AKP hükümetinin yıllardır uyguladığı, yabancıların aklına dayalı neoliberal kapitalist politikalar, vatandaşların sırtında daha da fazla kambur olmaya başladı.
Hükümetin yanlışları borç dağı oluşturuyor, ödemesi millete kalıyor.
Hükümetin yanlışları bütçe açığı oluşturuyor, kapatması milletin sırtına kalıyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, resmi internet sitesinde ağustos ayına ilişkin bütçe verilerini paylaştı. Buna göre, ağustos ayında bütçe gelirleri 732 milyar 569 milyon lira, giderleri 932 milyar 187 milyon lira oldu. Hazine ağustosta 194 milyar 618 milyon lira açık verdi. Faiz ödemeleri 91 milyar 286 milyon lira olarak gerçekleşti.
Bütçe geçen yılın ağustos ayında 51,3 milyar lira fazla vermişti. 51,3 milyar liralık bütçe fazlasından, 195 milyarlık bütçe açığına bir savrulma yaşanmış.
Bu hızla devam ederse, korkarım ki, yılsonu bütçe açığı 2 trilyon lirayı geçecek.
Bütçe açıklarındaki kartopu gibi artış da oldukça dikkat çekici.
2022 yılında bütçe açığı 142,7 milyar lirayken, 2023 yılında 1 trilyon 375 milyar liraya yükseliyor. Yaklaşık 10 kat artış!
Peki, bütçe açığında bu kadar artış oldu da, vatandaşların geliri mi arttı, hayır, devletin milletine olan hizmetinde bir artış mı yaşandı, yine hayır; o halde bu açığın sebebi nedir? Bu kadar devasa para bir yerlere gitti ama vatandaşların menfaatine değil; acı faturası ise vatandaşların sırtına kalıyor.
2024 yılının ilk 8 ayında 2023 yılının tamamına yakın bir bütçe açığı verildi.
Bakanlığın verilerine göre, 2024 yılının ilk 8 ayında (ocak-ağustos dönemi) bütçe gelirleri 5 trilyon 428 milyar 965 milyon lira, bütçe giderleri ise 6 trilyon 770 milyar 227 milyon lira oldu.
Bütçe 8 ayda tüm zamanların rekorunu kırarak toplam 1 trilyon 334 milyar 641 milyon liralık bir açık verdi. Geçen yılın ilk 8 ayındaki bütçe açığı 383,1 milyar liraydı. Bütçe açığının geçen yılki döneme göre yüzde 248 oranında artması dikkat çekti.
Bu dönemde faize ödenen meblağ 709 milyar 756 milyon lira oldu. 2023 yılının ilk 8 ayında faiz ödemeleri 400,1 milyar lira olmuştu. Böylece 2024'ün 8 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre faiz ödemelerindeki artış yüzde 77 olarak kayıtlara geçti.
Bütçe gelirlerinin yüzde 90'ına yakını vatandaşlardan toplanan vergiler oluşturuyor ve bunların da yaklaşık yüzde 70'i adaletsiz vergiler denilen KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerden oluşuyor. Bunlara adaletsiz vergiler denmesinin nedeni ise, bu vergilerin tüketim üzerinden zengin-fakir ayrımı yapılmaksızın alınması.
Diyeceksiniz ki, Mehmet Şimşekli ekonomi yönetimi bu yıl çok kazanandan çok, az kanandan az vergi alacaklarını ifade etti. Peki, söyler misiniz, devletten sürekli ihale alan bir takım yandaş holdinglerin, yılları matrahsız kapatarak bir kuruş vergi ödemedikleri bir ekonomik tabloda bu nasıl gerçekleşecek?
Bağımsız olan üç erkin (yasama, yürütme ve yargı) tek elde toplanmasıyla siyasallaşan sadece yargı olmadı maalesef, denetim mekanizmalarında da ciddi siyasallaşma var. Diğer ifadeyle adamına göre yargı, adamına göre denetim mekanizması. Durum böyle olunca, çoğunluğa uygulanan kurallar, azınlığa uygulanmayabiliyor. Hatta birilerine de bir siyasi baskı unsuru olarak kullanılıyor.
Peki, önümüzdeki yıllarda mevcut hükümet ve ekonomi anlayışıyla bu tablonun değişme ihtimali var mı? Bunun için hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program'a (OVP) bir bakalım. Bildiğiniz gibi OVP, 2025, 2026 ve 2027 yıllarını kapsıyor.
OVP'de, faiz ödemeleri 2025'te 1 trilyon 950 milyar lira, 2026'da 2 trilyon 282,2 milyar lira ve 2027'de 2 trilyon 518,9 milyar lira olmak üzere toplam 6 trilyon 751,1 milyar lira hedeflendi. Yani 3 yıllık dönemde de bütçe giderlerinin aslan payını yine faiz ödemeleri oluşturacak ve bütçe faiz lobilerine akacak.
Şimdi bu kadar faiz ödemesinin olduğu bir atmosferde sizce bütçe açığı ne kadar olur? Örneğin, ağustosta faize ödenen meblağ 91 milyar lirayken bütçe açığı 195 milyar lira oldu. Peki, faize ödemeleri 2025 yılında 1 trilyon 950 milyar lira olarak hedefleniyorsa, mukayese ederek bütçe açığını tahmin edin.
Acı faturayı millet ödeyecek dedik, şöyle ki; 2024 yılı sonu için 7,7 trilyon lira olarak öngörülen vergi gelirleri, OVP'de 2025 yılında 11 trilyon 138,8 milyar lira, 2026'da 13 trilyon 197,5 milyar lira ve 2027'de 15 trilyon 46,9 milyar lira olmak üzere toplam 39 trilyon 383,2 milyar lira olarak hedefleniyor.
Bu kadar devasa rakamlar, vatandaşların cebinden tahsil edilecek!
Dünyaca Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar önce uyarmıştı, "Türkiye'de devletin gelir kalemi olarak sadece vergiler, cezalar ve zamlar kaldı" diye. Şimdi de vatandaşların cebinden alınan vergiler müteahhitlere, rantiye gruplarına ve faiz lobilerine aktarılıyor.
Türk milleti buna mahkum değil. Bu tabloyu tersine çevirecek, Türk vatandaşlarını dünyanın en zengin vatandaşı yapacak, gelir adaletini sağlayacak Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayacak Bağımsız Türkiye Partisi'ne (BTP) ve lideri Hüseyin Baş'a fırsat verelim ve bu ekonomik esaretten artık kurtulalım.
- ‘İsrail vahşetinin karşısında şimdi kim duracak?’ / 01.10.2024
- Türkiye için yeni bir işgal planı devrede / 28.09.2024
- İsrail’in hedefi Gazze ve Lübnan’la sınırlı değil / 27.09.2024
- Çözümün tek adresi BTP 23 yaşında / 25.09.2024
- Suriye ile normalleşmek çözüm ama AKP yapar mı? / 24.09.2024
- ‘Laiklik inandığımızı yaşayabildiğimiz düzendir’ / 21.09.2024
- İsrail’in Lübnan’da yaptığı: Siber devlet terörü / 20.09.2024
- Schengen askıda, AB çatırdıyor / 18.09.2024
- ‘Atatürk'ün Müslümanlığı bunların hepsine nal toplatır’ / 17.09.2024