Türkiye'de piyasalar yangın yeriymiş…
Ekonomik kriz yakıp yıkıyormuş.
Zifiri karanlık bir döneme mi girdik, yoksa daha iyi günler mi?
Herkes teyakkuzda, acaba yarın neler olacak diye kıvranıyor.
Bugün ekonomide yaşanan çalkantıların nedeninin, ister Türkiye özelinde isterse dünya ölçeğinde olsun, aynı hastalıklı bakış açısından kaynaklı olduğunu belki bir milyon defa söylemiş ve yazmış bir kadroyuz.
Söyledik de ne oldu, yazdık da ne değişti…
Hiç bir şey.
Özellikle, 91'li yıllardan bu tarafa siyaseti çok yakından takip eden ve bunu haberleştiren kişi olarak bu tespitleri yapıyorum.
Türkiye'de hiç olmadığı kadar, çok büyük akıl tutulmalarına ve ihanetlere tanıklık etmekteyiz!
Ama hakkı ve hakikati ortaya koyan bizlerin değil de, en fazla taraftar toplayan kimse veya kesimlerin borusunun öttüğü ve dinlendiği bir ülkede yaşıyoruz.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra en büyük devrimleri gerçekleştirmiş olan, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, ülke bu noktaya gelmesin diye nasıl çırpındığını Türk toplumu çok iyi bilmektedir.
Hem de 30 yıllık bir çırpınış.
Bunun son 20 yılını ise siyaset dünyasında yaptığı büyük devrimleri izledi.
Hem de ne devrimler…
Söyledikleri ve yaptığı tüm tespitler, kanun gibiydi ve hiç bir konuda yanılmadı.
Başkaları gibi sadece kuru bir gürültüden ibaret eleştiriler yerine, insanlık tarihinin en kadim devrimi olarak tarihe geçen teziyle çözümü anlattı durdu.
Dağlar taşlar, kurtlar kuşlar, yer gök şahit oldu bu çözümlerin anlatılmasına.
Ne oldu peki bunca gayretin, bunca çabanın ve tüm konularda haklı çıkmanın karşılığında…
Siyasetçiler kulaklarını tıkamış.
Millet hiç oralı olmamış.
Aynı havayı soluduğumuz ve yan yana yürüdüğümüz kendi insanımız, adeta afyon yutmuş gibi çözümü olmayanların ardından uçuruma doğru koşar adım gider olmuştu.
Sonuçta kazanan Haydar Hoca ve kadrosu; kaybeden millet oldu!
Akıllı olanlar yok muydu?
Elbette ki vardı ama sınır ötesinden.
Rusya ve Çin.
Modeli uygulayan bu iki ülke, bulundukları çukurdan yukarı çıkmış ve dünya birinciliğini aralarında paylaşmışlardı.
Bu arada İran da geç de olsa bu kervana katılmak için BTP ile temasa geçerek, ülkelerinde Milli Ekonomi Modeli tezinin anlatılacağı bir kongre tertip edilmesi talebinde bulundu.
Gök kubbeyi çadır, güneşi bayrak kabul eden Oğuz Kağan'ın medeniyeti,
Türk tarihi boyunca hakanların, halklarına hep eşit paylaşımlarda bulunması,
İmam Ali'nin adalet konusundaki eşsiz ve benzersiz oluşu, büyük önderin tam bağımsızlık ruhu, Milli Ekonomi Modeli tezinde buram buram hayat bulmuştu.
Model'de faizin ekonomide yarattığı hastalıklar bilimsel olarak ortaya konmuş, paraya devrim niteliğinde orijinal bir tanım getirilmişti.
Kaynaklara getirilen yeni tanım ise, devrim sözcüğünü bile gölgede bırakıyordu.
Ve Model'de daha nice yaşamsal ve sosyal içerikli konulara yapılan yorumlar, bilim dünyasını bile hayretlere düşürmüştü.
1980 darbesi ile hedeflenen, ülkemizde tam liberal kapitalist uygulamaların tüm zehirli etkileriyle hayata geçirilmesiydi.
Başarılı da olundu.
Ta ki 2005 yılına kadar.
Milli Ekonomi Modeli tezi bu tarihte dünyaya mührünü vurmuş ve kapitalizmin 250 yıllık zülüm tahtı yerle bir edilmişti.
