Hollanda ile yaşanan diplomatik kriz derinleşirken, Ortadoğu'da yaşanan ve ülkemizi tehdit eden gelişmelerden uzak kalmamamız gerektiği kanaatindeyim.
Esasen yaşanan bütün gelişmeler, Türkiye'nin ve Türk milletinin ne kadar yalnız kaldığını, maalesef yıllardır AB ve ABD aklıyla yürütülen politikaların ülkemizi ne kadar güçsüzleştirdiğini, hiçbir caydırıcılığımızın kalmadığını gözler önüne seriyor.
Devlet, siyaset ve millet olarak gerçekten çok ciddi bir muhasebeye ihtiyacımız var.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde yayımlanan 7 Ekim 2016 tarihli "Dostu kalmamış bir Türkiye" başlıklı yazısındaki şu tespitleri sizlere hatırlatmak istiyorum:
"Bölgesel ve devletler arasında vuku bulacak bir mezhep savaşı, Ortadoğu'da bir daha telafisi imkansız parçalanmalarla sonuçlanır. Bunun vebalinden ise kimse kurtulamaz.
Bu oyun sizlere de Saddam'ın Kuveyt işgalini hatırlatmadı mı? Saddam'a 'Kuveyt arka bahçen gir' diyen Amerika, girmesinin ardından 'işgal ettin' demedi mi? Üstelik Türkiye, Irak'ın yanı sıra Suriye'de de IŞİD'le mücadele adı altında ilerlemesine devam ediyor.
ABD aklı ile Suriye içlerinde ilerleyen Türkiye kısa süre sonra aynı "illegal" yaftasını Suriye'den de duyabilir. Ortadoğu'da, Sünni dünyanın başı olacaksın diye kandırılan Türkiye, Irak ve Suriye'de işgalci sıfatına bürünen bir Türkiye?
Kim hangi yorumu yaparsa yapsın, dostu kalmamış bir Türkiye?"
Hatırlarsanız, Türkiye, ABD'den gelen üst düzey yetkililerin ziyaretinden sonra Suriye'de operasyon yapma kararı almıştı. Ve ABD'li yetkililerin ifadesiyle, sınırdan 20 kilometreye kadar ABD bu harekata destek veriyordu.
ABD, "20 kilometreden sonra yapacağınız operasyonlara karışmam" diyerek Türkiye'yi özellikle El Bab konusunda yalnız bıraktı. Planı belliydi, El Bab'a operasyona hazırlanan Suriye ordusuyla Türk ordusunu karşı karşıya getirmek?
O günlerde ABD basınında çıkan haberlerde, Suriye'deki savaş seçenekleri konuşulurken, 10 ihtimal sayılıyor ve bunların 3'üncüsü Türkiye-Suriye savaşı olarak ifade ediliyordu. Fakat Türkiye'nin öncülüğünde Astana'da gerçekleşen Türkiye-Rusya-İran zirvesi ve bundan sonra kurulan 3'lü mekanizma ABD'nin El Bab'da Türkiye ile Suriye savaşı planını bozdu. Ta ki, Rusya ABD lehine makas değiştirene kadar?
Prof. Dr. Baş, Şubat ortalarında ABD ile Rusya'nın anlaştığını ve Rusya'nın ABD'nin rotasına girdiğini belirtmişti, gerçekten de Astana'da oluşan barış havası bir anda dağıldı.
Ve Rusya geri plana çekildi, Suriye'de yeniden ABD'nin planları devreye girdi.
Rus uçaklarının El Bab'da Türk askerini şehit etmesi, Rus askerlerinin ve Suriye ordusunun Menbiç'te YPG'yi Türkiye'den korumak için tampon bölge oluşturması bunun en bariz ispatlarıydı. El Bab operasyonu başarıyla tamamlanıp, ABD'nin savaş planı El Bab'da tutmayınca, aynı plan Menbiç'te devreye sokulmaya başlandı.
Bu sefer karşımızda sadece Suriye ordusu yok, 3 ülkenin askerleri var. Ve maalesef yapılan üst düzey açıklamalarda Türk askerinin Suriye'deki varlığı illegal ve işgalci olarak ifade ediliyor. Menbiç'te, Suriye ordusu var; 200 askerle Rus ordusu var; 500 askerle ABD ordusu var ve de İran'ın desteklediği 1000 kadar militan var. Ayrıca 3 bin kişilik de YPG unsurları var. Ama Türk askerine en yakın noktada Suriye askerleri var.
