anlaşmayla, ortaklığa üye ülkeler arasında ticaret engelleri kaldırıldı, bariyerler azaltıldı, uluslar arası ticarette ortak kurallar belirlendi.
Bu anlaşma için dünya ticaretinin yüzde 40'ını kapsayacak bir ortaklık deniliyordu.
Bariyerlerin azaltılmasıyla yeni bir ekonomik blok yaratma potansiyeli olduğu söyleniyordu. Milyarlarca dolar gelir elde edileceği ifade ediliyordu.
Obama döneminin en büyük başarılarından birisi olarak kayda geçmişti.
Ama hepsi fos çıktı.
TPP ortaklığı, esasen Milli Ekonomi Modeli'ni temel alarak gelişen BRICS ülkelerine, diğer ifadeyle MEM Bloğuna karşı mücadele için oluşturulmuş bir birlikti.
ABD, alternatif bir yeni blok olarak bu ortaklığı oluşturmuştu ama başaramadı.
20 Ocak'ta başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump'ın ilk icraatlarından birisi bu ortaklıktan ayrılmak oldu. Trump önceki gün TPP ticaret anlaşmasından ABD'nin çekilmesi için başkanlık emrini (executive order) imzaladı. Trump, TPP'nin "kötü bir anlaşma" olduğunu ifade ederek, "Bunu uzun süredir konuşuyorduk. Az önce gerçekleştirdiğimiz icraat Amerikalı işçiler için önemli" ifadesini kullandı.
Uzmanlar, bu gelişme ile alakalı olarak Trump'ın Obama'dan çok farklı ekonomik ve ticari politikalar izleyeceğini vurguluyor.
TPP anlaşmasını iptal eden Trump'ın, ABD'de istihdam piyasasını öldürmekle suçladığı NAFTA'yı da Meksika ve Kanada ile yeniden müzakere etmek istediği belirtiliyor.
Trump, ABD'yi bir taraftan uluslar arası ticaret anlaşmalarından çekerken, diğer taraftan "ABD içinde üretim" konusunda açıklamalar yapıyor.
Üst düzey 12 şirketin CEO'su ile Beyaz Saray'da bir araya gelen Trump, özel sektör üzerindeki düzenleme maliyetlerini yüzde 75 oranında azaltacağını, kurumlar vergisini yüzde 35'lerden yüzde 15-20 aralığına düşüreceğini, şirketlere istihdamı ABD dışına taşıma durumunda "sınır vergisi" uygulayacağını, ekonomide yerelleşmeden yana olduğunu ifade etti.
Trump, seçim kampanyasında dile getirdiği gibi, üretimlerini yurt dışına taşıyan Amerikan şirketlerini ABD'ye geri getireceğini de yineledi.
Trump ayrıca orta sınıf üzerindeki vergileri çok büyük oranda keseceğini belirtti.
Uzmanlar, Trump'ın regülasyonları büyük ölçüde kaldırması ve vergileri azaltması durumunda ABD'nin bütçe açığının artabileceği uyarısında bulunurken, Trump yönetimi söz konusu planların gerçekleştirilmesi durumunda bütçe açığındaki olası artışın ABD ekonomisinde yakalanacak daha güçlü büyümeyle telafi edilebileceğini savunuyor.
Basında yer alan bu teknik gelişmeleri aktardıktan sonra Trump'ın bu hamleyle başarılı olup olmayacağını irdeleyelim.
Öncelikle orta sınıfın vergilerini azaltarak, bu kesimin alım gücünün artırılması, yani iç pazarda talebin canlandırılması, ardından da bu oluşan talebin yerli üretimle karşılanması elbette ki Milli Ekonomi Modeli'nin projeleridir.
Rusya'nın başını çektiği BRICS ülkeleri, MEM'i uygulayıp dünya ekonomisinin lokomotifi haline gelince, bir de buna MEM'in Milli Paralarla Ticaret uygulaması eklenince, Dolar hakimiyetini kaybeden ABD, çözümü MEM'in projelerini uygulamakta arıyor.
İç tüketimi canlandırıp, yerli üretimle bunu karşılamak istiyor.
Ama Trump yönetiminin gözden kaçırdığı bir gerçek var; Kapitalizm gemisinden inmeyerek, MEM projeleriyle çözüme ulaşılamaz. Kapitalizmi kurtarmak, sömürü sistemine devam etmek için MEM projeleri kullanılamaz. ABD bu zihniyetten tamamen kurtulması lazım?
ABD merkez bankası, millet adına devlete ait değildir. Halbuki MEM'de merkez bankası millet adına bağımsız olmalıdır, özel sermaye sahiplerinin kontrolünde değil, devletin kontrolünde olmalıdır.
Merkez bankası milletin emeği ve üretimi karşılığı para basmalıdır, bunu sosyal devlet projeleri ile vatandaşın, meşhur ifadesiyle "çabuk harcayacakların cebine" koymalıdır ve de yatırım yapmak isteyen işletmecilere sıfır faizli kredi olarak vermelidir, üretim maliyetlerini ciddi oranda indirmelidir yoksa sistem işlemez.
MEM, geniş bir pazar, üretimde düşük bir maliyet sağlayan tek sistemdir.
ABD Merkez Bankası (FED) bir ailenin kontrolündedir ve ABD'ye borç vermektedir. ABD'nin 20 trilyon doların üzerinde borcu vardır. Durum bu olunca, Trump yönetimi, vergi indirimlerinin kaynağını bulamaz, ABD'nin borcu ve bütçe açığı daha da artar.
ABD, MEM'i uygulamadan önce merkez bankasını milleti adına bağımsız hale getirmelidir. Rus Profesör Lebedev'in dediği gibi, MEM'de kodlar vardır, bu kodlar sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a sorulmadan anlaşılamaz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024