Türkiye'nin, AB üyeliği yılan hikâyesine döndü. Artık bu maceraya son vermenin zamanı geldi ve geçiyor. Böyle bir maceranın tarihte eşi ve benzeri görülmemiştir. Hangi millet, bir birliğe üye olmak için yıllarca uğraşır ve her türlü zilleti sineye çeker? Maalesef, idarecilerimiz, Türk milletine bunu yaşatmıştır. AB üyeliği için taviz üstüne taviz veren AKP hükümeti, beklediğini bulamayınca, şimdi "alırlarsa alırlar, almazlarsa yalvarmayız, yakarmayız" demeye başladı. Görünüşte minnetsiz davranılıyor. Madem AB üyeliği bu kadar önemsizdi, neden onu devlet politikası olarak takdim ettiniz? Niçin "üye olamadığımız takdirde medeniyetin varoşlarında kalırız" dediniz?Devlet adamları gerçekçi olur. Hiçbir zaman böylesi maceralar peşinde koşmaz ve boşu boşuna millete ümit vermez, sonra da hüsrana uğratmaz. AKP hükümetinin, AB üyeliği, Medeniyetler İttifakı ve BOP gibi temel politikaları, kelimenin tam anlamıyla tam bir macera idi ve hepsi de birden çökmüştür.AKP hükümeti, yapılan uyarılara kulak asmadı. Batı dünyasının önderlerinin sözlerini de dikkate almadı. Doğruyu söyleyenleri "marjinal gruplar" olarak nitelendirdi ve küçümsedi. İnsan dönüp geriye bakar. Geçmişte ettiği o büyük lâflarla, bugünkü söylemlerini karşılaştırır. Hükümet yetkilileri bunu yapsalardı, AB'ye hava atma yerine, milletten özür dilerlerdi veya en azından mahcup bir dil kullanırlardı. Aslında sözlerinde ve tavırlarında samimi olsalardı, yıllardır Türkiye'nin aleyhine işleyen Gümrük Birliği Antlaşması'nı iptal eder. Veyahut askıya alırlardı. Söz konusu antlaşmanın da örneği yok. AB üyesi olmadan Gümrük Birliği'ne giren tek ülkeyiz. Hükümet yetkilileri, "Müslüman bir ülke olarak Türkiye'yi AB'ye almazlarsa, AB'nin Hıristiyan kulübü olduğu ortaya çıkar" diyorlar. Bunca zamandan ve tarihi olaydan sonra, AB'yi hâlâ anlayamamak büyük bir talihsizliktir. Huntington'a göre AB, Avrupa kültürü ve Batı Hıristiyanlığını paylaşan milletlerin birliğidir. Bir başka deyişle AB üyesi ülkeler, Doğu Hıristiyanlarını bile farklı kabul etmektedir. Türkiye'ye karşı ise daima önyargılıdırlar.AB dağılma sürecine girmiştir, Türkiye, hiç olmazsa, dağılmadan önce bu maceraya nokta koymalıdır. AB üyesi ülkelerin birçoğu, AB'den çıkmayı ciddi olarak düşündüğü ve tartıştığı halde, AKP hükümeti, buna hiç yanaşmamaktadır. Görülen o ki, hükümet, içi boş lâflarla milleti oyalama, AB'ye de blöf yapma peşindedir. Bazıları şöyle diyor: "AB, ilkönce ekonomik birlik olarak kuruldu. Sonra siyasi ayağı oluştu. Dolayısıyla siyasi ayağı çökse bile ekonomik ayağı devam eder." Böyle de olsa, yine Türkiye'yi, o birliğe almazlar. Çünkü ekonomik birliğin ve bütünleşmenin ön şartı kültür ortaklığıdır. AB ile kültür ortaklığımız olmadığına göre, ekonomik ortaklık da kuramayız. Huntington, bu görüşü savunur ve örnek olarak da Kuzey Amerika Ticaret Antlaşması'nı ve 1960'ta Türkiye, İran ve Pakistan arasındaki RCD Antlaşması'nı gösterir. Batılı bilim ve siyaset adamlarının seslendirdiği bu gerçekleri hükümet, niçin görmezden ve duymazdan gelir? Hâlbuki Türkiye, AB'den daha güçlü ve sağlam bir birliğin kurulmasına öncülük edebilecek potansiyele sahiptir. O da İslâm ülkeleri arasında kurulabilecek bir birliktir. Ancak ve ancak böyle bir birlik, İslâm toplumlarına, dahası bütün dünyaya huzur ve barış getirebilir. O bakımdan millet, hükümetten AB macerasını bırakıp, bu ulvi hedefe yönelmesini beklemektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018