IŞİD'den temizlenen El Bab'da da TSK destekli ÖSO, zaman zaman Suriye ordusuyla çatışmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde rejimin elinden bir köyü alıp Türk bayrağını dikmişlerdi.
Tam ABD'nin istediği bir ortam oluştu. Rusya artık arabulucu değil, en ufak bir kıvılcımla Türkiye ile Suriye karşı karşıya getirilebilir. Böyle tehlikeli bir durumda, ABD'nin niyeti elbette ki bunu mezhepsel bir savaşa, Şii-Sünni çatışmasına dönüştürmek?
Bu noktada Sayın Baş'ın "Bölgesel ve devletler arasında vuku bulacak bir mezhep savaşı, Ortadoğu'da bir daha telafisi imkansız parçalanmalarla sonuçlanır. Bunun vebalinden ise kimse kurtulamaz" uyarısını yeniden hatırlatmalıyız.
ABD'nin hesabı belli; IŞİD bahanesinin kalktığı Suriye'de, Türkiye ile Suriye'yi çatıştıracak, bu toz duman içerisinde de Suriye'nin kuzeyinde 2. Barzani devletini kurduracak.
Hatırlarsanız, 53. Münih Güvenlik Konferansı'nda Barzani Ortadoğu'da sınırların bir anlamı kalmadığını ifade ediyordu. Yani Irak'ın kuzeyiyle Suriye'nin kuzeyini birleştirecekler.
Hala bunlar hayal diye düşünüyorsanız, lütfen Irak işgalini, güneyde yaşananlara rağmen Barzani'nin nasıl sıyrılıp ABD adına güvenli bir bölge oluşturduğunu yeniden okuyun.
1991 Körfez Harekatı başladığında, Prof. Dr. Baş "Irak 3'e bölünecek, kuzeyinde bir peşmerge devleti kuracaklar" dediğinde de "bu hayal" diyordunuz ama gerçek oldu.
Ve Sayın Baş, "Asıl hedef Türkiye'dir" diyerek Irak'ta, Suriye'de yaşananların Türkiye için de nihai bir hedef olduğunu açıkça ifade etmektedir.
Esasen yaşanan bütün gelişmeler, Türkiye'nin ve Türk milletinin ne kadar yalnız kaldığını, maalesef yıllardır AB ve ABD aklıyla yürütülen politikaların ülkemizi ne kadar güçsüzleştirdiğini, hiçbir caydırıcılığımızın kalmadığını gözler önüne seriyor.
Devlet, siyaset ve millet olarak gerçekten çok ciddi bir muhasebeye ihtiyacımız var.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde yayımlanan 7 Ekim 2016 tarihli "Dostu kalmamış bir Türkiye" başlıklı yazısındaki şu tespitleri sizlere hatırlatmak istiyorum:
"Bölgesel ve devletler arasında vuku bulacak bir mezhep savaşı, Ortadoğu'da bir daha telafisi imkansız parçalanmalarla sonuçlanır. Bunun vebalinden ise kimse kurtulamaz.
Bu oyun sizlere de Saddam'ın Kuveyt işgalini hatırlatmadı mı? Saddam'a 'Kuveyt arka bahçen gir' diyen Amerika, girmesinin ardından 'işgal ettin' demedi mi? Üstelik Türkiye, Irak'ın yanı sıra Suriye'de de IŞİD'le mücadele adı altında ilerlemesine devam ediyor.
ABD aklı ile Suriye içlerinde ilerleyen Türkiye kısa süre sonra aynı "illegal" yaftasını Suriye'den de duyabilir. Ortadoğu'da, Sünni dünyanın başı olacaksın diye kandırılan Türkiye, Irak ve Suriye'de işgalci sıfatına bürünen bir Türkiye?
Kim hangi yorumu yaparsa yapsın, dostu kalmamış bir Türkiye?"
Hatırlarsanız, Türkiye, ABD'den gelen üst düzey yetkililerin ziyaretinden sonra Suriye'de operasyon yapma kararı almıştı. Ve ABD'li yetkililerin ifadesiyle, sınırdan 20 kilometreye kadar ABD bu harekata destek veriyordu.
