Bugün Türk bayrağı altında milyonlarca insanımız tek bilek tek yürek olabiliyor; Türk-Kürt, Alevi-Sünni kardeşliğinden bahsedebiliyoruz; yapılan darbe girişiminin perde arkası faili olan ve FETÖ elebaşı Gülen'i iade etmeyen ABD'ye rest çekip Rusya'yla ilişkileri normalleştirmeye gidebiliyoruz. Peki, biz Türk milletine ve siyasilerimize bu kapıları açan asıl mimarı, asıl milli kahramanı görebiliyor muyuz?
Yıllardır, "Türk bayrağı bir bez parçasıdır" dendi, "Türk bayrağını kaldıralım, AB bayrağını dalgalandıralım" dendi, iktidarıyla muhalefetiyle siyasi partiler mitinglerinde kendi parti bayraklarını ön planda tuttular?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ise "Hayır, bayrağımız bir bez parçası değildir, o namusumuzdur, şerefimizdir" dedi, "Bayrağımızdaki hilal, Allah'ı temsil eder, yıldız Hz. Peygamber'i ve Ehl-i Beyt'i temsil eder, bayraktaki kırmızı renk ise Onlar uğruna can veren şehitleri temsil eder, bayrağımız kutsaldır" dedi.
Sadece demekle kalmadı, düzenlenen tüm BTP mitinglerinde, salon toplantılarında, uluslararası kongrelerde, sempozyumlarda, panellerde Türk bayrağı ön planda tutuldu, hep dalgalandı. 2001 yılında İstanbul Çağlayan'da Sayın Baş'ın kadrosu tarafından organize edilen Tam Bağımsızlık mitinginde 300 bini aşkın vatandaşımız ellerinde Türk bayraklarını dalgalandırmıştı. Hatta emniyet mensupları, bu kadar Türk bayrağını aynı anda görmedik, gelincik tarlası gibi demişlerdi.
20 yıl sonra Sayın Baş'ın dediği yere geldik. Bugün millet olarak tek buluşma adresimiz Türk bayrağının altında tek bilek tek yürek olabiliyorsak, bunun asıl mimarı, herkesin bayrağımızı unutturmaya çalıştığı dönemlerde bayrağa sahip çıkan tek lider Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Yenikapı'daki Demokrasi ve Şehitler mitinginde 5 milyon insan içinde Alevi'si, Sünni'si, Laz'ı, Türk'ü, Kürt'ü tüm Türk milleti vardı. Herkesin Alevi Sünni ayrışımını körüklediği, Türk-Kürt çatışması projelerine kapı açtığı dönemlerde, Alevi-Sünni, Türk-Kürt kardeştir diyen, mayamızı Hacı Bektaş-ı Veli Ehl-i Beyt'in nefesiyle atmıştır diyen tek kişi Prof. Dr. Baş'tır.
Yani birlik ve beraberliğimizin mimarı da Sayın Baş'tır.
Ve bugün siyasilerimiz, 15 Temmuz'da güvendikleri müttefikler ABD ve AB bizi sırtımızdan hançerleyince, yönlerini Rusya'ya çevirdiler. Rusya, bir yıl önce uçağını düşürmemize rağmen, aramızdaki ilişkilerde fırtınalar esmesine rağmen, 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde hep Türkiye'nin, Türk milletinin ve siyasilerimizin yanında yer aldı.
Rus istihbarat kaynakları darbeden 5 saat önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'a haber verdiler; Erdoğan'ın uçağını korumaya aldılar ve de Rusya, darbe püskürtüldükten sonra Türkiye'ye geçmiş olsun mesajını ileten ilk ülke oldu.
Darbeden hemen sonra da Erdoğan-Putin zirvesinde oldukça sıcak mesajlar verdiler, ilişkilerin normalleşmesi konusunda çok önemli adımlar atıldı.
