logo
29 EKİM 2025


Aklını başına al Türk milleti!

04.08.2025 00:00:00
Sevgili dostlarım size hayatınız boyunca işe yarayacak ve asla sizi yanıltmayacak çok tarihi bir tüyo vermek isterim.

Hayatta her şey tesadüf olsa da, Türkiye gibi bir ülkede hiçbir şey ve olay, asla tesadüfi değildir ve olamaz.

Türkiye gibi tarihin bize getirdiği ağır bir sorumluluk ve jeostratejik bakımdan çok kritik bir coğrafyada bulunduğumuzun asla unutulmaması ve her an teyakkuzda olunması, daima hatırımızda bulunması gereken bir husus olmalıdır.

Size vatansever gibi gözükenlere karşı, mutlaka mercek tutunuz!

En ateşli milliyetçi gibi davrananlara ve tanıdıklarınıza karşı, daima kuşkucu ve tedirgin olunuz.

Hem Atatürk'çü, hem de AB ve NATO'cu olanlara karşı, asla güven içinde olmayınız!

Başlıyoruz…

Devlet Bahçeli 22 Ekim 2024 günü MHP grup toplantısında yaptığı konuşmada; "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin Türkiye Büyük Millet Meclisinde, DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın." Diyerek başlamıştı süreç

Ne ilginç değil mi? 12 Eylül'ün düşman kardeşleri Mümtaz'er Türköne ve Cengiz Çandar gibi isimler, bugün aynı gaye için bir araya gelmişler.

Ne diyor ve istiyorlar?

"Abdullah Öcalan için 'bebek katili', 'terörist başı' gibi sıfatlarının yerini 'PKK lideri' veya 'kurucu önder' gibi sıfatların almasını istiyorlar.

Neymiş efendim; "PKK'nın silahsızlandırılması ile yeni bir millet oluşturulacakmış", "Türk-Kürt ittifakı, Irak ve Suriye'yi içine alan, giderek genişleme potansiyeline sahip bir Türkiye Barışı yaratacakmış".



"Türkiye bölgeye nizam verecek, Kuzey Irak'ta ve Kafkasya'da olduğu gibi Kuzey Suriye'yi de ekonomik ve kültürel olarak kendisine entegre edecekmiş"!

Bu gerçeği kimler görmüş?  

Mümtaz'er Türköne, Cengiz Çandar, Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek ve Abdullah Öcalan.  

Kim görememiş? 86 milyon Türk milleti görememiş.

Peki bu hayalin gerçekleşmesi için ne yapılması gerekiyormuş?  

Öcalan'ın hapisten çıkması ve rahat bir çalışma ortamına kavuşarak bu planda önemli roller üslenmesi gerekiyormuş.  

Abdullah Öcalan hapisten çıkar ve ayrılıkçı Kürt hareketinin tekrar başına geçerse ne mi olur?

Eskiden dağlarda teröristler ile güvenlik kuvvetleri arasında yaşanan çatışma bu sefer, batıdaki büyük şehirlerde kapı komşuları arasında yaşanmaya başlar.  

12 Eylül öncesine tekrar döneriz.  

Geçmişte sağ-sol çatışmasını tezgahlayan aynı ekip, bu sefer bitmiş olan PKK'yı yeniden canlandırarak, Türk-Kürt kutuplaşmasında yeni bir kardeş kavgasının organize eder.

Oysa Türkiye'de bugün konuşulması ve çare olunması gereken asıl sorun, ekonomik krizin giderek derinleşmesidir.

Hem Mümtaz'er Türköne hem de Cengiz Çandar, bu projede bir devlet aklından, bir derin devlet kavramından bahsediyorlar.  

Diyorlar ki; "Devlet katında devletin derinlerinde mantık olarak akıl sahibi, refleks gösterebilen, muhakeme yürütebilen bir kurum varmış!  

İstihbaratçılardan, diplomatlardan, bazı akademisyenlerden, mülki kadrolardan, güvenlik birimlerinden meydana gelen bu kurum, meseleyi Devlet Bahçeli'nin gördüğü şekilde görüyormuş!  

Devlet Bahçeli'nin ortaya koyduğu meseleyi onun gibi anlayan ve savunanlar varmış!  



Bu konuda bir uyum varmış ama AK Parti bu uyumun dışındaymış!"

Bir zamanlar Ergenekoncular, Balyozcular diye üretilen ve kendilerinde, derin devlet dedikleri bir kesim vardı hatırlarsanız.

Tabi ki yalan!