ABD, "20 kilometreden sonra yapacağınız operasyonlara karışmam" diyerek Türkiye'yi özellikle El Bab konusunda yalnız bıraktı. Planı belliydi, El Bab'a operasyona hazırlanan Suriye ordusuyla Türk ordusunu karşı karşıya getirmek?
O günlerde ABD basınında çıkan haberlerde, Suriye'deki savaş seçenekleri konuşulurken, 10 ihtimal sayılıyor ve bunların 3'üncüsü Türkiye-Suriye savaşı olarak ifade ediliyordu. Fakat Türkiye'nin öncülüğünde Astana'da gerçekleşen Türkiye-Rusya-İran zirvesi ve bundan sonra kurulan 3'lü mekanizma ABD'nin El Bab'da Türkiye ile Suriye savaşı planını bozdu. Ta ki, Rusya ABD lehine makas değiştirene kadar?
Prof. Dr. Baş, Şubat ortalarında ABD ile Rusya'nın anlaştığını ve Rusya'nın ABD'nin rotasına girdiğini belirtmişti, gerçekten de Astana'da oluşan barış havası bir anda dağıldı.
Ve Rusya geri plana çekildi, Suriye'de yeniden ABD'nin planları devreye girdi.
Rus uçaklarının El Bab'da Türk askerini şehit etmesi, Rus askerlerinin ve Suriye ordusunun Menbiç'te YPG'yi Türkiye'den korumak için tampon bölge oluşturması bunun en bariz ispatlarıydı. El Bab operasyonu başarıyla tamamlanıp, ABD'nin savaş planı El Bab'da tutmayınca, aynı plan Menbiç'te devreye sokulmaya başlandı.
Bu sefer karşımızda sadece Suriye ordusu yok, 3 ülkenin askerleri var. Ve maalesef yapılan üst düzey açıklamalarda Türk askerinin Suriye'deki varlığı illegal ve işgalci olarak ifade ediliyor. Menbiç'te, Suriye ordusu var; 200 askerle Rus ordusu var; 500 askerle ABD ordusu var ve de İran'ın desteklediği 1000 kadar militan var. Ayrıca 3 bin kişilik de YPG unsurları var. Ama Türk askerine en yakın noktada Suriye askerleri var.
IŞİD'den temizlenen El Bab'da da TSK destekli ÖSO, zaman zaman Suriye ordusuyla çatışmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde rejimin elinden bir köyü alıp Türk bayrağını dikmişlerdi.
Tam ABD'nin istediği bir ortam oluştu. Rusya artık arabulucu değil, en ufak bir kıvılcımla Türkiye ile Suriye karşı karşıya getirilebilir. Böyle tehlikeli bir durumda, ABD'nin niyeti elbette ki bunu mezhepsel bir savaşa, Şii-Sünni çatışmasına dönüştürmek?
Bu noktada Sayın Baş'ın "Bölgesel ve devletler arasında vuku bulacak bir mezhep savaşı, Ortadoğu'da bir daha telafisi imkansız parçalanmalarla sonuçlanır. Bunun vebalinden ise kimse kurtulamaz" uyarısını yeniden hatırlatmalıyız.
ABD'nin hesabı belli; IŞİD bahanesinin kalktığı Suriye'de, Türkiye ile Suriye'yi çatıştıracak, bu toz duman içerisinde de Suriye'nin kuzeyinde 2. Barzani devletini kurduracak.
Hatırlarsanız, 53. Münih Güvenlik Konferansı'nda Barzani Ortadoğu'da sınırların bir anlamı kalmadığını ifade ediyordu. Yani Irak'ın kuzeyiyle Suriye'nin kuzeyini birleştirecekler.
Hala bunlar hayal diye düşünüyorsanız, lütfen Irak işgalini, güneyde yaşananlara rağmen Barzani'nin nasıl sıyrılıp ABD adına güvenli bir bölge oluşturduğunu yeniden okuyun.
1991 Körfez Harekatı başladığında, Prof. Dr. Baş "Irak 3'e bölünecek, kuzeyinde bir peşmerge devleti kuracaklar" dediğinde de "bu hayal" diyordunuz ama gerçek oldu.
Ve Sayın Baş, "Asıl hedef Türkiye'dir" diyerek Irak'ta, Suriye'de yaşananların Türkiye için de nihai bir hedef olduğunu açıkça ifade etmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025