Yeri gelmişken, siyasilerimizi bir hususta uyarmak zorundayız. Dikkat edilirse, Rusya oldukça temkinli yaklaşıyor. Yani Rusya'nın siyasilerimizden beklentisi, her ABD ve AB ile aralarında bir gerilim yaşandığında Rusya'ya koşan bir ilişki değil, ABD ve AB'den bağımsız, Türkiye ve Rusya'nın ikili ilişkilerini temel alan köklü bir ilişki?
Yani Rusya, Türkiye kendisiyle ilişki kurarken, ABD ve AB talimatlı, onların taşeronu olarak değil, Türkiye'nin ve Türk milletinin milli çıkarlarını dikkate almasını istiyor.
İlerleyen zamanlarda Türkiye siyasetinin bu noktadaki samimiyetini görürse, Rusya ile ilişkilerimiz çok daha sağlam temellere oturacaktır.
Uçak krizine rağmen, yıllardır ABD'nin ve AB'nin taşeronu olarak Rusya'ya mesafeli ve yeri geldiğinde tavırlı politikalar uygulamamıza rağmen ve her şeyden önemlisi Rusya'nın Türkiye'nin bu bağımlılığını bilmesine rağmen bugün Türkiye'ye yeniden kapı açması, ilişkilerde yeniden beyaz sayfa açmasının en büyük nedeni Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile ekonomik bağımsızlığına kavuşmuş olmasındandır.
Onlar Prof. Dr. Baş'ın önce modelini tanıdılar Sayın Baş'a hayran oldular; Duma'ya davet edip kendisini tanıdılar, Müslüman Türk milletine topyekun hayran oldular. Ve "Ne mutlu Türk'üm diyene" dediler.
İşte istedikleri Türkiye'de söz sahibi olan siyasilerin de takdir ettikleri Sayın Baş çizgisine gelmeleri, Sayın Baş'ın örnek olarak sunduğu Müslüman Türk kimliğine bürünmeleri? Yani bugün Rusya ile ilişkilerin yeniden düzelmesinden bahsedebiliyorsak bunun mimarı da Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Türk milleti olarak ve de Türkiye'nin siyaseti olarak yıllarca "bedelsiz" ve "karşılığını yalnız Allah'tan bekleyen", bu eşsiz hizmetleri ortaya koyan gerçek kahramanı, gerçek mimarı görmezsek, daha çok şeyler kaybetmeye, çok ağır bedeller ödemeye devam ederiz.
Bugün direkten döndük ama yarın dönemeyebiliriz.
Yıllardır, "Türk bayrağı bir bez parçasıdır" dendi, "Türk bayrağını kaldıralım, AB bayrağını dalgalandıralım" dendi, iktidarıyla muhalefetiyle siyasi partiler mitinglerinde kendi parti bayraklarını ön planda tuttular?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ise "Hayır, bayrağımız bir bez parçası değildir, o namusumuzdur, şerefimizdir" dedi, "Bayrağımızdaki hilal, Allah'ı temsil eder, yıldız Hz. Peygamber'i ve Ehl-i Beyt'i temsil eder, bayraktaki kırmızı renk ise Onlar uğruna can veren şehitleri temsil eder, bayrağımız kutsaldır" dedi.
Sadece demekle kalmadı, düzenlenen tüm BTP mitinglerinde, salon toplantılarında, uluslararası kongrelerde, sempozyumlarda, panellerde Türk bayrağı ön planda tutuldu, hep dalgalandı. 2001 yılında İstanbul Çağlayan'da Sayın Baş'ın kadrosu tarafından organize edilen Tam Bağımsızlık mitinginde 300 bini aşkın vatandaşımız ellerinde Türk bayraklarını dalgalandırmıştı. Hatta emniyet mensupları, bu kadar Türk bayrağını aynı anda görmedik, gelincik tarlası gibi demişlerdi.
