Ortadoğu'da, 1991 yılında Körfez Harekatı ile düğmeye basıldığından bu yana "kılıfına uydurulmuş" büyük bir işgal yaşanıyor. Bu işgalin perde arkasında ABD ve İsrail, sahnede, görüntüde ise bu iradeler tarafından kılıf olarak vazifelendirilmiş yerel unsurlar var.
Asıl hedefin, küresel iklim şartlarının olumsuzluğu sebebiyle ABD'nin kendisine bu coğrafyada vatan açmaya çalışması ve de arz-ı mevud amaçlı bir Büyük İsrail devleti projesi olduğunu Prof. Dr. Haydar Baş yıllardır söylüyor.
Ve Sayın Baş, hedefte olan asıl ülkenin de Türkiye olduğunu sürekli vurguluyor.
Çünkü dünyada hem yer altı maden zengini, hem de yer üstü verimli topraklarla süslenmiş, iklim şartları yaşamaya elverişli Türkiye'den daha mükemmel bir yer yok.
Kıtaların kesiştiği ülke Türkiye?
ABD, Irak'ın ve Suriye'nin, çoğunluğu çöl olan topraklarına çöreklenecek de, bu kadar mükemmel şartlara sahip bir coğrafyada hiç gözü olmayacak mı? Zaten bu hedefini de hiçbir zaman gizlemedi ama bizimkiler kulaklarını tıkamışlar, duymak istemiyorlar.
BOP haritalarında Türkiye bölünmüş gösterildi, "Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar önemlidir" denildi, ülkemizi bölme amaçlı ne kadar terör örgütü varsa hepsine ayrı ayrı destekler verildi.
"İşgalin yerel unsurları"ndan bahsettik; Ortadoğu'da kılıfına uydurulmuş işgalin en önemli ismi Barzani'dir. Ortadoğu'da hangi gelişme yaşanıyorsa yaşansın, zeytinyağı gibi üste çıkan hep Barzani oluyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar öncesinde Barzani hareketinin bir Kürt hareketi olmadığını, Büyük İsrail hareketi olduğunu ifade etmişti, ayrıca Barzani'nin Peşmergesi Kobani'ye girdiğinde de Büyük İsrail projesinin Suriye ayağını hayata geçirmeye çalışıyorlar demişti.
Gerçekten de o gün bugündür yaşananlar hep Sayın Baş'ı haklı çıkardı.
Barzani şu sıralar Irak'ta bağımsızlığa hazırlanıyor. Fransız Le Figaro gazetesine verdiği röportajda 7 Kasım'da yapılacak olan Irak seçimlerinde seçilecek olan cumhurbaşkanına Peşmerge devletinin bağımsızlığını tanıma çağrısı yaptı.
Diğer bir ifadeyle, seçilecek olan cumurbaşkanı Barzani'nin bağımsızlığını peşin olarak kabul eden birisi olacak. ABD'nin de İsrail'in de isteği bu?
Musul'da kendi lehine yabancı askeri unsurların kalmasını isteyen Barzani, Kerkük'ün tamamen Peşmerge bölgesine ait olduğunu iddia etti.
Bağımsızlığın, Kerkük ve Musul'un peşmerge bölgesine bağlanmasının halkın kararı olacağını belirten Barzani, işi şansa da bırakmıyor, bunların gerçekleşmesi için her türlü baskıyı da uyguluyor. Yani kabul edersen halksın, etmezsen değilsin mantığı?
Ama unutmayalım ki, Barzani bunu kendi adına yapmıyor, kendisini aktör olarak kullanan ABD ve İsrail adına yapıyor.
Bizimkiler ise, PKK ve YPG ile uğraşırken, bu iradeleri bize karşı kullanan, bu terör örgütlerine destekleri iyice açığa çıkan ABD, İsrail ve Barzani'yi hala dost ve müttefik olarak görüyor.
PKK ile mücadele ediyoruz, YPG'ye PKK'nın uzantısı diyoruz ama stratejik müttefikimiz ABD, YPG'nin silahını, topunu, zırhlısını veriyor, yetmiyor, YPG militanlarının bir kısmı ABD askeri, Batılı asker?
