Fedai sözlükte 'yüksek bir ülkü için her türlü tehlikeyi gözetleyen, ülkü yolunda canını bile esirgemeyen kimse' anlamına geliyor.
Peygamberimizin (s.a.a.v) ilk fedaisi, ülkücüsü İmam Ali'dir. O bu uğurda ne göz kırpmış, ne de tereddüt etmiştir. Peygamberimiz uğruna her şeyini ortaya koymuş ve her bedeli ödemekten de çekinmemiştir.
Malumunuz müşrikler, Peygamberimiz için ölüm kararı aldılar. Bu olayın öncesini ve sonrasını değişik eserlerden derlemelerle bir hatırlayalım.
Ebu Cehil, 'Benim bir görüşüm var ki, bundan sonra ona galip geleceksiniz.'
Dediler ki: 'Senin görüşün nedir, ey Ebu Cehil?'
Ebu Cehil: "Benim görüşüm budur ki, her kabileden güçlü bir genç seçilecek, daha sonra bu gençlerin eline birer keskin kılıç vereceğiz. Sonra Muhammed'in etrafını saracak, hep birden vurarak onu öldürecekler.
Böylece ondan kurtulmuş olacağız. Eğer böyle yapılırsa, onun kanı bütün kabileler arasında paylaşılacak. Bizden kan bedeli almaya razı olacaklar. Bizde onlara kan bedeli veririz."
Müşrikler bu görüşü kabul etti. İnfaz timini hazırlayarak, gece olunca Hz. Resul'ün evinin kapısında toplanmaya karar verdiler. Gece olunca hepsi Peygamberimizin evinin önünde pusuya yatıp, Hz. Peygamberin uyumasını beklemeye başladılar.
Cebrail (a.s) Peygamber'e (s.a.a.v) geldi ve durumu haber verdi. Peygamberimiz daha 13 yaşlarında olan Hz. Ali'ye "Müşrikler bu gece beni öldürmek istiyorlar, benim Sevr dağına gitmem için sen, benim yatağımda yatar mısın?"
İmam Ali (a.s) şöyle cevap verdi: "Ey Allah'ın Resulü! Acaba ben yatağınıza yatarsam canınız güvende olacak mı?"
Allah Resulü (s.a.a) 'evet' deyince Hz. Ali (a.s) şükür secdesi yaptı ve "Gözüm, kulağım ve kalbim size feda olsun, size emir olunanı yerine getirin. Bana yardımcınız olarak her ne isterseniz emredin. Sizin emrettiğiniz gibi yatağa uzanıyorum ve başarı sadece Allah tarafındandır".
Resulullah (s.a.a.v) yatmak istediğinde her zaman yeşil Yemen Hırkasını üstüne örterdi. İmam Ali'ye (a.s): "Benim şu yeşil Yemen Hırkasını üstüne ört ve yatağıma yat! Onlar, sana hiçbir şey yapamayacaklar?"
Hz. Cebrail ve Hz. Mikail görevlendiriliyor
Yüce Allah, Hz. Cebrail ve Hz. Mikail'e, "Ben sizin aranızda kardeşlik tesis ettim. Şimdi birinizin ömrü diğerinden kesinlikle fazladır. Sizden hanginiz ömrünüzün çokluğunu, diğerine bağışlamaya hazırdır?" buyurdu.
Hz. Cebrail ve Hz. Mikail arz ettiler ki: "Allah'ım, bu bir emir midir, yoksa ihtiyari midir? (Tercih hakkı var mıdır?)"
Allah Teâlâ "İhtiyaridir" buyurdu. Bunun üzerine onlardan hiç birisi, kendi iradeleriyle ömürlerinin fazla olan süresini diğerine bağışlamaya razı olmadı. Bu sırada Allah Teâla onlara şöyle hitap etti:
"Ben velim olan Ali'yle, nebim olan Muhammed'in arasında kardeşlik tesis ettim. Ali, kendi hayatını Peygambere feda etmeyi tercih ederek; canıyla O'nu korumak için onun yatağında yattı. Yeryüzüne inin; O'nu, düşmanların şerrinden koruyun."
Hz. Ali (a.s) Resulullah'ın (s.a.a) yatağına yattığında, Cebrail Hz. Ali'nin (a.s) başucuna ve Mikail'de İmam Ali'nin (a.s) ayakucuna geldi ve Cebrail (a.s) şöyle dedi: "Ne mutlu, ne mutlu sana. Kim senin gibi olabilir ey Ebu Talip'in oğlu! Allah seninle meleklerine iftihar etmektedir."
Bu esnada Resulullah'a Bakara Suresi'nin 207. ayeti nazil oldu; "İnsanlardan öylesi vardır ki, canını Allah'ın hoşnutluğunu elde etmek için satar, kendini feda eder. Allah kullarına karşı Rauf'tur, çok merhametlidir"
Resulullah (s.a.a.v) dışarı çıktı. Yerden bir avuç toprak alarak müşriklerin başlarına serpti. O sırada Yasin süresinden şu ayetleri okuyordu:
1 - Yasin.
2-3 - Ey Muhammed! Hikmetli Kur'ân'a ant olsun ki, sen risalet görevindesin
4 - Dosdoğru bir yol üzerindesin.
5-6 - Babaları korkutulmamış ve kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli olan Allah'ın indirdiği (Kur'ân) ile korkutasın.
7 - Ant olsun ki onların çoğunun üzerine azap sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.
8 - Çünkü biz, onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
9 - Hem önlerinden bir set, arkalarından bir set çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler."
Hz. Resulullah (s.a.a.v) bu ayetleri okuyup bitirene kadar orda bulunanların her birinin başına toprak serpti ve aralarından çıkıp, gitti.
Birkaç kişi oraya gelerek, 'burada kimi bekliyorsunuz' diye sordu. 'Muhammedi' diye cevap verdiler.
'Allah sizi zelil etsin! Muhammed'in, sizin yanınıza gelip; başına toprak serpmediği bir adam yoktur. Sonra da çıkıp gitti. Görmüyor musunuz ne haldesiniz'.
Ellerini başlarına sürdüklerinde, başlarında toprak olduğunu gördüler. Hemen Hz. Peygamberin evine daldılar.
Peygamberin yatağında yatanın Hz. Ali olduğunu gördüklerinde şaşırıp, kaldılar. (geniş bilgi için Prof. Dr. Haydar Baş İmam ali eserine bakınız)
Rabbim, bizleri bu yolda sabit kılsın. (amin)
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025