Ancak küresel kiralık kalemler ve ağızlar boş durmuyor, aldıkları maaşların hakkını vermeye devam ediyordu.
Her akşam liberal sistemin bedava avukatlığını yapanların yalanlarını izlemeye devam ediyorduk ekranlarda.
Bu kadar teslim alınmışlık ve akılların kiraya verildiği bir başka dönem de, millet de olmamıştır tarihte.
Sonuç olarak derim ki;
Kim ki "para basarsan enflasyon olur" diyorsa işte o liberal kapitalizmin zincirlere bağlanmış esiri olmuştur.
Bunu millet olarak sizin fark etmeniz lazım ki, bu kiralık kafalar ekranlarda konuşamasın.
"Serbest piyasa koşullarında döviz kuru belirleniyor" diyen MB Başkanı'na ise ancak acıyorum.
"Her arz kendi talebini oluşturur" şeklindeki saçma sapan görüşleri halen daha iktisat fakültelerinde körpe beyinlere zerk ediyor olmaları bana göre ihanettir ve insanlık suçudur.
Hiç bir arz, piyasalarda kendi talebini oluşturmaz!
Devletin piyasalara sürekli ve düzenleyici olarak müdahalesi şarttır.
Zaten liberal kapitalistlerin hedefinde, çok uluslu şirketlerle ulus devletlerin esir alınması vardır.
Bunun için özellikle de iktisat fakültelerine büyük ilgi duyarlar.
Ne de olsa kendi yalanlarına dayanak olarak buradan yetiştirdikleri zavallıları kullanmak gibi bir stratejileri vardır.
Onun için iktisat fakültelerinde okuyan öğrencilere şu çağrıyı yapmak isterim; asla kendinizi kiralamayın. Size dayatılan liberal kapitalist sistemin karmaşık kavramlarına kendinizi ve beyninizi esir etmeyin!
Ne ezberletiliyorsa bilin ki insanlık için atom bombasından daha tehlikeli etkileri olacak fikirler bunlar.
Yeni dünya düzeninin tüm şifreleri ve kodları bundan böyle Milli Ekonomi Modeli tezinde anlatılmıştır, mutlaka edinin ve okuyun.
Türkiye'nin yeni bir sisteme geçiş yapması zorunlu hale gelmiştir. Bu sisteme geçiş, ülkemiz açısından Milli Güvenlik sorunudur.
Liberal kapitalist sistem, 2005 yılında ve özellikle de 2013 yılında Rusya Duma'sında tarihin çöplüğüne atılmış ve bu dosya kapanmıştır.
Çürümüş ve iflas etmiş sistemin yerine elbette ki dijital çağın ambalajlarlarıyla yeni formülasyonlar ve alternatifler koyma girişimleri olacaktır, oluyor da. Ama beyhude çabanın ötesine gitmeyecektir bütün bu gayretler. Artık Milli Ekonomi Modeli dönemi tüm dünyada başlamıştır.
Bu Modelin içerdiği fikri mirasa, Ata'sının izinde yürüyen, BTP Lideri Hüseyin Baş Bey sahiptir.
Onsuz bu Model anlaşılamaz ve uygulanamaz! Çünkü bu Model'in şifreleri ve gizli kodları vardır. Hüseyin Baş Bey, bu şifre ve kodlara hakim ve sahip olan tek isimdir.
Z kuşağının gözü aydın olsun derim. Türk Milleti demek ki sahipsiz değilmiş. Onu can kulağı ile dinlemeli, ve tam bir içtenlikle sahip çıkmalıdır. Bu sefer de ıskalarsa, vatansız kalmak gibi bir akıbeti yaşayabilir!
Allah korusun.
- Dünya aya giderken biz Silivri’ye gidiyoruz! / 04.07.2025
- Fakirliğe şükretmek Müslümanlık değil, salaklıktır! / 03.07.2025
- İsrail Kıbrıs’a yerleşiyor! / 01.07.2025
- Ortadoğu için tek kurtuluş: ATATÜRK modeli / 29.06.2025
- Türkiye uyuşturucu batağında! / 27.06.2025
- Atatürk’ün kurduğu fabrikalar / 26.06.2025
- Bu vebal, Abdülhamit’in boynunadır! / 25.06.2025
- Atatürk’e kumpas kuran alçak şerefsiz! / 24.06.2025
- Muhalefet tek çatı altında birleşmeli / 19.06.2025