Hatta Tel Abyad'da yabancı asker sayısının YPG'lilerin 3 katına çıktığı ifade ediliyor. Ortalıkta basit bir terör örgütü değil, terör kılıfına bürünmüş küresel bir Haçlı-İsrail ordusu var.
Bir taraftan PKK/YPG'ye terör örgütü deyip, diğer taraftan Barzani'nin elini sıkmak büyük bir çelişkidir. Barzani'nin devlet televizyonlarında güneydoğumuzu bölünmüş olarak gösteren haritalardaki niyetle, PKK'nın, YPG'nin niyeti farklı mıdır?
PKK'nın kurulduğundan bu yana hamisi Barzani değil midir, YPG'yi bugün Suriye'de güçlenmesinin sebebi Barzani değil midir?
Özetle ifade etmek gerekirse, PKK, YPG, Barzani ve diğerleri hepsi ABD'ye vatan açma projesinin, Büyük İsrail devleti projesinin birer adımlarıdır.
Amaç Kürt halkına özgürlük kazandırmak, vatan kazandırmak değildir. Eğer Kürt halkı ayıkmazsa, Prof. Dr. Baş'ın ifade ettiği gibi Filistinlilerin kaderini yaşayacaktır. Filistinli kardeşlerimizin Gazze'de, Batı Şeria'da, Doğu Kudüs'te yaşadığı kader de malum.
Esasen bu uyarı sadece Kürt halkını da değil, tüm milletimizi kapsamaktadır.
Batı merkezli bu işgal senaryolarının pençesinden ancak Prof. Dr. Baş'ın da ısrarla ifade ettiği gibi Lazıyla, Kürtüyle, Türküyle, Boşnakıyla topyekün Türk milleti olarak tek bilek tek yürek olarak; Alevi, Sünni, Şii tüm Müslümanlar olarak da Ehl-i Beyt ortak paydasında buluşarak kurtulabiliriz.
Asıl hedefin, küresel iklim şartlarının olumsuzluğu sebebiyle ABD'nin kendisine bu coğrafyada vatan açmaya çalışması ve de arz-ı mevud amaçlı bir Büyük İsrail devleti projesi olduğunu Prof. Dr. Haydar Baş yıllardır söylüyor.
Ve Sayın Baş, hedefte olan asıl ülkenin de Türkiye olduğunu sürekli vurguluyor.
Çünkü dünyada hem yer altı maden zengini, hem de yer üstü verimli topraklarla süslenmiş, iklim şartları yaşamaya elverişli Türkiye'den daha mükemmel bir yer yok.
Kıtaların kesiştiği ülke Türkiye?
ABD, Irak'ın ve Suriye'nin, çoğunluğu çöl olan topraklarına çöreklenecek de, bu kadar mükemmel şartlara sahip bir coğrafyada hiç gözü olmayacak mı? Zaten bu hedefini de hiçbir zaman gizlemedi ama bizimkiler kulaklarını tıkamışlar, duymak istemiyorlar.
BOP haritalarında Türkiye bölünmüş gösterildi, "Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar önemlidir" denildi, ülkemizi bölme amaçlı ne kadar terör örgütü varsa hepsine ayrı ayrı destekler verildi.
"İşgalin yerel unsurları"ndan bahsettik; Ortadoğu'da kılıfına uydurulmuş işgalin en önemli ismi Barzani'dir. Ortadoğu'da hangi gelişme yaşanıyorsa yaşansın, zeytinyağı gibi üste çıkan hep Barzani oluyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar öncesinde Barzani hareketinin bir Kürt hareketi olmadığını, Büyük İsrail hareketi olduğunu ifade etmişti, ayrıca Barzani'nin Peşmergesi Kobani'ye girdiğinde de Büyük İsrail projesinin Suriye ayağını hayata geçirmeye çalışıyorlar demişti.
Gerçekten de o gün bugündür yaşananlar hep Sayın Baş'ı haklı çıkardı.
