Başbakan Erdoğan Çanakkale Zaferi’nin 98. yıldönümünde yaptığı konuşmada terörle yürütülen müzakere sürecini ballandıra ballandıra anlattı.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, konuyla alakalı olarak, “Bu aziz evlatların anısına düzenlenen törende, terör örgütü ile başlayan müzakere sürecinden bahsetmek, inanıyoruz ki, onları rahatsız etmektedir” ifadelerini kullandı.
Sayın Baş devamında, “Zira çözüm süreci diyerek başlayan gelişmeler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ‘Biz, terör örgütü ile baş edemedik, dediklerini yaparsak bizi rahat bırakacaklar’ ilanından başka bir şey değildir” değerlendirmesini yaptı.
Bugün iktidar direksiyonunda oturan siyasilerimiz, “Çanakkale ruhu”ndan bahsederek, o ruha oldukça ters bir tutum içinde bulunmaktadırlar. Çanakkale ruhu nedir?
O gün Çanakkale önlerine kadar gelen İngilizlerin, Fransızların, Anzakların hedefi Türk milletinin vatanını işgal etmek, kaynaklarını talan etmek ve insanımızı da katletmek, esir almak, her türlü zulmü yapmaktı. Yani Türk’ün vatanında küresel bir terörü hayata geçirmekti.
Burada Türk kelimesini, ırk anlamında kullanmıyoruz, Laz’ıyla, Kürt’üyle, Boşnak’ıyla tek bilek tek yürek olmuş Müslüman bir milleti ifade ediyoruz.
ABD, AB taşeronu siyasilerimiz Türk kelimesinden rahatsız oluyorlarsa da, biz bu manada Türk olmaktan gurur duyuyoruz, “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyoruz.
Çanakkale’ye küresel teröre “dur” demek için yurdun her tarafından akın akın gelen ceddimiz, canıyla, kanıyla mücadele verdi ve neticede şehit düştü.
Bugün ise aynı küresel terörü tüm dünyada yaşatanların yerli uzantılarıyla, piyonlarıyla Türk milletinin idarecileri aynı masaya oturup pazarlık yapıyorlar.
Pazarlık yine karşılıklı olur, sen bir şey söylersin o bir şey söyler orta noktada buluşursun, böyle bir şey de yapılmıyor. Tek taraflı bir pazarlık söz konusu… Pazarlıklarda Türkiye’yi sözde temsil edenler “terörün istediklerini ver kurtul” zihniyetine sahipler.
Müzakere masasında Türk milletinin vatanı, anayasası konuşuluyor ama o masada Türk milletinin iradesi yok. Veren ABD adına veriyor, isteyen ABD adına istiyor.
Masada konuşulanları teröristbaşı biliyor, terörün uzantıları biliyor, ABD, AB biliyor ama Türk milleti bilmiyor, her şey ondan sır gibi saklanıyor.
Çanakkale’de ceddimiz küresel teröre karşı mücadele verdi; bugün küresel terörün uzantılarıyla müzakere masasına oturanlar, teröre mağlup olanlar, dün küresel teröre dur diyen şehitlerimizin huzurunda nasıl konuşma hakkına sahip olabilirler?
Bir de yapılan yanlışları, şehitler üzerinden ajitasyon yaparak, milletin duygularını istismar ederek millete hazmettirmeye çalışmak ise çok daha vahim bir tablo…
Ceddimiz Çanakkale’de bu vatan bölünmesin, bu aziz millet parçalanmasın diye can verdi. Öcalan’ın yol haritasıyla yeni anayasa hazırlığı yapanlar, Anayasanın değiştirilemez ilk üç maddesini bile tartışmaya açanlar, başkanlık sistemi adı altında ülkemizi özerk devletçiklere bölmeye çalışanlar, bir kesime özel imtiyazlar vererek ülkeyi iç çatışmaya götürecek adımları atanlar sizce bu vatan uğruna can vermiş aziz şehitlerimize, ceddimize ne kadar layıktır? Onlara o şehitlerin huzurunda söz düşer mi?
Bugün Çanakkale şehitlerinin bayrağını Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş taşımaktadır.
Çünkü O, Milli Ekonomi Modeli ile bölünmez bir vatan, tek bile tek yürek olmuş bir millet, tam bağımsız bir Türkiye hedeflemektedir.
