logo
19 NİSAN 2024

Batı, kendi eserinden rahatsız

22.04.2018 00:00:00
Batılı ülkeler, ardı ardına Türkiye aleyhinde raporlar yayınlıyor.
İlk olarak Avrupa Birliği (AB) Komisyonu birkaç gün önce Türkiye hakkında 1998'den bu yana yayınladığı en sert raporunu yayınladı, ardından da dün ABD'nin Türkiye'yi sert dille eleştiren "2017 yılı insan hakları raporu" açıklandı.
Önce AB raporunu ele alalım. Raporda;
AB'nin Türkiye'den en öncelikli beklentileri arasında olağanüstü hale (OHAL) gecikmeksizin son verilmesi yer alıyor. Darbe girişimi sonrasında alınan önlemlerin geniş ölçeği ve kolektif yapısının ciddi endişeye neden olmayı sürdürdüğü ifade ediliyor. Başta ifade özgürlüğü olmak üzere insan haklarının tümünde geri gidişin sürdüğü belirtiliyor.
Yargının genel kalitesi ve etkililiği üzerinde olumsuz gelişmeler yaşandığı vurgulanıyor. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı da AB tarafından sorgulanıyor. Alt mahkemelerin Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) kararlarına uymalarının sağlanması isteniyor.
Raporu açıklayan AB Komisyonu'nun Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, "Türkiye, özellikle hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda AB'den dev adımlarla uzaklaşmayı sürdürdü" dedi.
ABD'nin sadece Türkiye için 64 sayfa ayırdığı 2017 yılı insan hakları raporunda ise;
Keyfi tutuklamalar, tutukluluk koşullarındaki usulsüzlükler, işkence, ifade, basın ve internet özgürlüklerinin kısıtlanması eleştiriliyor. Aralarında milletvekillerinin, ABD misyonlarında çalışan iki Türk vatandaşının da bulunduğu on binlerce kişinin terörist gruplarla ilişki iddiasıyla olağanüstü hal kapsamında tutuklandığı ifade ediliyor.
Yürütmenin yargı bağımsızlığına müdahalesinin hukuki süreçlerde adil yargılanma hakkını etkilediği belirtiliyor, bu tür ihlallerde cezasızlığa dikkat çekiliyor. Gözaltına alınan şahısların işkence gördüğü iddiaları en önemli insan hakları sorunu olarak gösteriliyor.
Türkiye'deki OHAL'in sürekli uzatıldığına dikkat çekilerek, bu durumun, toplum ve kurumlar üzerinde birçok temel özgürlüklerin kısıtlanmasına neden olduğu savunuluyor.
Ayrıca insan hakları ihlalleri olarak; "ifade ve medya özgürlüğünün ciddi bir biçimde kısıtlanması", "çok sayıda gazetecinin tutuklanması", "hükümet politikalarına ve yetkililerine yönelik eleştirinin suç sayılması", "web sitelerinin ve içeriklerinin engellenmesi", "toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin kısıtlanması", "hareket özgürlüğüne müdahale", "azınlıklara yönelik şiddet olayları" vs sayılıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı görevine vekâlet eden John Sullivan; Suriye, Myanmar, Türkiye ve Venezuela'yı insan hakları sicili kötü olan ülkeler arasında saydı.
Yani ABD, bu raporun neticesinde Türkiye'yi, tam bir insanlık vahşeti sergileyen Myammar ile bir tutuyor. Ayrıca insan hakları olmadığı iddiasıyla füzelerle vurduğu Suriye ile de bir turuyor. Tabi, şu gerçeğin altını çizmek zorundayız, Suriye'de Esad yönetiminin kontrolündeki bölgelerde insan hakları ABD'de dahi yok. Bizim burada vurgulamak istediğimiz ABD'nin suçladığı ve askeri müdahalede bulunduğu bir ülkeyle, stratejik müttefikim dediği Türkiye'yi aynı kefede göstermesi? Bugün Suriye, yarın Türkiye demeye getiriyor.
John Sullivan raporu takdim ettiği toplantıda Türkiye ile ilgili olarak, "Aralarında gazeteci ve akademisyenlerin de olduğu on binlerce insanın tutuklanması ve sürmekte olan olağanüstü hâl oradaki hukuk devletini zayıflatıyor" dedi.
Adamlar bu raporlarda doğru söylüyor, yalan söylüyor, iftira atıyor tartışmasına girmiyorum, benim vurgulamak istediğim bu değil, ama peşinde koştuğumuz müttefik kabul ettiğimiz, akıl danıştığımız, para dilendiğimiz, içinde olmayı arzuladığımız Batı dünyası raporlarıyla Türkiye'yi böyle görüyorlar.
Peki, Atatürk'ün Türkiye'si bu raporlarda anlatılan Türkiye miydi? Hayır. 
Demokrasinin, insan haklarının doya doya yaşandığı, yaşatıldığı bir ülkeydi.
Peki, biz bu noktaya nasıl geldik? ABD ve AB'ye olan bağımlılıkla, onların bir dediğini iki etmeyerek, onların tavsiyelerine uyarak?
Adamlar öyle bir eser ortaya çıkardılar ki, şimdi onda şikâyet ediyorlar. Şeytan'ın, bozduğu insandan kaçıp, "benim bu insanla hiçbir alakam yok" demesi gibi?
Türkiye'yi Atatürk'ün "milli" çizgisinden çıkardılar şimdi yaka silkiyorlar.
Şunu unutmayalım ki, Türkiye'de gerçekten demokrasi ve insan haklarının yaşanmasını istiyorsak, bunun yolu ABD ve AB'ye akıl sormaktan, onların talimatlarını yerine getirmekten geçmiyor, tam tersi, yeniden Atatürk'ün çizgisine dönmekten geçiyor.
Bugün bunun tek yolu da Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi olan ve milli duruşuyla "ikinci Atatürk" olarak ifade edilen Prof. Dr. Haydar Baş'la beraber olmaktır.
Türkiye, Prof. Dr. Baş'la olur, sosyal devlet projeleri hayata geçirilirse, yukarıda Batılı ülkelerin yaptığı bütün suçlamalar kendiliğinden ortadan kalkar; seni suçlayamazlar, müdahale gerekçeleri ortadan kalkar, Türkiye'deki demokrasi ve insan hakları onlara da örnek olur ve tüm dünyada doya doya yaşanır.
Eğer Türkiye olarak Sayın Baş'a bu fırsatı vermezsek, bu raporların dozajı artar, seni Myammar ile eşitleyenler, yarın demokrasi getireceğim diye Iark örneğinde olduğu gibi kendilerine müdahale hakkı bulurlar. Bizden söylemesi?
 
Murat Çabas / diğer yazıları
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.