20 yıl sonra Sayın Baş'ın dediği yere geldik. Bugün millet olarak tek buluşma adresimiz Türk bayrağının altında tek bilek tek yürek olabiliyorsak, bunun asıl mimarı, herkesin bayrağımızı unutturmaya çalıştığı dönemlerde bayrağa sahip çıkan tek lider Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Yenikapı'daki Demokrasi ve Şehitler mitinginde 5 milyon insan içinde Alevi'si, Sünni'si, Laz'ı, Türk'ü, Kürt'ü tüm Türk milleti vardı. Herkesin Alevi Sünni ayrışımını körüklediği, Türk-Kürt çatışması projelerine kapı açtığı dönemlerde, Alevi-Sünni, Türk-Kürt kardeştir diyen, mayamızı Hacı Bektaş-ı Veli Ehl-i Beyt'in nefesiyle atmıştır diyen tek kişi Prof. Dr. Baş'tır.
Yani birlik ve beraberliğimizin mimarı da Sayın Baş'tır.
Ve bugün siyasilerimiz, 15 Temmuz'da güvendikleri müttefikler ABD ve AB bizi sırtımızdan hançerleyince, yönlerini Rusya'ya çevirdiler. Rusya, bir yıl önce uçağını düşürmemize rağmen, aramızdaki ilişkilerde fırtınalar esmesine rağmen, 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde hep Türkiye'nin, Türk milletinin ve siyasilerimizin yanında yer aldı.
Rus istihbarat kaynakları darbeden 5 saat önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'a haber verdiler; Erdoğan'ın uçağını korumaya aldılar ve de Rusya, darbe püskürtüldükten sonra Türkiye'ye geçmiş olsun mesajını ileten ilk ülke oldu.
Darbeden hemen sonra da Erdoğan-Putin zirvesinde oldukça sıcak mesajlar verdiler, ilişkilerin normalleşmesi konusunda çok önemli adımlar atıldı.
Yeri gelmişken, siyasilerimizi bir hususta uyarmak zorundayız. Dikkat edilirse, Rusya oldukça temkinli yaklaşıyor. Yani Rusya'nın siyasilerimizden beklentisi, her ABD ve AB ile aralarında bir gerilim yaşandığında Rusya'ya koşan bir ilişki değil, ABD ve AB'den bağımsız, Türkiye ve Rusya'nın ikili ilişkilerini temel alan köklü bir ilişki?
Yani Rusya, Türkiye kendisiyle ilişki kurarken, ABD ve AB talimatlı, onların taşeronu olarak değil, Türkiye'nin ve Türk milletinin milli çıkarlarını dikkate almasını istiyor.
İlerleyen zamanlarda Türkiye siyasetinin bu noktadaki samimiyetini görürse, Rusya ile ilişkilerimiz çok daha sağlam temellere oturacaktır.
Uçak krizine rağmen, yıllardır ABD'nin ve AB'nin taşeronu olarak Rusya'ya mesafeli ve yeri geldiğinde tavırlı politikalar uygulamamıza rağmen ve her şeyden önemlisi Rusya'nın Türkiye'nin bu bağımlılığını bilmesine rağmen bugün Türkiye'ye yeniden kapı açması, ilişkilerde yeniden beyaz sayfa açmasının en büyük nedeni Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile ekonomik bağımsızlığına kavuşmuş olmasındandır.
Onlar Prof. Dr. Baş'ın önce modelini tanıdılar Sayın Baş'a hayran oldular; Duma'ya davet edip kendisini tanıdılar, Müslüman Türk milletine topyekun hayran oldular. Ve "Ne mutlu Türk'üm diyene" dediler.
İşte istedikleri Türkiye'de söz sahibi olan siyasilerin de takdir ettikleri Sayın Baş çizgisine gelmeleri, Sayın Baş'ın örnek olarak sunduğu Müslüman Türk kimliğine bürünmeleri? Yani bugün Rusya ile ilişkilerin yeniden düzelmesinden bahsedebiliyorsak bunun mimarı da Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Türk milleti olarak ve de Türkiye'nin siyaseti olarak yıllarca "bedelsiz" ve "karşılığını yalnız Allah'tan bekleyen", bu eşsiz hizmetleri ortaya koyan gerçek kahramanı, gerçek mimarı görmezsek, daha çok şeyler kaybetmeye, çok ağır bedeller ödemeye devam ederiz.
Bugün direkten döndük ama yarın dönemeyebiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025