İşbilmez siyasilerimiz 70 küsur yıldır Türkiye'yi, Türk milletini Batının kapısında kul köle yaptılar.Batının bir dediği iki edilmedi, onların çıkarları için Kore'de binlerce insanımızı kaybettik; dün işgalci olan Batılıların ordularını, can vererek, kan dökerek kovduk, aradan çok geçmeden NATO adıyla aynı orduları yeniden içimize aldık. Şimdi sınırlarımıza AB'nin polisleri de geliyor.Dün İslam coğrafyasını Haçlı seferlerine karşı koruyan Türk milleti, bu sefer Haçlının ordusunda lejyoner olma sevdasına düştü.Dün misyonerlik faaliyetlerine karşı en büyük mücadeleyi veren Türk milleti bugün dinler arası diyalog ve medeniyetler arası ittifak faaliyetleriyle kendi Müslüman gencinin boynuna haç takar noktaya geldi.Dün ülkemizi yönetenlerin karşısında Batılı liderler el pençe divan dururken, bugün bizimkiler onların önünde el pençe divan duruyor, hatta el ayak öpüyor.Bugün iktidar sahiplerinin milli ve onurlu duruşlarına o kadar hasret kaldık ki, ülkemizi, üniter yapımızı ve bağımsızlığımızı bize emanet eden, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatından örnek bir kesiti yeniden hatırlama ve hatırlatma gereği duyduk:Kurtuluş sonrası İngiliz donanmasının İzmir Limanı'nda kalmayı sürdürmesi Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı çok tedirgin etmekteydi. İngiliz donanma komutanı ziyaretine gelir. Gazi konukseverlik gösterir. Amiral, kendi yurttaşları ile azınlıkların durumlarını sorar. Gazi; suç işlemeyenlerin İzmir'de kendisi kadar güvende olacaklarını, suç işleyenlerin yargının önüne çıkacaklarını söyleyince konuşma gerginleşir.Donanma komutanı der ki: "Fakat Paşa Hazretleri, olağanüstü günler geçirdik. Yunan ordusundan yüreklenen bazı Rum ve Ermeniler şımarıklık yapmış olabilir. Bunlar, olağanüstü günlerin olaylarıdır. Hoş görülmesi gerekir. Eğer bu kimseler, halkın düşmanlığına bırakılacak olursa, bütün dünya size karşı ayağa kalkar!"Son tümceye kadar gülümsemekte olan Mustafa Kemal Paşa, amiral gözdağına kalkışınca sözünü bıçak gibi keser: "Şu "efendi devlet" rolünü bir yana bırakınız Amiral! Uluslara da gözdağı vermekten vazgeçiniz! İngiltere ve müttefiklerinin ayağa kalkıp kalkmayacağını düşünmem! Bunlar ülkemin iç işleridir; kimsenin bu işlere karışmasına izin vermem!"Amiralin yüzü kül gibi olur: "İngiltere hükümetinin uyrukdaşlarını her yerde koruma hakkı, devletler hukukunun güvencesi altındadır. Avrupa devletleriyle birlikte arkaladığımız Rum ve Ermenilerin güven içinde bulundurulmasını yalnızca rica ettik. Yoksa biz bu güvenliği sağlayacak güçteyiz..."İşte o zaman Mustafa Kemal Paşa'nın tepesi iyice atar:"Arkaladığınız Yunan ordusunun denizde yüzen leşlerini sanırım görmüş olmalısınız! Türk Ordusu düzeni sağlayacak güçte olduğu gibi, limanı boşaltacak güçtedir de... Donanmanızın en kısa sürede limanı terk etmesini istiyorum!"Amiral ne yapacağını şaşırır ve şöyle der: "İngiltere'ye savaş mı açıyorsunuz?"Paşa burada son sözünü söyler: "Savaş açmak mı? Siz yoksa Sevr Antlaşması'nın hala yürürlükte olduğunu mu sanıyorsunuz? Biz onu çoktan yırttık... Karşımda oturuşunuzu, sizi konuk saymama borçlusunuz! Bizim gözümüzde "barış antlaşması yapmamış" iki devletiz. Savaş hukuku yürürlüktedir. Gemilerinizi hemen kara sularımızdan çekmeniz konusunda sizi uyarıyorum!"Amiral kekeler: "Affedersiniz!"Amiral odadan ayrılır.Görüşmeden sonra İngiliz Hükümeti, Türk Hükümeti'ne uyarı verir. Komutana söylenenlerin yazı ile gerçeklenmesini ister... İstenen yapılır. Söylenenler yazılarak olduğu gibi gönderilir. Olay kentte de duyulur ve tedirginlik başlar. Ancak birkaç saat sonra İngiliz ve Fransızlar, kendi devletlerinin uyruğunda olanları gemilere bindirip sessizce çekip giderler.Salih Bozok o anı şöyle anlatmaktadır: "Verilen zaman bittiğinde, büyük İngiliz donanmasının uzaklaşmasını izledik. O ise, bakmıyordu bile..." (Kaynak: Hanri Benazus, Anılarla Atatürk'ün İzmir'i. Yaveri Salih Bozok'tan)Bu tarihi anekdotu okuduğumda hem çok gururlandım, hem de bugün bu büyük Liderin koltuğunu işgal eden siyasilerin onun mirasını nasıl heder ettiğini hatırlayarak çok hüzünlendim.Ama bugünkü bu tablonun asıl sorumlusu, bu koltuğu hak etmeyenleri iş başına getiren de milletimizdir. Bunlar gökten zembille inmedi, sandıktan sizin oylarınızla çıktı.Halbuki 2002 seçimlerinden bu yana Atatürk'ün milli ve onurlu duruşunu her sahada ortaya koyan bir lider içimizde mevcuttu, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş?O, dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet teziyle, "Güçlü ve milli bir devlet, onurlu bir millet nasıl olunur?"u ortaya koyan ve Türkiye'yi hak ettiği noktaya taşıyacak olan tek liderdi.Millet bunu bildiği halde, bilmezden, gördüğü halde görmezden geldi ve bugün bunun faturasını ödüyor; bugün Atatürk'ün şahsiyetli Türkiye'sinden eser kalmadı.1 Kasım'da millet olarak ayıkalım, oyumuzu doğru kullanalım ve ülkemizi yeniden güçlü kılacak gerçek Liderimize kavuşalım.Yoksa bu sefer bu coğrafyada yok olan ya da tasını tarağını toplayıp kaçan İngilizler değil, Türk milleti olacak. Bir farkla; Sayın Baş'ın ikaz ettiği gibi, "Gidecek ikinci bir vatanımız yok."
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024