Haftasonu Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) Kahramanmaraş ve Gaziantep il kongreleri vardı ve BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, başından sonuna coşku dolu bu kongrelere kurmay ekibiyle beraber katıldı.
BTP'nin genç Genel Başkanı Hüseyin Baş da, aynen Babası, BTP'nin Ebedi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş gibi demir çarıklarını giydi, karış karış Anadolu'yu dolaşıyor, Türk milletini bir ve beraber kılmaya, proje ve çözümler sunmaya devam ediyor. Gittiği her ilde, ilçede, beldede, "Türkiye'nin kurtuluşu Bağımsız Türkiye Partisi'ndedir, bu milletin birliğinde ve kardeşliğindedir. Atatürk ve Ehl-i Beyt etrafında milletçe birleşmesindedir" diyerek Türk milletine sesleniyor. Allah muvaffak eylesin, mahcup eylemesin.
BTP'nin en temel birlik duruşlarından birisi Alevi-Sünni kardeşliğidir. Prof. Dr. Haydar Baş, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" tezinin sahibidir; İslam tarihi boyunca ilk kez yazılmış olan 15 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibidir ve düzenlediği Ehl-i Beyt sempozyumları ve panelleriyle beraber "Alevi de Müslüman'dır, Şii de, Sünni de Müslüman'dır. Bunlar birbirlerine namlu doğrultamazlar" diye haykırmıştır. Birilerinin asırlardır süregelen menfur kirli planlarını alt üst etmiştir.
BTP Lideri Hüseyin Baş da aynı duruşu devam ettiriyor. "Diyanet'in başkanı bir Alevi olsun" çıkışı da esasen bu birlik duruşunun bir tezahürü.
Bakın, BTP Lideri, bu önerinin arkasındaki düşüncesini nasıl izah ediyor:
"Geçen hafta katıldığım bir televizyon programında, 'Niye bir Alevi kardeşimizi Diyanet İşleri Başkanı yapmıyoruz' teklifinde bulundum. Niye söyledim bunu biliyor musunuz? Bu teklifimizin arkasında önemli bir anlam var. Bizim ülkemizin birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe ihtiyacı var… Biz kendimize güveniyoruz, Alevi kardeşlerimize ve dinimize güvendiğimiz için bu teklifte bulunuyoruz… Atatürk'ün kurduğu Diyanet'in bu ülkeye zerre kadar zararı var mıydı? Yoktu, o zaman Atatürk gibi Diyanet'i işletelim, Diyanet de açık kalsın. İşte o yüzden diyorum ki; Diyanet'in başına bir Alevi kardeşimizi getirelim, Atatürk'ün kokusunu almış, dokusunu almış, kültürünü almış kardeşimizi, bize de İslam'ı yaşayacak ortamı sağlasın."
Cumhuriyeti kurma kararını Hacı Bektaş Dergahı'nda alan, Milli Mücadele'ye yine burada yaptığı duayla başlayan ve de kendisini Selanik Meydan Dedesi olarak anlatan Ehl-i Beyt torunu Mustafa Kemal Atatürk, Diyanet'i kurduğunda başına en çok güvendiği Rıfat Börekçi'i getirmiş ve Hanefi mezhebinin kurallarına göre dinin anlatılmasını istemişti.
Bektaşi kökenli olan Atatürk, bize güvenerek Hanefi mezhebinin kurallarına göre dinin anlatılmasını istiyor da, Diyanet'i kuranlara, bütün bu imkanları, bağımsızlığı sağlayanlara bizlerin neden güveni olmasın? Esasen Alevi'nin de, Şii'nin de, Sünni'nin de yaşaması gereken İslam Hz. Peygamber'in ve Ehl-i Beyt'in yaşadığı ve anlattığı İslam'dır. Diğer bir ifadeyle "Ehl-i Beyt İslam'ı"dır.
Böyle olmasına rağmen bugün Diyanet, hutbe ve vaazlarda Ehl-i Beyt'ten ve Cumhuriyeti kuran Atatürk'ten bir kelime bahsetmiyorsa, Diyanet zaten asli görevini yapmıyor demektir. Bırakalım bir Alevi Diyanet İşleri başkanı olsun da en azından Ehl-i Beyt'i, Hz. Peygamber'i, Hz. Ali'yi, Hz. Fatıma'yı, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i anlatır, onların İslam anlayışlarını günümüze taşır.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın konuşmasındaki diğer bir gündem maddesi de "sistem değişikliği" idi. 20 yıldır AKP iktidarı tarafından idare ediliyoruz. Defalarca kabine değişiklikleri oldu, bakanlar değişti, Merkez Bankası başkanları değişti birçok değişimler yaşandı ama bu değişimlerin, yaşanan sorunların çözümü konusunda hiçbir faydası olmadı. Hatta sorunlar daha da derinleşti. Halbuki asıl sorun siyasilerin uyguladığı kapitalist ekonomi sistemiydi. Bugün AKP iktidarının yerine aynı sistemi uygulayacak olan bir muhalefet partisi gelsin, sonuç yine değişmeyecektir.
İşte BTP Lideri Baş, konuşmasında bu hususlara dikkat çekti ve şunları söyledi:
"Ülkemizde değişmesi gereken şey iktidarlar değil, muhalefetler değil, Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı ya da Ekonomi Bakanı değildir. Değişmesi gereken şey topyekûn bu sistemdir. Değişimden sonra kurulacak yeni sistem nerede saklı? Milli Ekonomi Modeli'nde. Bu modeli iktidar edersek bütün bu sorunlardan kurtulmuş olacağız."
Evet, BTP'yi farklı kılan en temel özellik, parti programında bulunan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir. Tam bağımsızlık yanlısı olan BTP, bunu sadece sözde bırakmamış, bu eşsiz ekonomik model ile tam bağımsızlığın sağlam temelini oluşturmuştur.
Diğer partilerin tamamı, iktidarıyla muhalefetiyle millete haklarını veremezler çünkü ellerinde MEM yok; BTP ise sunduğu projelerden çok daha fazlasını rahatlıkla hayata geçirebilir, çünkü elinde MEM var. Bu kadar net ve açık.
Çözümü biliyorsan, zor problem yoktur; çözümü bilmiyorsan kırk yıl uğraşsan da en basit soruyu bile çözemezsin. MEM'in çözüm olduğu artık tartışma konusu değildir; başta BRICS devletleri olmak üzere dünyada birçok ülke tarafından tümüyle ya da kısmen uygulanmış ve mükemmel neticeler alınmıştır.
BTP Lideri'nin gündeminde daha birçok konu vardı, bu konuları da yazılarımızda işlemeye devam edeceğiz. Ama tercih millete ait. Çözümsüzlükte ve çözümsüzlerde ısrar bizleri asla doğru bir sonuca götürmeyecektir.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024