"Tevhidin Merkezi Prof Dr Haydar Baş" sloganını Hocamızın vuslatının birinci yılında yapılan etkinlikler için BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş Bey bulmuştu. Ömrünün tamamını milletinin birliği, kardeşliği ve refahı için adamış Kutlu bir insanı Prof Dr Haydar Baş'ı ifade eden çok isabetli bir cümle.
Prof Dr Haydar Baş yazdığı 14 ciltlik Ehl-i Beyt eserleriyle inancımızın, örfümüzün, geleneklerimizin, geleceğimizin özünü ve biricik esasını Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt olduğunu delilleriyle tekrar milletine hatırlatıp öğretti.
Kendisine ait olan Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projeleriyle tam bağımsızlığın ve vatandaşlar olarak insanca yaşananın yolunu önümüze koydu.
Hoş Geldin Atatürk eseriyle Türk milleti ve devleti olarak milli birliğimizin adresinin Atatürk olduğunu. Sağcı-solcu, genç-yaşlı, kadın-erkek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak toplumumuzun her kesimine kırmızı çizgimiz olduğunu öğretti. Bu çok önemli. Asırlar boyu bizi bir arada tutan değerleri ve varlığımızı korumak için kardeşliğimizin adresi Prof Dr Haydar Baş hocamızın önümüze koyduğu ve bizleri yetiştirdiği bu mücadelesinde saklıdır.
Allah Kur'an-ı Kerim'de Hucurat suresinde "Bütün mü'minler kardeştir; öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'a gönülden saygı besleyip O'na karşı gelmekten sakının ki O'nun rahmetine erişesiniz" buyuruyor.
Peygamberimiz (s.a.v) "Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Ona hainlik yapmaz, ona yalan söylemez, onu zor durumda yüzüstü bırakmaz…" Yine "Sizler inanmadıkça cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız" buyurarak kardeşliğin ve toplumsal barışın temelini Allah'tan ve Resulünden öğrenmiş oluyoruz.
Türk milleti olarak İslam'ı Ehl-i Beyt'ten öğrenmiş olmamız Allah'ın milletimize en büyük lütfudur. Çünkü İslam'da uyulacak tek yol Ehl-i Beyt yoludur. Onun da özünde sevgi ve kardeşlik vardır. Sevgi, barış, ve kardeşlik esası yoluyla İslam'ı yaşamayı ve bu ekolle cihana yaymayı dava edinen bir anlayış, Türk milletinde tarih boyunca hep olmuştur. Bu anlayış ve yaşayış bizi biz yapar. Hoca Ahmed Yesevi, devamında Hünkar hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana,Yunus vb. on binlerce Alperen hep bu Ehl-i Beyt anlayışını yaymışlardır. Bazen tarihimizde yöneticilerimiz Ebu Süfyan-Muaviye-Yezit yolunu seçip, Ehl-i Beyt yoluna sırt dönüp zulmedince. Birliğimizi ve dirliğimizi hep kaybettik.
Kurtuluş savaşımızın önderi, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'te Ehl-i Beyt yoluna inanan ve o yolu kendine şiar edinen bir Türk büyüğüdür. İnanmış bir mümin olarak İslam dinine sokulan bidatlerle mücadele etmiş. Bunun içinde dini anlayışımızı Emevi-Muaviye saltanatı anlayışından kurtarmanın özümüze dönmek olduğunu çok iyi biliyordu. Bunu Nutuk'ta detaylı ifade ediyor. "Muaviye'yi hilekar sözünün eri olmayan bir saltanat meraklısı olarak tanımlarken Hz. Ali Efendimizin temizliğine masumiyetine ve büyüklüğüne dikkat çekiyor." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, s.287-289).
Prof Dr Haydar Baş hocamız yıllarca Atatürk'ün Ehl-i Beyt soyundan. O yola inanmış mümin, Müslüman ulu bir Türk büyüğü olduğunu anlatı. Hoş Geldin Atatürk eserini yazdı. Ve şunu sordu "Atatürk hangi helali haram, hangi haramı helal yaptı. "Ömrünü cephelerde milleti için mücahit olarak geçirdi. Her türlü aşırılıktan uzak sade bir hayat yaşadı. Kah bir esnaf kahvesinde, bir köyde, bir kayıkçıyla boğazı gezerken Onu görürsün. Korumasız sade bir şekilde, çoğu zaman halkı onun Gazi Paşaları olduğunu daha sonradan anlardı. Anneciği Molla Zübeyde İzmir'de odun alacak parasının olmadığını haber edince, kendinde de olmadığını bildirerek eşyalardan satıp odun almasını haber etmiş bir Atatürk. Bu ahlak ve sadelik size Ehl-i Beyt'i anımsatmıyor mu. Asla yalan konuşmadı, kandırmadı, adaletten sapmadı. "Adaletin mülkün temelidir" bu Ehl-i Beyt inancını unutmadan Müslümanca yaşadı. Milletine, çocuklara, kadınlara, insanca davrandı. Milletimizin her ferdinin kız-erkek eğitim öğretime önem verdi. Ticareti, finansı, Yahudi, Ermeni ve Rumlar'ın tekelinden kurtardı Müslüman Türk milletini bu yönde destekledi ticaret, sanayi ve her türlü üretimin içine soktu. Arkadaşlarına fikirlerini açıkça söyledi. Atatürk bu duruşunu Müslüman Türk olarak ortaya koydu. Milletim dinini öğrensin diye Kur'an-ı Kerim'in Türkçe tercümesini ve tefsirini yaptırdı. Peygamberimizin hadislerini Türkçeye tercüme ettirdi. Bunları çoğaltıp dağıttırdı. Diyanet işleri Başkanlığını kurdu. Din alimlerine teslim etti. Yobaz din anlayışıyla mücadele etti. Emevi-Muviye-Yezit anlayışından, hurafelerden dini anlayışı kurtarmak adına bu mücadelesini yaptı. Bağımsız hür bir devlet kurdu. Tarih sahnesinden Ehlibeyt anlayışlı Türk inanç örf adet ve geleneğinin silinmesini önledi.
Bu büyük insana dil uzatan kötüleyen beddua edenlerin kendilerini bilmem, ama zihniyetlerinin bu milletten olmadığı çok belli. Bunlara göz yuman yöneticilerin toplumda kardeşlik ve birliği savunması bu şartlarda sadece gerçekleşmeyecek bir hayaldir. Kardeşlik duygusu ve inancı bizi millet olarak bir arada tutan en büyük değerdir. Milletimizin kahir ekseriyetinin gönlünde sevgisiyle taht kurmuş olan Atatürk'e dil uzatmak gafillik,sapıklık ve hainliktir.
Bu gün Türk milleti birliği, kardeşliği, huzuru arıyorsa, bağımsızlığını gerçek manada şerefli bir Türk vatandaşı olarak yaşamak istiyorsa, yolu Prof Dr Haydar Baş'ın yolu olmalıdır.
Onun kadrosu olarak özelde Ehl-i Beyt yolunu yaşamak için bizlerde bilmeliyiz ki. Kardeşlik sevmeyi, sevgi fedakarlığı gerektirir, her birimizin kişiliği olan birer fert olduğumuzu bilerek, güven ve hoşgörüyle kardeşlerimize yaklaşmalı öylece yaşamalıyız. Prof Dr Haydar Baş hocamızın öğrettiği yol olan Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt yolu budur.
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Cumhuriyetimizin 100. yılı / 01.11.2023
- Onsuz onunla olmak / 14.04.2023