Ülkemizde başörtüsü yasağı sebebiyle yıllarca birçok öğrenci üniversite eğitiminden mahrum edildi.Kimi siyasetçi "başörtüsü sorununu çözeceğim" vaatleriyle vatandaştan oy toparladı, kimisi de başörtüsü karşıtlığını siyaset malzemesi yaptı.Ama neticede bu ülkenin insanı zarar gördü, ülke zarar gördü, din ve vicdan özgürlüğü zarar gördü, bireysel hak ve özgürlükler zarar gördü.Siyasiler öyle ya da böyle tartışadursun sözde kangrenleşen başörtüsü meselesi Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK) bir yazısıyla uygulamada çözüldü.Nasıl mı?İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde okuyan bir öğrenci başörtüsü nedeniyle dersten çıkarıldı.Konu YÖK'e intikal etti. YÖK, öğrencinin dersten çıkarılamayacağını, çıkaran öğretim görevlisi hakkında soruşturma açılacağını duyurdu.YÖK'ün bu yanıtı İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nce tüm öğretim görevlilerine dağıtıldı.Böylece başörtüsü konusunda bugüne kadar en katı tutumu ortaya koyan İstanbul Üniversitesi'nde sorun şimdilik çözülmüş oldu.Bu karar bütün üniversiteler için emsaldir.Yalnız bu haberi verirken ajanslar "Anayasa engeli olsa bile" ifadesini kullandılar.Esasen Anayasa'nın başörtüsünü yasaklayan direkt bir hükmü bulunmamaktadır. Hatta bilakis bireysel hak ve özgürlükler açısından başörtüsünü serbest kılan hükümleri mevcuttur.Fakat bilindiği gibi Anayasamıza son dönemlerde Avrupa mahkemelerini Türk mahkemelerinin üzerinde kılan bir madde ilave olmuştur.Yani Avrupa mahkemelerinde herhangi bir konuda alınan karar Türkiye için emsal teşkil edebilmektedir.Avrupa'nın başörtüsü konusundaki kararı ise Leyla Şahin davasında netleşmiştir.Bu davada AKP'nin avukatları başörtüsü aleyhine savunma yapmış ve Avrupa mahkemesi de AKP'nin avukatlarının savunmasını dikkate alarak başörtüsü yasağını onaylayan bir karar almıştır. Bu karar Anayasa'nın gereği Türkiye'yi bağlamaktadır.Başörtüsü meselesinin şimdilik değil de tamamen çözülmesini istiyorsak AKP hükümetinin en az APO'nun isteklerini yerine getirme isteği kadar bu konuyu ciddiye alıp Anayasa değişikliğine gitmelidir ve Avrupa mahkemelerinin kararlarını Türk mahkemelerinin kararlarından üstün kılan ifadeyi iptal etmelidir.Ya da Leyla Şahin davası Avrupa mahkemesine yeniden götürülüp verilen eski hüküm iptal edilmesi sağlanmalıdır. Bu ikisi de AKP'nin bugüne kadar yapabileceği şeylerdi. Peki, neden yapmadı derseniz, öncelikle kendilerine sormalarını tavsiye ederiz.Başörtüsü ve dini meseleleri her seçimde kullanarak defalarca iktidar koltuğuna oturanların elbette ki bu meseleleri kalıcı olarak çözmesi beklenemez. Kalıcı çözüm için gerçekten milletin sorunlarına odaklanmış, dini siyasete alet etme gereği duymayan, iktidarı milletine hizmet etme vazifesi olarak algılayan ve gereğini ortaya koyan siyasileri iş başına getirmek mecburiyetindeyiz.Yoksa tiyatro oynamaya devam ederiz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024