Derin devlet onlardı denilerek, hepsi tasfiye edildi.

Oysa onlar derin devlet değil, Atatürk'çü ve Cumhuriyet değerlerine bağlı samimi vatansever askerlerdi.

Sonra  FETÖ gerçeği çıktı ortaya!  

Tabi gözleri kapalı olanlar için o tarihte ortaya çıkmış gibi kabul ediliyor.

Neyse…

Meğerse derin devlet FETÖ'cülermiş dediler.  

Sonra onlarda tasfiye edildi.

Meydan boş kaldı tabi ki…

Gel gör ki Türköne ve Çandar'a göre yine bir devlet aklı varmış ve bu akıl Erdoğan'a rağmen yeni PKK açılımını dayatıyormuş.  

Demek ki derin devlet bitmemiş!  

Bitmez, çünkü derin devlet Türkiye'de değil. Derin devletin bir ucu İsrail'de, öbür ucu ABD'dedir.  

Derin devlet, küresel bir ağdır. Ağın ülke elemanları, planı dışarıda yapar, içerideki piyonlara uygulatır.  

Bu piyonların bazıları işin aslını biliyordur bazıları ise önlerine koyulan projeden hayır çıkacağına gerçekten inanır.  

Maşa olarak kullanıldıklarını hiç fark etmezler bile.

Erdoğan'ın ilk günden beri terörist başını hapiste çıkartma projesine mesafeli olması, sonrasında olacakları açıkça gördüğü için doğru bir davranıştı.

Doğrusunu söylemek gerekirse, ben Sn Erdoğan'ın bu projede gönüllü olduğuna asla inanmıyorum.

Çünkü bu projeden hayırlı bir iş çıkmayacağını kendisi de adı gibi biliyor.  



Terörist başını hapisten çıkartırsa ülkenin karışacağını ve halkın faturayı ona keseceğini biliyor ve o yüzden altı aydır projeyi sallayıp duruyordu.

Erdoğan'ı teşvik etmek gerekti. Önce yolsuzluk, hırsızlık suçlamalarıyla İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na operasyon yapıldı.  

Böylece CHP sokağa teşvik edilerek erken seçimin zemini hazırlandı. Arkasından turpun büyüğü Kıbrıs'ta patlatıldı.  

Kara para aklama imparatoruyken öldürülen Halil Falyalı'nın sağ kolu Cemil Önal, Hollanda'da hapisten çıkartılıp konuşturuldu.  

Amerikan ve Hollanda istihbaratına verdiği belgelerle koruma altına alındığı söylenen itirafçı Önal, Falyalı tarafından gizlice kaydedilen 45-46 kasetten bahsediyor. Kasetlerde kimler yok ki?  

Arkasından hemen Mümtaz'er Türköne devreye girdi. Ruşen Çakır'a verdiği röportajda, Erdoğan'a aba altından sopa gösterdi.  

Yeni PKK açılımına evet demez, terörist başını hapisten çıkartmazsa, Bahçeli ülkeyi erken seçimi götürürmüş!  

Erken seçimde de Erdoğan iktidardan düşermiş! İktidardan düşünce de başına neler gelir bilinmezmiş!  

Şimdi iş Komisyon aşamasına gelmiş çatmıştır.

Erdoğan'ın buradan geri dönüşü belki de onu yeniden iktidara taşıyacaktır.

Ancak dönebilir mi orası muamma.

Bir ülke içerisinde özerk yapıların oluşturulması, çok uzun solukludur.

Onlarca yıl sürebilir. Öyle birkaç operasyonla amaca ulaşılamaz. Mesela Irak'ta Kürt Devletiymiş gibi görünen İsrail kontrolündeki Barzanistan'ın kurulması 60 yıldan fazla zaman almıştır.  

Türkiye'deki operasyon ise 1984'ten bu yana 41 yıldır devam ediyor. Devletin çözülmeye adım adım hazırlanması gerekirdi.  

Adımlar nasıl atıldı kısaca hatırlatalım:

Önce Kürt kimliğinin oluşturulması gerekiyordu. Kimlik oluşturma operasyonu kan dökülerek yapılır.  

Önceden Kürk kökenli vatandaşlar diğer etnik kökenli vatandaşlarda olduğu gibi kendisini Türk sayıyordu.  



İşin gerçeği de buydu zaten.

Kürt kökenli olduklarını sanan tüm Güneydoğu'lu vatandaşlarımızın aslında Oğuz boylarından olup, öz be öz Türk oldukları gerçeğini bilimsel olarak çok sayıda makalemizde ele almıştık.

