1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününü geride bıraktık. Öncelikle tüm emekçilerimizin bayramını tebrik ediyorum. Yılın 364 günü açlık sınırının altında bir maaşa talim eden, sıkıntılarla boğuşan, yaşam mücadelesi veren emekçilerimizin sadece 1 Mayıs'ta mutlu bir bayram kutlamalarını beklemek elbette mümkün değil.
Bu sebeple 1 Mayıslar, bir bayramdan ziyade, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, 'hak arama seferberliğine' dönüşmüş durumda…
Peki, emekçilerimiz 364 gün ulaşamadıkları haklara bu bir günde ulaşabiliyorlar mı? Hayır. Daha da ötesi, bırakın ulaşabilmeyi, haklarını arayabiliyorlar mı? Hayır. Özgürce ifade edebiliyorlar mı? Maalesef hayır, hayır, hayır…
Emekçilerimizin halini anlamak için şu rakamlara bakmak bence yeterli:
Net asgari ücret 8 bin 506 TL.
Türk-İş'in açlık sınırı 10 bin 135 TL.
Türk-İş'in yoksulluk sınırı 33 bin TL.
Bekâr bir çalışanın aylık 'yaşama maliyeti' 13 bin 167 TL.
Yani bir işçi eline geçen maaşıyla ailesinin karnını doyuramıyor, diğer masraflarını karşılayamıyor, dahası, kendine bile bakamıyor. Sonra bu işçi, Taksim'e gidip dertlerini anlatmak istiyor, müsaade edilmiyor, darp ediliyor, gözaltına alınıyor.
Derdine çözüm üretilmediği gibi, derdini anlatmasına da müsaade yok.
Sonra diyoruz ki insan hakları, demokrasi!
1 Mayıs ile ilgili şu haberlere bakın:
"Şişli Harbiye ve Osmanbey'de toplanarak Taksim'e yürümek isteyen eylemcilere polis müdahale etti."
"Polisin uyarılarına rağmen dağılmayan eylemciler gözaltına alındı."
"Cumhuriyet Anıtı ve Taksim Meydanı çevresi ile İstiklal Caddesi'ne çıkan sokaklar demir bariyerlerle kapatıldı."
"1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılmasına izin verilmeyen Taksim Meydanı ve çevresinde sıkı güvenlik önlemleri uygulanıyor."
"Taksim'e çıkan tüm yollarda ve kavşaklarda trafik ekipleri hazır bekliyor."
"Mecidiyeköy Meydan'ında ve sokak başlarında çevik kuvvet ekipleri nöbet tutuyor."
"Mecidiyeköy'den Şişli'ye çıkan yolun girişinde tedbir amacıyla Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) bekletiliyor."
"Maltepe Etkinlik Alanı'na toplu bir şekilde giriş yapan sendika üyeleri ile polis ekipleri arasından gerginlik yaşandı. Yaşanan arbedede polis ekipleri, sendika üyelerine biber gazıyla müdahale etti."
Bu haberleri çoğaltabiliriz, özetle ifade etmek gerekirse, bu kadar önlem, bu kadar bariyer, bu kadar engelleme teröristleri engellemek için değil, emekçilerin dertlerini anlatmasını engellemek için yapılıyor.
İşçilere ya yılladır vermediğiniz haklarını verin, ya da bırakın istedikleri yerde, istedikleri şekilde sorunlarını anlatsınlar; bu, onların en demokratik hakkıdır.
En doğrusu ise, emekçileri yoksulluk sınırının üstünde bir gelire kavuşturup, 365 gün her gün bayram yapacakları bir ekonomik ortamı oluşturmaktır.
Bizi kıskanan(!) Almanya'da her işsiz aileye aylık 2 bin 500 euro (53 bin 325 TL) maaş verilirken, kıskanılan bizler emekçimize 8 bin 506 TL'yi reva görüyoruz.
Sağlık emekçileri ile ilgili Genel Sağlık-İş Sendikası'nın 2019-2023 dönemini kapsayan araştırması emekçilerimizin halini gözler önüne seriyor:
* Sağlık çalışanları geçen yıla göre bu yıl 1 Mayıs'ı daha borçlu, daha yoksul ve daha mutsuz kutladılar.
* 2019-2023 döneminde gündelik yaşamın devamı için borçlanmak zorunda kalan sağlıkçıların oranı 11.5 puan birden arttı. 2019 yılında gündelik yaşamını borçla çevirenlerin oranı yüzde 69.6 iken bu oran 2021'de yüzde 72.8'e, 2022'de yüzde 75.3'e ve 2023'te yüzde 81.1'e yükseldi.
* Sağlıkta dönüşüm, pandemi ve kriz süreci, sağlık çalışanlarının kredi kullanım oranını 7.7 puan artırdı. 2019'de bankadan kredi kullanan sağlıkçıların oranı yüzde 78.4 iken bu oran 2023'te yüzde 86.1'e çıktı. Aynı dönemde ihtiyaç kredisi kullananların oranı da yüzde 66.5'ten yüzde 75.5'e ulaştı.
* Kredi kartının sadece asgari tutarını ödeyerek yüksek faizle borç çevirmek zorunda kalan sağlıkçıların oranı da son 4 yılda yüzde 30.4'ten yüzde 45.3'e çıktı.
* Borçlanan ve yoksullaşan sağlıkçıların toplum nezdindeki saygınlıkları azaldığı ve ciddi itibar kaybına uğradılar. Sağlıkçılara yönelik olumsuz vurgu 2019'da yüzde 91 iken bu oran 2023'te yüzde 97.5'e çıktı.
* Son 4 yılda Türkiye'nin temel sorunlarının başında ekonomi ve geçim sıkıntısı geldiğini söyleyen sağlıkçıların oranı yüzde 95.9'e yükseldi.
* Geçim sıkıntısının ardından yolsuzluk ile liyakatsiz görevlendirmeler de en büyük sorunlar arasında yerini aldı.
Sağlık emekçilerimizin bu içler acısı durumu, diğer emekçilerimizin durumunu da yansıtmaktadır. Hatta çok daha kötü durumda olan emekçilerimiz de var.
Milyonlarca emekçimize şu hatırlatmayı yapmak istiyorum: Mevcut kapitalist sistemle ülkeyi iktidar da yönetmeye devam etse, muhalefet de gelse bu kötü tablo asla değişmeyecektir. Emekçimiz 365 gün mutlu bir hayat yaşamak istiyorsa, tüm haklarına kavuşmayı arzuluyorsa, bunu sağlayabilecek tek bir çözüm modeli vardır, o da Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'dir.
Bu eşsiz modeli ülkemizde hayata geçirecek tek kadro Bağımsız Türkiye kadrosuna, tek lider BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'a fırsat vermediğimiz müddetçe emekçimiz asla bu haklarına kavuşamayacaktır.
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025