"Devlet borçlanmadıkça kalkınmaz" sözü ve tezi ittihat ve Terakki'nin maliyecisi Cavit Bey'e aittir. Cavit Bey, daha da ileri giderek şöyle diyordu: "Devletler dış borçsuz yaşayamaz". Bu düşünceden hareketle Osmanlı Devleti alabildiğine borçlandırıldı. Sonuç, Cavit Bey'in söylediğinin tam tersi oldu. Osmanlı Devleti 1881 yılında iflasını ilan etmek zorunda kaldı. Ardından Düyun-u Umumuyi (Devletin borçları) teşkilatı kuruldu. Düyun-u Umumiye ilkönce vergileri tahsilden işe başladı. Yetmedi, üretilen ürünlere (tütün, pamuk, incir, üzüm, buğday), işletilen demiryolu gelirlerine, madenlere el koydu. Bunları satıp devletin borcuna mahsup ediyordu. Bu arada daha önemli bir şey yapıyordu. Elde ettiği bu gelirlerle azınlıkları Osmanlı Devleti'ne karşı kışkırtıyor, bağımsız devlet kurmaları için zemin hazırlıyordu. Çok ilginçtir. Düyun-u Umumiye'de sekiz bin, Osmanlı maliyesinde beşbin memur çalışıyordu.
İnsan, IMF'ye sunulan adı "iyi niyet mektubu" olan teslimiyet belgesini görünce, ister istemez "tarih tekerrür mü ediyor?" diye sormaktan kendini alamıyor. Dünün Düyun-u Umumiyesi, bugün IMF olmuş. Dünün Cavit Bey ve onun gibi bir kaç kişi Düyun-u Umumiye'nin Osmanlı'daki görevlisi idi. Bugün ise IMF'nin parasız avukatlığını yapanlardan geçilmiyor. Borçlanmayı savunanların zihniyetini öğrenmek bakımından, şu tarihi notu düşmekte fayda var. Cavit Bey, İzmir suikastından sonra İstiklal Mahkemesi kararıyla asıldı. Atatürkçüyüm deyip borçlanmaya, IMF'ye teslim olmaya 'evet' diyenlere ithaf olunur.
Bazılarının aklına şöyle bir soru gelebilir: "Borçlanma bu kadar mı kötüdür?" Evet, herşeyin iyisi kötüsü olduğu gibi borçlanmanın da iyisi ve kötüsü vardır. Borçlanmanın iyisi borçlunun hürriyetini kısıtlamayan, kolayca ödemesini sağlayandır. Peki Türkiye bu şartlarda mı borçlanıyor ? Hayır, Türkiye, en kötü şartlarda borçlanan ülkelerden biridir. Hal böyle iken İnternatiol Financial Reivew dergisi Türkiye'ye "en iyi şartlarda Borçlanan ülke ödülü'nü verdi. Türk yetkililerine ödülü ünlü İngiliz komedyeni Rory Bremer takdim etti. Güler misin ağlar mısın? Birçoklarının söylediği gibi Türkiye, bu ödülle alaya alınmıştır. Türk yetklilileri, her borcu iyi kabul ettiği için düşünmeden büyük bir gururla bu ödüle sarıldı. Halbuki ABD'nin girişimiyle uluslararası hukukta bile iyi ve kötü borç kavramı yer almıştır. Dahası, kötü borcu başka bir deyimle 'kabul edilemez borcu' devletlerin ödememe hakkı da saklıdır. ABD'nin IMF temsilcisi Karen Lissaker "Üçüncü Dünya ülkelerinin borçlarının büyük kısmının kabul edilemez borçlar kategorisinde olduğunu, uluslararası hukuka göre silinmesi gerektiğini söyler.
