Asıl kuraklık beyinlerde ve gönüllerde

Tarımda geldiğimiz noktaya bakın.Bir zamanlar ihraç ederek para kazandığımız buğday, mısır, pirinç gibi en temel ürünleri dahi ithal ediyoruz.Tarım köylüsü üretimden soğudu; ya borçlarından dolayı icralık oldu, sahip olduğu ne varsa haczedildi, ya da tarlasını, traktörünü satıp kentin yolunu tuttu.Biz yıllar önce, AKP iktidar koltuğuna oturduğu 2002 Kasım'ında, hatta seçim öncesi vaatlerini sıraladığı günlerde tablonun bu olacağını söylemiştik.Haksız çıkmak isterdik, ama haklı çıktık.Çünkü AKP'li liderler, "Bugüne kadar gelen iktidarlar IMF'nin projelerini kamçıyla uyguladılar, biz kamçısız uygulayacağız" diyorlardı.Çünkü AKP'li liderler, "Biz AB sürecinde diğerlerinden daha fazlasını yapacağız" diyorlardı.Çünkü AKP'li liderler, ABD ile stratejik ortaklık vurgusu yapıyorlardı.Ve öyle de oldu.AKP iktidarda olduğu son beş yıllık dönemde, AB'nin, ABD'nin ve IMF'nin bir dediğini iki etmedi. Ekonomimiz, iç siyasetimiz, dış siyasetimiz her adımımız onların talimatlarıyla şekillendi.Sonuç?İşte tarımın hali.AKP'liler topu taca atmaya çalışıyorlar.Yok efendim, temel problem kuraklıkmış. Bu sadece bir bahane.ABD'li bilimadamları küresel ısınmadan ve buna bağlı iklim değişikliğinden bahsediyor, ama bundan en az zarar görecek olan coğrafyanın da Ortadoğu ve bizim bulunduğumuz topraklar olduğunu ifade ediyorlar. Tek tarafı denize bakan ve pek su kaynağı da bulunmayan İsrail su sorununu çözecek ve tarımda stratejik bir konuma yerleşecek; üç tarafı denizlerle çevrili, yer altı ve yerüstü su kaynağı bolluğunda olan Türkiye kuraklık bahanesiyle tarımda ithalatçı olacak.Sizce bu ne kadar mantıklı?Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Alagöz, Türkiye'nin 115 milyar metreküp olan yer altı ve yer üstü kaynaklarının sadece 50 milyar metreküplük bölümünün kullanılabildiğini bildirdi. Taner Alagöz, son günlerde su kaynaklarında yaşanan sıkıntının sadece küresel ısınmaya bağlanmaması gerektiğini söyledi. Alagöz devamında şöyle konuştu:"Her ne kadar küresel ısınmadan dolayı sıkıntı söz konusu olsa da asıl sorun mevcut kaynakların kullanılamamasıdır. Türkiye'nin, yer üstü suları toplamı 100 milyar metreküp, yer altı suları ise 15 milyar metreküptür. Toplam 115 milyar metreküp suya sahibiz ancak, bunun 50 milyar metreküpünü kullanılabiliyoruz. Yani 65 milyar metreküp suyu kullanamıyoruz, atıl durumda bekletiyoruz."  İsrail'in su sorununu denizi arıtarak çözdüğünü biliyor musunuz?Suudi Arabistan kullanım suyunu denizi arıtarak temin ediyor ve bu çözüm Arabistan'da ilk defa Osmanlı tarafından uygulanmış.Yani çözümü bizim ceddimiz bulmuş, başkaları icra ediyor.Yıllarca AB, IMF, ABD talimatlarıyla ülkenin ekonomisini, tarımını perişan ederseniz, ardından da faturayı kuraklığa kesersiniz.Kuraklık su kaynaklarında değil, beyinlerde?Kuraklık AB, IMF ve ABD tavsiyeli politikalarda?Kuraklık bu taşeron mandacı politikalar dışında çözümü olmayan kısır siyasette?Kuraklık hiçbir çözümü olmayan taşeron siyasilere hala destek vermeyi sürdürenlerin gönüllerinde ve akıllarında.Yoksa, toprağımız bereketli, suyumuz bereketli, ürünümüz bereketli, bu aziz vatanın her karışından bereket fışkırıyor.Adamlar çölün ortasında çözüm buluyor; bizimkiler ise cennet gibi vatanda çözüm merciini işgal ediyor, düşünme zafiyetinden dolayı dışarıdan alma akıllarla iş yapmaya çalışıyor, sonra da kuraklığı bahane olarak pişirip pişirip önümüze koyuyor.Bu acziyetin, iş bilmemenin, iş yapma, çözüm bulma niyetini taşımamanın bir ürünüdür.Yoksa her türlü ürünün yetişebildiği bir ülke olan Türkiye'yi, tarımda ithalatçı yapmanın başka bir izahı yoktur.