Bu bölgede yaşayan vatandaşlarımızın hiçbirisinin böyle bir derdi, gündemi ve sorunu olmamıştır.

Proje, BOP eksenledir ve çok derinlikli bir yapı arz etmektedir.

PKK terör örgütü ile yapılan mücadelede çok kan akmış, böylece dış operasyonlu zorlama ile bir Kürt kimliği oluşturulmak istenmiştir.  

Bu mücadelede askerler ve milliyetçilik ideolojisi ön plana çıkmıştı.

Terörle mücadelenin içinden gelen askerlerle PKK açılımı yapılamazdı.  

O halde zamanı geldiğinde bu askerler tasfiye edilmeliydi. İşte Ergenekon ve Balyoz operasyonları bu maksatla kullanıldı.

Bu operasyonlarda tasfiye edilen yüksek rütbeli subaylar, komutan olarak PKK ile mücadele etmiş, düşük rütbeli subaylar ise bizzat çatışmanın içinde yetişmişti.  

Hepsi kurmay ve geleceğin komuta kademesine gelecek parlak subaylardı.  

Bu subaylar varken Türkiye parçalanmaya hazırlanamazdı.  

Çünkü hepsi kanın, gözyaşının içinden gelmişti ve bu işin ucunun İsrail'e uzandığını çok iyi idrak etmişlerdi.  

İşte bu yüzden tasfiye edilmeleri gerekiyordu.

Mümtaz'er Türköne, 29 Ekim 2009 tarihinde Zaman Gazetesi'nde yazdığı "Bize Nizam-ı Cedit Ordusu lâzım" başlıklı makalesinde bu askerlere yapılacak tasfiye operasyonunun niçin yapılması gerektiğini anlatıyordu. Anlayacağınız Türköne, o günlerden beri PKK açılımının içindeydi.

Peki bu sırada milliyetçiyim diyenler neredeydi dersiniz? Hatırlatalım. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ terör örgütü lideri olarak tutuklanırken susuyordu.  

Oysa bugün!



Zaten bebek katilinin asılmasının önünde ki engellerden biriside, milliyetçilerden oluşuyordu.

İdam cezası kaldırılırken bebek katilinin de bundan faydalanması için çıkarılan kanuna milliyetçi milletvekillerini razı etmek için 1 saat 15 dakika süren özel bir toplantı yapılmış,  toplantıdan çıkanların yüzleri kıpkırmızı olmuştu.  

Sonuçta Apo'yu ipten almayı başarmışlardı.  

Ne de olsa Apo' da, eski bir gladyo elemanıydı.  

Sonra FETÖ davasından içeride yatan Türköne'yi de, yine aynı kişiler hapisten çıkartacaktı.  

O dönemde Türköne ve Çandar'ın da içinde bulunduğu bu derin akıl, Ergenekon ve Balyoz operasyonları ile milliyetçi ve ulusalcı askerleri, Fetöcülere temizletmişti. Bugüne geldiğimizde ise olan şey şudur.

PKK örgüte katılacak genç bulamaz hale gelmiş, operasyonel kabiliyetini yitirmişken, Bahçeli nereden çıkardı bu terörist başının şartlarını iyileştirme projesini diyebilirsiniz.  

Zamanlama Suriye ile yakından ilgilidir.  

Göreceksiniz, yakında Suriye'de Kürtler özerklik ilan edip Suriye'yi parçalanma yoluna sokacaklar.  

Çünkü bunu yapmaları için akıl verecek olan, ABD ve İsrail olacaktır.

Binlerce tır silahı verenler ve kurumsal bir devlet altyapısını hazırlayanlar, şimdi finale doğru bu unsurları kullanacaktır.

Sonra sıra Türkiye'ye gelecek!

Eğer bebek katilini hapisten çıkarır veya şartlarını iyileştirme adı altında dış dünya ile serbestçe temas kurmasına izin verilirse, bu Türk milleti açısından psikolojik olarak, büyük bir yenilgi sayılacak ve kayıtlara girecektir.

Ardı sıra ancak uzun vadeli dış kaynaklı sokak hareketleri devreye konacaktır.

Sonuç; Türkiye'nin kaderi bugünkü Irak veya Suriye'ninkinden farklı olmayacaktır.  

İşte derin devlet aklı dediklerinin dayattığı budur!



Çünkü Türkiye'de bilinen ve konuşulan derin devlet, hiçbir zaman milli bir yapı arz etmemiştir.