Ceddimiz de bu amaç için şehit olmuştur, ülke peşkeş çekilsin diye değil.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, konuyla alakalı olarak, “Bu aziz evlatların anısına düzenlenen törende, terör örgütü ile başlayan müzakere sürecinden bahsetmek, inanıyoruz ki, onları rahatsız etmektedir” ifadelerini kullandı.
Sayın Baş devamında, “Zira çözüm süreci diyerek başlayan gelişmeler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ‘Biz, terör örgütü ile baş edemedik, dediklerini yaparsak bizi rahat bırakacaklar’ ilanından başka bir şey değildir” değerlendirmesini yaptı.
Bugün iktidar direksiyonunda oturan siyasilerimiz, “Çanakkale ruhu”ndan bahsederek, o ruha oldukça ters bir tutum içinde bulunmaktadırlar. Çanakkale ruhu nedir?
O gün Çanakkale önlerine kadar gelen İngilizlerin, Fransızların, Anzakların hedefi Türk milletinin vatanını işgal etmek, kaynaklarını talan etmek ve insanımızı da katletmek, esir almak, her türlü zulmü yapmaktı. Yani Türk’ün vatanında küresel bir terörü hayata geçirmekti.
Burada Türk kelimesini, ırk anlamında kullanmıyoruz, Laz’ıyla, Kürt’üyle, Boşnak’ıyla tek bilek tek yürek olmuş Müslüman bir milleti ifade ediyoruz.
ABD, AB taşeronu siyasilerimiz Türk kelimesinden rahatsız oluyorlarsa da, biz bu manada Türk olmaktan gurur duyuyoruz, “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyoruz.
Çanakkale’ye küresel teröre “dur” demek için yurdun her tarafından akın akın gelen ceddimiz, canıyla, kanıyla mücadele verdi ve neticede şehit düştü.
Bugün ise aynı küresel terörü tüm dünyada yaşatanların yerli uzantılarıyla, piyonlarıyla Türk milletinin idarecileri aynı masaya oturup pazarlık yapıyorlar.
Pazarlık yine karşılıklı olur, sen bir şey söylersin o bir şey söyler orta noktada buluşursun, böyle bir şey de yapılmıyor. Tek taraflı bir pazarlık söz konusu… Pazarlıklarda Türkiye’yi sözde temsil edenler “terörün istediklerini ver kurtul” zihniyetine sahipler.
Müzakere masasında Türk milletinin vatanı, anayasası konuşuluyor ama o masada Türk milletinin iradesi yok. Veren ABD adına veriyor, isteyen ABD adına istiyor.
Masada konuşulanları teröristbaşı biliyor, terörün uzantıları biliyor, ABD, AB biliyor ama Türk milleti bilmiyor, her şey ondan sır gibi saklanıyor.
Çanakkale’de ceddimiz küresel teröre karşı mücadele verdi; bugün küresel terörün uzantılarıyla müzakere masasına oturanlar, teröre mağlup olanlar, dün küresel teröre dur diyen şehitlerimizin huzurunda nasıl konuşma hakkına sahip olabilirler?
Bir de yapılan yanlışları, şehitler üzerinden ajitasyon yaparak, milletin duygularını istismar ederek millete hazmettirmeye çalışmak ise çok daha vahim bir tablo…
Ceddimiz Çanakkale’de bu vatan bölünmesin, bu aziz millet parçalanmasın diye can verdi. Öcalan’ın yol haritasıyla yeni anayasa hazırlığı yapanlar, Anayasanın değiştirilemez ilk üç maddesini bile tartışmaya açanlar, başkanlık sistemi adı altında ülkemizi özerk devletçiklere bölmeye çalışanlar, bir kesime özel imtiyazlar vererek ülkeyi iç çatışmaya götürecek adımları atanlar sizce bu vatan uğruna can vermiş aziz şehitlerimize, ceddimize ne kadar layıktır? Onlara o şehitlerin huzurunda söz düşer mi?
Bugün Çanakkale şehitlerinin bayrağını Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş taşımaktadır.
Çünkü O, Milli Ekonomi Modeli ile bölünmez bir vatan, tek bile tek yürek olmuş bir millet, tam bağımsız bir Türkiye hedeflemektedir.
Ceddimiz de bu amaç için şehit olmuştur, ülke peşkeş çekilsin diye değil.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024