Petrol, yani "kara altın" asırlardır dünyanın en stratejik ve en kıymetli madeni durumunda. M.Ö. 2000 yılında Babil tabletlerinde "Naptu" adıyla anılan ve asırlar öncesinde bile bugünkü stratejik konumunu muhafaza eden bu maden, Milat'tan Önce hastalıklara ilaç olarak, su yalıtım malzemesi olarak ve savaşlarda yakıcı madde olarak kullanılıyordu. Aynı şekilde Sümer, Asur ve Babil uygarlıkları petrolü stratejik bir hammadde düzeyinde kullanmaya devam ettiler. Petrolün önemi özellikle I. Dünya Savaşı sonrasında daha da artmış; otomobil ve diğer motorlu araçların yaygınlaşmasıyla petrol ihtiyacı giderek çoğalmıştır. Sahip olduğu toprakların altında dünya petrol rezervinin önemli bir bölümünü barındıran Osmanlı'nın parçalanmasında da petrol hesaplarının önemli bir yeri vardır. Bu bakımdan bazı araştırmacılar "Türkiye'nin petrolle hikayesinin çok acı başladığını" belirterek, Osmanlı'nın yıkılışının altındaki asıl sebebin petrol hesapları olduğunu belirtirler. Hatta bu iddianın altını da, 1920'li yıllarda üç dev petrol şirketinin ( British Petroleum, Mobil ve Shell) Türkiye topraklarını kendi aralarında pay ettikleri gizli anlaşmayı göstererek doldururlar.Gerçekten de, Birinci Dünya Savaşı'nın yaşandığı yıllar ve sonraki dönemler petrolün dünyadaki siyasi, ekonomik dengeleri şekillendiren en önemli maden olduğunu ispat eden yüzlerce gelişmeyle dolu. Dönemin İngiliz Başbakanı Churcil'in "Bir damla petrol bir damla kandan değerlidir" sözü de, küresel güçlerin petrol stratejisinin şifrelerini ortaya koyar niteliktedir.1 asırdır değişmeyen petrol tekeliPetrol rezervlerinin bulunduğu bölgelerin haritalarının kanla çizildiği ve bu taş yağı uğruna milyonlarca insanın kanının akıtıldığı, ülkelerin sınırlarının değiştirildiği kanlı dönemde, dünyada dev petrol şirketleri kurulmuştur. Bunlardan en önemlileri Seven Sisters (7 kız kardeş) adı ile bilinen yedi dev şirkettir. Bunlar günümüzde de dünya petrol piyasasında söz sahibi olan British Petroleum, Shell, Mobil, Exxon, Gulf, Texaco ve Chevron'dur. 1960 yılında Organization of Petroleum Exporting Countries yani OPEC kurulmuştur. Dünyanın en önemli üretici organizasyonu olan 11 üyeli OPEC, dünya petrol rezervlerinin %77'sine sahiptir ve dünya üretiminin de %40'ını gerçekleştirmektedir. Dünya petrol rezervlerinin çoğunun sahibi olan bu petrol tekelinin müsaadesi olmadan dünyanın herhangi bir bölgesinde petrol aramak ve çıkarmak mümkün değildir. Petrol denizi üzerinde mi yüzüyoruz?Dünyadaki siyasi ve ekonomik dengeleri, petrolün haritasına göre şekillendiren bu küresel güçler, petrol uğruna gerekirse dünya savaşı çıkarmaktan ve dünyayı kan gölüne çevirmekten çekinmemektedir.Tabii şu anda bizim tartışmamız ve üzerinde yoğunlaşmamız gereken en önemli konu ise, Türkiye'nin petrol potansiyeli. Komşuları İran, Suriye, Irak, Kafkaslar ve Karadeniz'in kuzey kıyılarında zengin petrol ve doğalgaz yatakları bulunan Türkiye gerçekten petrol fakiri bir ülke mi, yoksa dünyanın en kaliteli ve en zengin petrol yataklarına mı sahip?İşte bu soru onyıllardır soruluyor ancak net bir cevap verilemiyor. Kimileri Türkiye'nin petrol potansiyeli bulunmadığını iddia ederken, kimileri de Türkiye'nin petrol denizi üzerinde yüzdüğünü ısrarla vurguluyor. Özellikle ikinci iddiayı seslendirenlerin son yıllarda baskı altına alınması ve seslerinin kısılması dikkat çekici bir gelişme. Türkiye'nin çok zengin petrol kaynaklarına sahip olduğu ama bu kaynakların ortaya çıkmasının engellendiği yönündeki açıklamalar artık iddia boyutundan çıkıp, ispatlanmış gerçeklere dönüştü diyebiliriz. Bu konuda kafa patlatan, bu işin kitabını yazan ve çalışmalarını bilimsel veri ve kaynaklara dayandıran önemli ilim adamlarımızın sesleri ne kadar kısılsa da, Türkiye'nin yer altı zenginliklerinin milletimizin, sahip olduğu değerlere iyi sahip çıkması gerekiyor. Türkiye'nin petrol zenginliklerinin uydu fotoğraflarından nasıl göründüğünü, uluslar arası güçlerin bu potansiyeli nasıl kamufle ettiğini ve Meclis'te bekletilen Petrol yasa tasarısının Türkiye'nin yer altı zenginliklerini nasıl peşkeş çektiğini birkaç gün boyunca irdelemeye devam edeceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012