Barzani şu sıralar Irak'ta bağımsızlığa hazırlanıyor. Fransız Le Figaro gazetesine verdiği röportajda 7 Kasım'da yapılacak olan Irak seçimlerinde seçilecek olan cumhurbaşkanına Peşmerge devletinin bağımsızlığını tanıma çağrısı yaptı.
Diğer bir ifadeyle, seçilecek olan cumurbaşkanı Barzani'nin bağımsızlığını peşin olarak kabul eden birisi olacak. ABD'nin de İsrail'in de isteği bu?
Musul'da kendi lehine yabancı askeri unsurların kalmasını isteyen Barzani, Kerkük'ün tamamen Peşmerge bölgesine ait olduğunu iddia etti.
Bağımsızlığın, Kerkük ve Musul'un peşmerge bölgesine bağlanmasının halkın kararı olacağını belirten Barzani, işi şansa da bırakmıyor, bunların gerçekleşmesi için her türlü baskıyı da uyguluyor. Yani kabul edersen halksın, etmezsen değilsin mantığı?
Ama unutmayalım ki, Barzani bunu kendi adına yapmıyor, kendisini aktör olarak kullanan ABD ve İsrail adına yapıyor.
Bizimkiler ise, PKK ve YPG ile uğraşırken, bu iradeleri bize karşı kullanan, bu terör örgütlerine destekleri iyice açığa çıkan ABD, İsrail ve Barzani'yi hala dost ve müttefik olarak görüyor.
PKK ile mücadele ediyoruz, YPG'ye PKK'nın uzantısı diyoruz ama stratejik müttefikimiz ABD, YPG'nin silahını, topunu, zırhlısını veriyor, yetmiyor, YPG militanlarının bir kısmı ABD askeri, Batılı asker?
Hatta Tel Abyad'da yabancı asker sayısının YPG'lilerin 3 katına çıktığı ifade ediliyor. Ortalıkta basit bir terör örgütü değil, terör kılıfına bürünmüş küresel bir Haçlı-İsrail ordusu var.
Bir taraftan PKK/YPG'ye terör örgütü deyip, diğer taraftan Barzani'nin elini sıkmak büyük bir çelişkidir. Barzani'nin devlet televizyonlarında güneydoğumuzu bölünmüş olarak gösteren haritalardaki niyetle, PKK'nın, YPG'nin niyeti farklı mıdır?
PKK'nın kurulduğundan bu yana hamisi Barzani değil midir, YPG'yi bugün Suriye'de güçlenmesinin sebebi Barzani değil midir?
Özetle ifade etmek gerekirse, PKK, YPG, Barzani ve diğerleri hepsi ABD'ye vatan açma projesinin, Büyük İsrail devleti projesinin birer adımlarıdır.
Amaç Kürt halkına özgürlük kazandırmak, vatan kazandırmak değildir. Eğer Kürt halkı ayıkmazsa, Prof. Dr. Baş'ın ifade ettiği gibi Filistinlilerin kaderini yaşayacaktır. Filistinli kardeşlerimizin Gazze'de, Batı Şeria'da, Doğu Kudüs'te yaşadığı kader de malum.
Esasen bu uyarı sadece Kürt halkını da değil, tüm milletimizi kapsamaktadır.
Batı merkezli bu işgal senaryolarının pençesinden ancak Prof. Dr. Baş'ın da ısrarla ifade ettiği gibi Lazıyla, Kürtüyle, Türküyle, Boşnakıyla topyekün Türk milleti olarak tek bilek tek yürek olarak; Alevi, Sünni, Şii tüm Müslümanlar olarak da Ehl-i Beyt ortak paydasında buluşarak kurtulabiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025
- Ağustos ayı Türk milletinin zaferleriyle dolu / 26.08.2025
- Etkin pişmanlıkla adalet sağlanır mı? / 23.08.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025
- Ağustos ayı Türk milletinin zaferleriyle dolu / 26.08.2025
- Etkin pişmanlıkla adalet sağlanır mı? / 23.08.2025