CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir
23.04.2024 00:00:00 / Güncelleme: 23.04.2024 11:09:21
Zeytun, Anadolu'nun bağrında Kahramanmaraş'ı Elbistan'a bağlayan, dağlar ve vadiler arasında bulunan bir tarihi yerleşim yeridir. Haçlı Seferleri zamanında ve onu izleyen Dulkadirli Beyliği ve Osmanlı döneminde Ermenilerin yaşadığı bir yerleşim yeri olarak da bilinir. Zeytun, Osmanlı'nın son zamanlarında şehir merkezi ve çevresinde yaklaşık 10 bin civarında Ermeni'nin yaşadığı bir kasaba idi. Zeytun'da yaşanan Ermeni siyasi amaçlı isyan olaylarının önü alınamadığı için 24 Nisan 1915 ve onu izleyen "Tehcir" olaylarının da odak noktasında önemli bir yer olarak hatırlanır..
2021 yılı Ekim ayı başlarında Kahramanmaraş'ta Göç İdaresinde göreve başlayan oğlum Osman ve eşim ile birlikte Zeytun'a bir gezi yaptım. Aynı günlerde Kafkaslar'da işgalci Ermeniler ile Azerbaycan arasında Karabağ ve işgal edilen topraklar için savaş devam ediyordu. Azerbaycan Türklerinin işgalci Ermenilere karşı şanlı mücadelesinden zafer sesleri de gelmeye başlamıştı.
Süleymanlı/Zeytun'da Şehit Binbaşı Süleyman'ın mezarı parçalanmıştı!
Maraş'tan itibaren kuzeye Elbistan yolu ve Ceyhan Nehri sahillerini izleyerek Zeytun'a geldiğimde karşımda Berut Dağı eteklerine yaslanmış günümüzdeki ismi ile Süleymanlı olan tarihi Zeytun'u gördüm. Ama en fazla da kasabanın içindeki derin bir uçurum üzerinde bulunan Kanlı Köprü'ye dikkatle baktım. Kasabanın girişindeki tarihi çeşmenin soğuk suları gürül gürül akmaya devam ediyordu. Bir an için de olsa kasabanın doğusunda yüksek bir tepenin eteğindeki Şehit Askerler Mezarlığı'nı ziyaret etmek istedim. Bahsi geçen şehitliğe geldiğimde ay yıldızlı Türk bayrakları dalgalanıyor, mermer levhalarda şehit olanlar hakkında bilgiler veriliyordu. Şehitliğin önünde bulunan tarihi bir top güllesine dikkatle baktım. Bahsi geçen top güllesi 1895 yılında yaşanan kanlı Zeytun isyanında Osmanlı askerlerinin kullandığı bir hatıra belgesi idi.
Şehitliğin arkasında bulunan tarihi mezarların bulunduğu yere geldim. 25 Mart 1915 tarihinde Zeytun'da askerlerin önünde hücuma kalkan ve şehit olan Jandarma Binbaşısı Süleyman mezarının hece taşlarının kırılarak, parçalanarak birbirinden ayrıldığını hayretler içinde gördüm. Mezarlar içinde dimdik ayakta duran, üzerinde kırmızı karanfil çiçeği bulunan mezar taşına dikkatle baktım. Üzerinde Osmanlı Türkçesi bilgilendirme yazıları yoktu. Zeytun olaylarında hayatlarını kaybedenlerin geride kalan anne, baba, eş ve çocuklarının sevgi, özlem, gözyaşı ve dualarını içine alan duygu ve düşüncelerinin yansıması idi bahsi geçen mezar taşı. Gördüklerimden çok etkilendim. Zeytun'da yaşanan olayları araştırmaya karar verdim.
Süleymanlı kasabasında kaldığım kısa süre içinde çok sayıda Türk askerinin vahşice öldürüldüğü kale, tarihi binalar ve derin bir uçurum üzerindeki kanlı köprüyü gezdim. Bir an için gözlerimi kapayarak nerede ise yıllardır "Sözde Ermeni Soykırım" propagandası ile Türklerin tarihi şereflerini acımasızca hedef alan Ermeni çevrelerinin bahsettiği Zeytun olaylarının gerçeğini ortaya çıkarmaya karar verdim.
Tarihi Zeytun kasabası gezisini yaptığım günlerde ABD'de bulunan Ovenk ve ANCA gibi Ermeni Diaspora kuruluşlarının perde arkası destekleri ile ABD Başkanı Biden, "1915 Olaylarının Ermenilere karşı bir soykırım olduğu görüşlerini kabul ediyorum" açıklaması yapmıştı. Biden bu konuşmayı yaptığında Ermeni Diaspora medyasında 1895 Zeytun Olaylarına katılan silahlı iki kadın militanın ayakta durur bir haldeki fotoğrafının tanıtımı yapılıyordu. Ermenilere göre fotoğrafta yer alan kadınlar "Osmanlı'nın baskı ve zulmüne karşı direniş başlatan özgürlük kahramanları" idi.