Hep söylene gelen derin devletten maksat, NATO ile içimize girmiş olan küreselci bir ahtapot yapılanmasıdır.

Türk milleti milli iktidarı seçip iş başına getirene kadar ayakta kalabilir mi, emin değilim!

Atatürk'ün izinden gideceğine ve asla bir sapma göstermeyeceğine inanan ve yemin etmiş siyasi hareketler sahne alıncaya kadar, Türkiye yokuş aşağı yuvarlanmaya devam edecektir.

Burada en önemli sorumluluk, demokrasinin ve hukuk devleti normları gereği, Türk milletinindir.

Sokaklara inerek, "Hak Hukuk Adalet" "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz" diye slogan atan gençler.

Bir kerede şunu sorun peşinden gittiklerinize.

"Siz gelince hangi ekonomik modeli hayata geçireceksiniz?"

"Özelleştirilen tüm kamu teşekküllerini devletleştirecek misiniz?"

"Yeraltı madenlerimizi işletmeye açacak mısınız?"

"Milli devlet- Sosyal Devlet politikalarınız nelerdir?"

Bu soruları iktidara geldikten sonra mı soracaksınız?

Saçma sapan yapay gündemlerin ardından bir millet nasıl sürüklenebilir, şaşmamak mümkün değil!

Şayet millet olarak aklımızı başımıza almaz ve önümüze konulan zehirli menüye kaşık sallarsak, çok acı bir ölümümüz olacaktır!



Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Hacı Gaydan / diğer yazıları
Arama çalışmaları devam ediyor
Enkazdan 1 kişi sağ çıkarıldı
BTP'den Cumhuriyet Bayramı şöleni
'Türk bayrağını dalgalandırın'
İsrail ordusunda intiharlar artıyor
279 asker intihar girişiminde bulundu, 36'sı öldü
Mülk sahibinin yeğeninden açıklama
'Bina 2012'de kat karşılığı yapılmıştı'
Elma toplamaya gidiyorlardı
Mersin'de feci kaza
Cumhuriyet Bayramı kutlanıyor
Devlet erkanı Anıtkabir'i ziyaret etti
Tam bağımsızlığın şartı ekonomik bağımsızlık
Cumhuriyet ve kalkınma hamlesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 29 Ekim mesajı
'Milletçe iftiharla idrak ediyoruz'
Yaşasın Cumhuriyet
Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında
Dalga geçiyor
'İsrail'in Gazze'ye saldırısı ateşkesi tehlikeye atmaz'
Diyanet bu sefer 'Atatürk' dedi
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajı
Karadağ’da, Türk karşıtı gösteriler devam ediyor
Türk vatandaşlarına ait işletmeler kapandı
Gebze'de bina çöktü
Enkaz altında 7 kişinin olduğu tahmin ediliyor
TFF, bahis oynadığı tespit edilen hakemleri açıkladı
152 hakem Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na sevk edildi
O kadar da cümle kurmuştular... Netanyahu emir verdi
İsrail Gazze Şeridi'ne hava saldırısı başlattı
Arama çalışmaları devam ediyor
Enkazdan 1 kişi sağ çıkarıldı
BTP'den Cumhuriyet Bayramı şöleni
'Türk bayrağını dalgalandırın'
İsrail ordusunda intiharlar artıyor
279 asker intihar girişiminde bulundu, 36'sı öldü
Mülk sahibinin yeğeninden açıklama
'Bina 2012'de kat karşılığı yapılmıştı'
Elma toplamaya gidiyorlardı
Mersin'de feci kaza
Cumhuriyet Bayramı kutlanıyor
Devlet erkanı Anıtkabir'i ziyaret etti
Tam bağımsızlığın şartı ekonomik bağımsızlık
Cumhuriyet ve kalkınma hamlesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 29 Ekim mesajı
'Milletçe iftiharla idrak ediyoruz'
Yaşasın Cumhuriyet
Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında
Dalga geçiyor
'İsrail'in Gazze'ye saldırısı ateşkesi tehlikeye atmaz'
Diyanet bu sefer 'Atatürk' dedi
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajı
Karadağ’da, Türk karşıtı gösteriler devam ediyor
Türk vatandaşlarına ait işletmeler kapandı
Gebze'de bina çöktü
Enkaz altında 7 kişinin olduğu tahmin ediliyor
TFF, bahis oynadığı tespit edilen hakemleri açıkladı
152 hakem Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na sevk edildi
O kadar da cümle kurmuştular... Netanyahu emir verdi
İsrail Gazze Şeridi'ne hava saldırısı başlattı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.