Son günlerde sürekli tartışılan konu seçim barajı. Anayasaya aykırı olmasına rağmen yıllardır ısrarla kaldırılmayan bu uygulamadan vazgeçilmesi artık daha da zaruridir. Bunun birkaç sebebi var.Öncelikli olarak Anayasa gereği vatandaşlarımızın kullandığı her bir oyun mecliste temsil edilmesi gerekir. En az oy alan partinin ya da şahsın dahi mecliste temsil hakkı olmalıdır. Oysa ki Türkiye'deki mevcut sistemde %9.9 dahi oy alsanız baraj altında kaldığınız için meclise giremiyorsunuz. Üstelik sizin oylarınız barajı geçmiş olan partilere dağıtıldığından tamamen zıt görüşteki başka bir partiye kullanılmışsınız gibi işlem görüyor. Bu büyük bir haksızlıktır. İkinci sebep; doğuda, güneydoğuda zaten kaybettiğimiz kontrolü, eğer baraj devam eder ve BDP barajın altında kalırsa -ki mevcut oyunun %7'lerde olduğu düşünülürse bu kuvvetle muhtemeldir? seçimleri tanımayıp tamamen kendi özerk yönetimlerine geçiş yapmalarının hızlanması durumu ile karşı karşıya kalacağız. Zira şu anda bile Van'da ve birçok başka ilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti mahkemelerini kullanmamaya başladılar. Siz ısrarla kullanmak isterseniz de bunu engelliyorlar, kendi mahkemelerini kurmuşlar, orada dava görüyorlar. Barajın altında kalıp da meclise giremedikleri durumda kendi meclislerini kurmaları da onlar için zaruri olacak ve aciliyet kazanacak. Bu da ülkemizin bölünmesinin önüne geçilmesinin daha da zorlaşması anlamına geliyor.Üçüncü sebep ise, her ne kadar şu an AKP'liler barajın kalkmasının hükümete zulüm ve haksızlık olacağını, o durumda bir daha hep koalisyon hükümetlerine mecbur kalacağımızı, ülkede oluşan güven ve istikrar(!) ortamının zarar göreceğini iddia etseler de, seçim yaklaştıkça halka indiklerinde ve yaza yaklaştıkça ekonominin krize doğru daha hızlı ilerlemesiyle anlayacaklar ki asıl barajın kalkmasına kendilerinin ihtiyaçları var.Bunu nereden mi biliyoruz? Çünkü biz hep halkla beraberiz. Halkımızın çektiği zorlukları görüyor ve şahit oluyoruz. Halkın içinde olmak sırça saraylardan bakmaya benzemez. İşçisi, memuru, esnafı, emeklisiyle halk maddeten, mânen zor durumda. Her geçen gün ekonomi daha da zora giriyor. Hepsinden de önemlisi halkımız yapılan ihanetin farkında. Bölünmeye doğru gidildiğinin, kaynakların peşkeş çekildiğinin farkında. Bunun tek sorumlusunun hükümet olduğunun da farkında ve artık onlardan desteğini çekme kararını vermiş. Bunları nasıl mı öğrendik? Yeni Mesaj gazetesi olarak ülkemizin dört bir yanında düzenlediğimiz panellerde dinleyenlerden aldığımız tepkilerden öğrendik. Anlattığımız birçok şeyin zaten halk farkında, artık uyanmışlar, artık bu gidişe bir dur demek istiyorlar. Bu Beşikdüzü'nde de böyle, Tekirdağ'da da, Erzurum'da da? Anlayacağınız beyinlerdeki baraj çoktan kalkmış. Halk artık denemediği için pişman olduğunu denemeye, çözümü olanı denemeye kararlı. Anayasa Mahkemesi de bunu görecek ve halkın zaten kaldırmış olduğu barajı onlar da kaldıracaklardır. Zaten hükümet uyanan halk karşısında barajı aşmakta en çok zorlanacak olanın kendisi olduğunu gördüğünde bizzat kendileri bu işin peşine düşeceklerdir. Dediydi dersiniz?
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020