Bugün bütün dünyanın gündeminde yer alan ve tartışılan borçlar, IMF'ye en borçlu ülke olan Türkiye'nin gündeminde yok. Seçime giden Türkiye'de en çok tartışılması gereken konu bu iken, basınımız bunu bıraktı. Türkiye'nin kabul edilemez borçlarını kabul edip, milletin sırtına yükleyen Kemal Derviş'in peşine düştü. Kemal Derviş, seçmenleriyle nasıl konuştu, ne yedi, ne içti... Hepsi haber konusu. Bütün bunlara milletin cevabı ne olacak? Onu da 3 Kasım seçimlerinde hep birlikte göreceğiz. Temennimiz o ki, millet, borçlanmadan, dolayısıyla esaretten yana olan partilere değil, Kuvay-ı Milliye anlayışıyla hareket eden BTP'ye oyunu verecektir. Atatürk, Osmanlı'dan kalan borçları nasıl ödemişse, BTP'de IMF'ye olan borçları ödeyecek ve milleti bu esaretten, bu yok oluştan kurtaracaktır.
İnsan, IMF'ye sunulan adı "iyi niyet mektubu" olan teslimiyet belgesini görünce, ister istemez "tarih tekerrür mü ediyor?" diye sormaktan kendini alamıyor. Dünün Düyun-u Umumiyesi, bugün IMF olmuş. Dünün Cavit Bey ve onun gibi bir kaç kişi Düyun-u Umumiye'nin Osmanlı'daki görevlisi idi. Bugün ise IMF'nin parasız avukatlığını yapanlardan geçilmiyor. Borçlanmayı savunanların zihniyetini öğrenmek bakımından, şu tarihi notu düşmekte fayda var. Cavit Bey, İzmir suikastından sonra İstiklal Mahkemesi kararıyla asıldı. Atatürkçüyüm deyip borçlanmaya, IMF'ye teslim olmaya 'evet' diyenlere ithaf olunur.
Bazılarının aklına şöyle bir soru gelebilir: "Borçlanma bu kadar mı kötüdür?" Evet, herşeyin iyisi kötüsü olduğu gibi borçlanmanın da iyisi ve kötüsü vardır. Borçlanmanın iyisi borçlunun hürriyetini kısıtlamayan, kolayca ödemesini sağlayandır. Peki Türkiye bu şartlarda mı borçlanıyor ? Hayır, Türkiye, en kötü şartlarda borçlanan ülkelerden biridir. Hal böyle iken İnternatiol Financial Reivew dergisi Türkiye'ye "en iyi şartlarda Borçlanan ülke ödülü'nü verdi. Türk yetkililerine ödülü ünlü İngiliz komedyeni Rory Bremer takdim etti. Güler misin ağlar mısın? Birçoklarının söylediği gibi Türkiye, bu ödülle alaya alınmıştır. Türk yetklilileri, her borcu iyi kabul ettiği için düşünmeden büyük bir gururla bu ödüle sarıldı. Halbuki ABD'nin girişimiyle uluslararası hukukta bile iyi ve kötü borç kavramı yer almıştır. Dahası, kötü borcu başka bir deyimle 'kabul edilemez borcu' devletlerin ödememe hakkı da saklıdır. ABD'nin IMF temsilcisi Karen Lissaker "Üçüncü Dünya ülkelerinin borçlarının büyük kısmının kabul edilemez borçlar kategorisinde olduğunu, uluslararası hukuka göre silinmesi gerektiğini söyler.
Bugün bütün dünyanın gündeminde yer alan ve tartışılan borçlar, IMF'ye en borçlu ülke olan Türkiye'nin gündeminde yok. Seçime giden Türkiye'de en çok tartışılması gereken konu bu iken, basınımız bunu bıraktı. Türkiye'nin kabul edilemez borçlarını kabul edip, milletin sırtına yükleyen Kemal Derviş'in peşine düştü. Kemal Derviş, seçmenleriyle nasıl konuştu, ne yedi, ne içti... Hepsi haber konusu. Bütün bunlara milletin cevabı ne olacak? Onu da 3 Kasım seçimlerinde hep birlikte göreceğiz. Temennimiz o ki, millet, borçlanmadan, dolayısıyla esaretten yana olan partilere değil, Kuvay-ı Milliye anlayışıyla hareket eden BTP'ye oyunu verecektir. Atatürk, Osmanlı'dan kalan borçları nasıl ödemişse, BTP'de IMF'ye olan borçları ödeyecek ve milleti bu esaretten, bu yok oluştan kurtaracaktır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018