Samanyolumuz gibi milyarlarca galaksi evrenimizi oluşturur. Bizim Samanyolu galaksisine en yakın galaksi Andromeda galaksisidir. Samanyolu'ndan büyük olan Andromeda, bilimsel verilere göre 300 milyara yakın yıldızı içerisinde barındırır. Bu galaksinin bizim galaksimize uzaklığı ise 2.5 milyon ışık yılıdır. Ki dediğimiz üzere bilim insanları evrenin milyarlarca galaksiden oluştuğunu ifade ederler.
Evrendeki gökcisimlerinin sayısı, yeryüzündeki hatta tüm denizlerdeki tüm kum taneciklerden bile kat be kat fazladır. Ha, bir de paralel evrenler var ki işte filozoflar, âlimler, şairler belki de buradan beslenir; büyük düşünürler, salihler, peygamberler bilir bu evreni. Belki de zamanda yolculuk dediğimiz dini terminoloji de tayyi zaman-tayyi mekan dediğimiz durum paralel evrenlere oluyordur. Kim bilir? Ya da astral seyahat.
Yeri gelmişken biz bilimin verileriyle düşünsel bir teoriyi akletmeye çalışıyoruz. Yoksa rüyalarda veya yakaza halinde bir astral seyahatten bahsetmiyoruz.. Var olan durumlar Yaratıcının ikramıdır. Zaten astral seyahat istence bağlı değildir. Bu ve bunun gibi yapılan astral seyahat seanslarından, bilimsel olmayan olgulardan uzak durulmalıdır.
Pakistanlı büyük bir düşünür Muhammed "İnsana sığabilene kainat, kainata sığamayana insan derim." dediği gibi insan olabilmek kainata sığamamak galiba? Ya da kainatı gönlüne sığdırmak.
Bilim adamları geçen yazıda dediğimiz gibi kainatın yani evrenin yaklaşık 13.82 milyar yıl önce oluştuğunu söylüyorlar. Hani şu meşhur Bing-bang olayı. Yüce Rabbimizin ''Kün fe yekün" Ol deyince her şeyin oluvermesi. Yüce Rab için kum taneleri ile yıldızları yaratmasında bir fark yoktur. Yıldızların kum tanesinden fazla yıldızların olması O'nun gücü ve kudretinin bir yansıması sadece. Belki de onların bu kadar fazla olması bu kadar büyük bir dengenin sebebi de olabilir, ve daha bilmediğimiz / bilemediğimiz sebepleri de olabilir, bilemiyoruz. 13.82 ışık yılı süresince hala ışığı dünyamıza ulaşmamış yıldızlar mutlaka vardır. Bilim adamları birçok yıldızın ışığı ulaştığı halde şuan sönmüş yıldızlar olabileceğini söylüyorlar.
Peki Işık hızına yaklaşırsak ne gibi sonuçları olur? Yakalarsak ne olur? Ya da Işık hızını kat be kat geçsek ne olur? Bilim insanları ışık hızını yakalamanın mümkün olmadığını ki burada, yani ışık hızında maddenin yanacağını ve maddenin nöronlarına ayrılacağından bahsederler. Işık hızını geçersek ne olacağını haftaya bırakalım. Öncelikle ışık hızını ve ışık hızına yaklaşmanın ne gibi sonuçları olacağını, pratikte gerçekleşmeyeni teorik olarak düşünelim.
Bilim adamlarına göre Işık hızına yaklaşık bir hıza ulaştığımızda madde yani "kütle" transferi başlar. Şimdilik bu geçekleşmemiş olsa da gelecekte mümkün olabilir. Bu hızda dediğimiz gibi kütle transferi ve bununla beraber mekanda yolculuk başlar. Tayy-i mekan. Aslında İsviçre-Fransa sınırında bulunan CERN'de yapılan araştırma ve deneyler bir nevi bu tür bir çalışmadır. Ancak henüz bunları gerçekleştirecek bir bilim ve teknolojiye ulaşmadık.
Elimizdeki bir çubuğu sallarken sanırım saniyede 5-6 sefer ancak titretiriz. Ve dikkat ederseniz çubuk kesintisiz görünür. Çizgi filmler de böyledir. Saniyede 24 karenin birleşimi. Böylece çizgi filmler hareketli görünür. Aslında filmlerde izlediğimiz de kamera aracılığıyla fotoğraf karelerinin saniyede 24 karenin birleşimidir.
Işık hızına yakın bir hıza ulaşsak saniyenin yaklaşık olarak 300 bininde biriyle hareket ederiz. Böyle bir alet icat edilmiş olsa dünya içinde onunla gidip gelsek mesela Türkiye'nin bir ucundan öteki ucuna saniyenin yüzde birinde gidip gelebiliriz. Şöyle ki günümüzde 1000 km'lik bir mesafeyi bir araçla 10 saatte, uçakla 1 saatte alabiliyoruz. Işık hızına yakın bir hızda 100O km'lik mesafeye yaklaşık 1/300 saniyede, yani saniyenin üç yüzde birinde gideriz, aynı hızla geri dönsek saniyenin 150'de birinde gidip gelmiş oluruz ki bu "an" bile kadar değeri olmayan küçük bir zaman dilimidir.
Öyle ki o cihaza bindiğimizi bile görecek kadar küçük bir "an" içinde hareket ederiz. Yani araca binen kendimizi, o araca gelerek görürüz. Yani gelen giden kişiyi görmüş olur.
Zihnimizin bunu tam kavrayamadığını biliyorum ancak burada yine bir KUR'AN MUCİZESİ karşımıza çıkar. Işık hızına yaklaşırsak madde transferinin olabileceğini Kur'an bize Neml suresi 38-39. ayette Belkıs'ın tahtını bir anda getirmek olarak şöyle bahseder.
"(Süleyman) 'Ey ileri gelenler, onlar teslim olup bana gelmeden önce kraliçenin tahtını kim getirebilir?' Cinlerden biri; 'sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten buna gücüm yeter, hem de güvenilirim' dedi." Allah en doğrusunu bilendir.
Bu ayete göre de madde transferi olabilecek galiba. Kısaca günümüz teknolojisiyle ışık hızına yaklaşan bir hızda KÜTLE TRANSFERİ ve mekanda yolculuk imkan dahilinde görülüyor. Oysa zamanı aşmak için ışık hızını geçmek gerek. Sanırım bunları mucize, keramet gibi olağan üstü haller olarak da ifade ediyoruz.
Zamanda yolculuk - TAYYİ ZAMAN konusunu nasipse haftaya bırakalım.
Devam edecek…
- Elbise Kuramı-2 / İnsan elbisesinde saklıdır / 10.05.2024
- İCMA VE İCTİHAD / 26.10.2022
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022