Özellikle de AK Parti'nin dilinden düşürmediği ve demokrasi şehidi veya kahramanı gibi takdim ettiği Menderes, gerçekte anlatılan Menderes midir?
Atatürk sonrası sahte eller tarafından üretilen sahte kavramlara, hiç kimse bugüne kadar şüphe ile yaklaşmadı.
Mesela; dindarlık, Komünizm tehdidi, milliyetçilik, solculuk, demokratlık vs.
Herkes kendi gizli ajandasında ne bulunduruyorsa, adeta bu kavramların içerisine de onu boşalttılar.
Bu kavramlara daha sonra ise; "Hak hukuk adalet" eklendi.
Hepsi birer kamuflaj görevi gören bu kavramları ilk olarak Menderes tepe tepe kullanmaya başladı.
İşte size gerçek Menderes'in öyküsü:
Adnan Menderes, üç arkadaşıyla Meclis'e verdiği bir önergeyle Türkiye siyaset sahnesinde göründü.
Bu esnada Adnan Menderes, CHP'sinin Aydın Milletvekili idi.
Önerge, bolca demokrasi, hak, hukuk, adalet, özgürlükçü kelimeler içeriyordu. Ancak bu önerge Meclis'e verilirken, TBMM'de "çiftçiyi topraklandırma yasası" görüşülmekteydi.
Sizce bu tesadüf müydü?
Yasayla toprak ağalarının elindeki tarıma elverişli arazilerin 5.000 dekardan fazlasının devletçe kamulaştırılıp, topraksız köylüye dağıtılması amaçlanıyordu.
Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü bu yasanın geçmemesi için önerge verdiler.
Adnan Menderes Aydın'da 30.000 dönümlük toprağa sahip olan bir toprak ağasıydı ve bu yasa kendi topraklarının da büyük bir kısmının kamulaştırılıp topraksız köylüye dağıtılması anlamına geliyordu.
Yani Menderes'in Meclis'e sunduğu özgürlükçü yasa önergesi, toprak reformunun gerçekleşmemesi içindi.
Zaten bu önergeden sonra da CHP'den ihraç edildi ve ardından bildiğimiz Demokrat Parti dönemi başladı.
Onun iktidarında bakın neler oldu:
DP'den istifa eden Osman Bölükbaşı Kırşehir'den tekrar milletvekili seçilince Kırşehir il statüsünden ilçe statüsüne düşürüldü.
Yetmedi, İsmet İnönü milletvekili seçilince seçim bölgesi Malatya ikiye bölünerek Adıyaman ili kuruldu.
1954–1958 yılları arasında hükümetin resmi açıklamasına göre 238 gazeteci iktidarı hedef alan yazılar yazdıkları için tutuklandı.
1957 seçimlerinden hemen önce, CHP ve Hürriyet Partisi'nin birleşme çabalarına karşı seçim ittifaklarını engellemek için yasa çıkarıldı.
NATO üyeliği süreci, onun verdiği büyük tavizler sonucu başladı.
1951 yılında Türkiye'nin Kore Savaşı'nda Birleşmiş Milletler kuvvetlerine Türk Tugayı ile katılmasına karar verildi.
Bunun sonucunda, Türkiye 1952'de NATO'ya tam üye olarak kabul edildi.
Ekonomide elverişli uluslararası koşulların yaşattığı geçici saadet yıllarının ardından, 1958'e gelindiğinde durum adeta felaketti.
Dış borçlar ödenemez hale gelince hükümet moratoryum ilan etti. IMF ile ilk stand-by anlaşması bu dönemde yapıldı.
Çeşitli sanayi kuruluşları ya özelleştirildi ya da ekonomik olmadıkları gerekçesiyle kapatıldı.
Örneğin milli uçak ve uçak motorları fabrikası, tank fabrikası, silah fabrikası NATO standartlarına uymadığı gerekçeleriyle kapatıldı.
ABD'den Sovyetlere karşı mücadelede kullanılmak üzere Marshall Yardımı alındı.
Uygulanan serbest piyasa ekonomisi sonucunda halk hızla yoksullaştı, zengin azınlıkla yoksul halk arasındaki uçurum hızla büyüdü.
Çok daha vahim olaylar var ama köşemdeki sınırı çoktan aşmış bulunmaktayım.
Siz siz olun, bundan böyle 14 Mayıs'ları demokrasi şöleni olarak kutlamaya yeltenenlere, asla pirim vermeyin!
Herkesi ve her şeyi bilimin ve gerçeklerin ışığında sorgulayın.
Tıpkı geleceğimizin teminatı olan akıllı gençlerimiz gibi.
Selam olsun Atatürk'ün gençliğine.
- Türkiye’yi bölmeye resmen karar vermişler! / 11.08.2025
- İlaç sektörünün baronu Rockefeller / 07.08.2025
- Günaydın MİT! / 06.08.2025
- ‘SEVR’ komisyonu! / 05.08.2025
- Aklını başına al Türk milleti! / 04.08.2025
- Peygamberimiz TÜRK’tür / 30.07.2025
- Bu haine ters kelepçe takana, büyük devlet derler / 28.07.2025
- Bahçeli hakkında soruşturma açılır mı? / 24.07.2025
- 12 Eylül darbesinin asıl sebebi 24 Ocak kararlarıydı! / 23.07.2025