İkamet ettiğim Adana'ya geldiğimde Osmanlı, Ermeni ve dünya arşivlerinden Zeytun Olayları konulu belgeleri araştırdım. 1515 yılında Osmanlı'ya bağlanan Zeytun'da yaşayan Ermenilere cizye vergisi vermeleri halinde her türlü inanç, mülkiyet ve ekonomik haklarını koruyacakları güvencesi verilmişti. Aslen Zeytun Ermeni'si olan ve İslamiyet'e geçerek Halil ismini alan bir Osmanlı paşasının 1610'lu yıllarda Osmanlı Sadrazamı olduğunu öğrendim. Ermeni çevrelerin "Ermenistan" olarak gördüğü Van Gölü ve çevresi ile Çukurova'yı içine alarak Akdeniz'e kadar uzanan Büyük Ermenistan'ı birbirine bağlayan stratejik öneme sahip bir geçiş yerinin merkezinde idi Zeytun. Osmanlı idaresine karşı ilk Ermeni isyanı 1862 yılında Zeytun'da yaşanmış, 1878 yılında Rus ordusunun İstanbul yakınlarına kadar geldiği sırada Ermeni Patrikhanesinin girişimleri sonucu Zeytun'da "özer idare kurulması" teklifi yapıldı.
414 Osmanlı askeri köprü başında kadın militanlar tarafından balta ile öldürüldü
Ermeni Hınçak Komitasının önde gelenlerinden Agasi ve arkadaşları 1895 yılı yaz aylarında ABD'den İngiltere'ye ve oradan da Kıbrıs üzerinden Antakya, Maraş yolunu izleyerek Zeytun'a geldiler. Kendileri ile amaç birliği yapan silahlı Ermenilere isyan çağrısı yaptılar.
1895 yılı Ekim ayı başlarında sayıları 7 bini bulan Ermeni silahlılar önce kasabadaki kaymakamı ve daha sonra Osmanlı askeri kışlasındaki 700 askeri tutsak aldılar. Şehir merkezindeki bin binanın salonuna yerleştirildiler. Zeytunlu Ermeni isyancılarla Osmanlı askerleri arasında çatışmaların devam ettiği bir günde 15 Aralık 1895 tarihinde elleri bağlı bir halde köprü başına getirilen 414 Osmanlı askeri, Ermeni kadın militanlar tarafından balta, hançer ve kamalarla insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir vahşetle öldürülerek köprü üzerinden uçuruma atıldılar. Zeytun Olayları 1896 yılı Ocak ayı başlarında sona erdiğinde çevre köyler, Maraş şehir merkezi, Andırın, Göksun ve Geben'de binlerce insanın hayatını kaybetmişti.
Osmanlı'nın 1. Dünya Savaşı'na girmesi, arkasından yaşanan Sarıkamış felaketi ve Çanakkale Savaşı'nın devam ettiği günlerde Mart 1915 içinde Zeytun Ermenileri yine isyan ettiler. Askerleri, sivillere saldırılar, telgraf hatlarını kesme olayları sürdü gitti. Olayları bastırmaya giden Jandarma Binbaşısı Süleyman Bey, en önde elinde silahı ve askerleri ile hücuma kalktığında 25 Mart günü şehit oldular.
Zeytun Olaylarının önlenememesi Anadolu'nun diğer yerlerinde de Ermeni silahlı komitacıların koordineli bir şekilde Rus ordusunun Erzurum üzerinden Van'a yaklaştığı bir sırada Enver Paşa, kendi yetkisini kullanarak 24 Nisan 1915 tarihinde "Ermeni Hınçak ve Taşnak faaliyetlerinin yasaklanarak, yerleşim yerlerinde silah araması" kararı verildi. İlginç olan ise 24 Nisan 1915 tarihinden itibaren Türk Kurtuluş Savaşı'nın sona erdiği 1922 yılına kadar geçen sürede yaşanan olaylarla ilgili "Ermenilere soykırım yapılsın" konulu bir belge Osmanlı Arşivinde bulunamadı. Kaderimin bana sunduğu bir vesile ile 2024 yılı Nisan ayında İstanbul'a geldim. Meltem TV ve Yeni Mesaj gazetesinin bana sunduğu destekler ile ibretlerle dolu "Zeytun'a Ağıt" olayını insanlığın vicdanına sunmaya karar verdim. Bilvesile bana bu imkân ve ortamı sağlayanlara teşekkür ederim.
Misafir Kalem / diğer yazıları
- MELEK KERESTECİ: Kerbela’dan çıkarılacak dersler / 24.07.2024
- MERVE ZIVALI: Yüreklerimize dokunan kahramanlar / 17.05.2024
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -2- ‘Türklere yapılan soykrımı’ anlatan haritanın hikâyesidir / 24.04.2024
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- MERVE ZIVALI: Yüreklerimize dokunan kahramanlar / 17.05.2024
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -2- ‘Türklere yapılan soykrımı’ anlatan haritanın hikâyesidir / 24.04.2024
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023