ABD, bir taraftan yıllardır savaştığını iddia ettiği Taliban ile anlaşmaya varıp bir anda Afganistan'dan çekilme kararı alırken, diğer taraftan en stratejik yer olan Kabil Havalimanı'nın güvenliğini Türkiye'nin sırtına bırakıyor; bu oldukça düşündürücü.
Malum, Kabil Havalimanı, Afganistan'da en çok saldırıya uğrayan yerlerin başında geliyor. Bütün NATO güçleri bu coğrafyayı terk ettikten sonra bu havalimanında kalmak demek, otomatikman hedef tahtasında olmak demek.
Bloomberg'in konuyla ilgili analizi oldukça dikkat çekici:
"Türkiye, başka kimsenin istemediği Afganistan görevine hazırlanıyor."
"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gözü olası ödüllerde. Başka hiç kimsenin istemediği bir işi üstlenmek, Washington'la yıllardır süren anlaşmazlıklar nedeniyle gerilen bağları onarmak için bir fırsat sağlayacaktır."
"Taliban'ın bölgede eylemleri artıyor. ABD'nin vereceği 'hava desteğine ilişkin' ise çok az ayrıntı paylaşıldı."
"Taliban ile Türkiye arasında bir anlaşma olmadığı sürece, 'devasa güvenlik riskleri nedeniyle' görev imkansız."
"Geri çekilme oldukça hızlı bir şekilde gerçekleşiyor, ancak barış süreci salyangoz hızında ilerliyor."
"Kesin olan tek şey, Biden'ın askerleri savaşın 20. yıl dönümünden önce tamamen çekecek olması."
Bloomberg'de yayımlanan analiz özetle böyle. Tekrar belirtmek gerekirse; bu görevi kimse istememiş, devasa güvenlik riskleri var ve Türkiye bu görevi ABD ile arasını düzeltmek için talip oluyor. İddialar bu yönde.
Güvenlik riskleri derken, önce Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, NATO'nun Afganistan'dan geri çekilmesiyle ülkede iç savaş çıkma ihtimali olduğunu belirtti, ardından Afganistan'daki Amerikan güçlerinin komutanı Orgeneral Scott Miller de, son Amerikan askerleri ülkeyi terk etmeye hazırlanırken, Afganistan'ın iç savaşa doğru gitme riski taşıdığını söyledi. Yani "iç savaş" tehlikesini hem Rusya hem de ABD vurguluyor.
Böyle bir durumda, NATO adına tek başına Afganistan'da kalan Türkiye iç savaşın ortasında kalmış oluyor. Bundan daha büyük bir risk ne olabilir, sizce?
İşin garip tarafı, biz böyle bir tehlikeyi ABD ile ilişkiler düzelsin diye kabul ediyoruz ama aynı ABD, Türkiye'nin kuyusunu kazmaya devam ediyor. Suriye'nin kuzeyinde bulunan ve Türkiye'yi tehdit eden terör örgütü YPG'ye onbinlerce tır ağır silah yardımı yapan ABD'nin teröre daha kapsamlı yeni destekleri de gün yüzüne çıkıyor.
Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi'nin (BAU DEGS) sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ABD'nin, terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG'ye tank eğitimi verileceği açıklandı. Mesaja göre, ABD, YPG'ye Abrams tank adapte eğitimine başlayacak.
Diğer taraftan ABD, Karadeniz'de 32 ülke ve 5 bin askerin katılımıyla Ukrayna'ya destek amaçlı gergin bir NATO tatbikatı organize ederek, esasen Türkiye ile Rusya'nın arasını açmaya yönelik girişimlerde bulunuyor. İngiltere ve Hollanda özellikle Rusya'yı tahrik edecek bir takım adımlar atarak, gerginliği daha da artırmanın gayreti içinde.
Unutmayalım ki, bu Batılı ülkeler, Osmanlı Devleti'ni Ruslarla karşı karşıya getirerek ciddi manada zarar vermişlerdi. Şimdi aynı senaryolar devrede.
Artık yetkililerimiz, ABD'nin ipiyle kuyuya inilmeyeceğini görmek zorunda.
En azından dost ülke Pakistan kadar yediğimiz kazıklardan ders almalıyız.
Pakistan Başbakanı İmran Han, ülkesinin içerisinde bulunduğu ekonomi ve güvenlikle ilgili sorunların, Pakistan'ın Amerika'nın Afganistan savaşına destek vermesinden kaynaklandığını söyledi. Han, uygulanan politikayı "aptallık" olarak nitelendirdi.
Han, parlamentoda yaptığı açıklamada, "Biz Amerika'yla barışta ortak olabiliriz ve olmaya devam edeceğiz. Ancak bir daha asla çatışmalarda ortak olmayacağız" dedi.
Pakistan Başbakanı açıklamasında, ülkesinin Afganistan'daki terör operasyonları için ABD'ye askeri üsleri kullandırma olasılığını da bir kez daha reddetti.
İmran Han, ABD'de Afganistan savaşında verilen desteğin ülkesinde terör saldırılarını tetiklediğini, saldırılarda 70 bin kişinin hayatını kaybettiğini ve ekonomik olarak Pakistan'ın 150 milyar dolar zarara uğradığını ifade etti.
Han, buna karşın Washington yönetiminin Pakistan'ı "iki yüzlü" ilan ettiğini söyledi.
Özetle ifade etmek gerekirse; Türkiye Afganistan özelinde ciddi bir tuzağın içine çekiliyor. Türkiye, ABD ile başta S-400 süreci olmak üzere yaşadığı bütün gerilimlerde haklı olmasına rağmen ABD'nin yaptırımlarına maruz kaldı. Bu yaşadıklarımız, ABD ile ilişkilerde daha dikkatli ve tedbirli olmamız gerektiğini bizlere hala öğretmedi mi?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın önemle ifade ettiği gibi, artık dış politikamızı başka ülkelerin iç politikası malzemesi olmaktan kurtarmak zorundayız ve milli menfaatler doğrultusunda, mütekabiliyet esaslarını dikkate alarak dış politikamızı şekillendirmeliyiz. Prof. Dr. Haydar Baş gibi "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" demeliyiz.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024