Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen 'Küresel Gelecek: İnsan Odaklı, Akıllı Ekonomi Temalı 7. Boğaziçi Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli para ile ithalat-ihracat olayının da devreye sokulabileceğini ifade ettikten sonra şunları söyledi:
"? Gelişmiş ülkeler, büyüme konusunda yaşadıkları tıkanıklığı aşamıyorlar. Çünkü teşhisleri yanlış olduğu için tedaviyi de başka yerde arıyorlar. Ekonominin doğası, talep üzerine kuruludur. Talebi ne robotlar ne de finansal araçlar üretir, talebi sadece insanlar ortaya çıkarır. Demek ki sürdürülebilir büyümenin yolu, insandan, daha doğrusu insanların huzur ve refah içinde yaşama imkanlarını genişletmekten geçiyor. Sonuç olarak önümüzdeki dönemde ticarette ve savaşta kazananı belirleyecek olan, teknolojik üstünlükle birlikte yine insandır, biziz. Nüfus artışı olmadan, üretimi ve yatırımı destekleyen finansal sistem tesis edilmeden, her alanda adaleti esas alan bir anlayış benimsenmeden, sağlıklı bir küresel gelecek inşa edilemez. Bu mücadelede teknoloji yasaklanamayacağına göre, buna uyum sağlayacak yöntemler geliştirmek en doğru yoldur."
Evet, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleri bu şekilde?
Dış ticaretin milli paralarla yapılması Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nin bir projesidir. İlk olarak 2005 yılında İstanbul'da organize edilen Birinci Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde tanıtımı yapılan Milli Ekonomi Modeli'nin 277 ve 278. sayfalarında bu konuda şunlar ifade edilmektedir:
"Her ne kadar firmaların dış ticarette hedefi mal ve hizmet satmak olsa da, devletler için asıl hedef mal ve hizmet satmak değildir. Asıl hedef kendi mal ve hizmetlerine olan talepten yola çıkarak paralarının geçerli olduğu alanı büyütmek ve paralarını dış topraklarda konvertibl yapmaktır. Milli paralarla ticaret yapmak, karşılığı emek ve üretim olan paranın konvertibl olmasını sağlar. Bu sebeple ülkeler ihracat yaparken karşılığında kendi paralarını talep ederler. Aksi takdirde kendi paraları yerine karşı ülkenin para birimini veya üçüncü bir ülkenin para birimini kabul ettiklerinde bunun adı ihracat değil, yerli kaynakların başka ülkelere aktarılması olacaktır."
Burada dikkat edilmesi gereken husus ise, milli paralarla ticaretin yapılması için paramızın gerçekten milli olması gerekmektedir. Paranın üzerinde "TL" yazdığı zaman o para millidir anlamına gelmiyor. Türkiye'de TL, dışarıdan faizli borçla alınan ve Merkez Bankası'na rezerv para olarak konulan dolar karşılığı basıldığı için Prof. Dr. Baş'ın altını sık sık çizdiği gibi "Doların tercümesidir", yerli değildir. Bir paranın yerli olması için Milli Ekonomi Modeli'nde ifade edildiği gibi "milli emek ve üretimin karşılığı" basılması gerekmektedir.
Sayın Erdoğan Zirve'de yaptığı konuşmada, kamu ihalelerine TL zorunluluğu getirileceğini, AVM'lerdeki mağazaların döviz yerine TL ile kiralanması gerektiğini, vatandaşlar borçlanırken yerli para birimiyle borçlanması gerektiğini ifade etti.
Bu tür işlemlerde ha Dolar kullanmışsın, ha onun tercümesi olan TL'yi fark etmez; önce paranın emek ve üretim karşılığı basılarak milli olması şarttır.
Yazarımız Zühtü Kazancı'nın ifade ettiği gibi Batıya giden gemide doğuya yürümeye çalışıyoruz. Bu her konuda böyle? Ekonomide de Kapitalizmin gemisinde Milli Ekonomi Modeli'nin söylemlerini kullanıyoruz. Gemiden indiğimiz falan da yok.
Şunu unutmamak gerekir ki, nasıl namazı konuşmak namaz kılmak anlamına gelmiyorsa, namazın edebiyatını yapmak, namaz kılmakla elde edilecek faydayı sağlamıyorsa, Milli Ekonomi Modeli'ni isim vermeden projelerini konuşmak da, o projeleri olması gerektiği şekliyle hayata geçirmeden hiçbir faydası olmayacaktır.
Rusya, 4 milyar nüfusa hitap eden BRICS ülkeleri Modelin Sahibiyle de istişare ederek uyguluyor fayda görüyor, bizimkiler ise sadece konuşuyor, o da ne yazık ki ismini bile ifade etmekten imtina ederek?
Sayın Cumhurbaşkanımızın ekonomide talebin önemi ile ilgili söyledikleri ise birebir Milli Ekonomi Modeli'nin görüşleridir. Çünkü Milli Ekonomi Modeli dışındaki hiçbir sistem, başta Kapitalizm olmak üzere talebe asla böyle bakmaz. Dünyada tüketim endeksli tek bir denge analizi vardır o da Milli Ekonomi Modeli'dir.
Modelin 141. sayfasında, "Ekonomi politikalarımızın hedefi üretim ile tüketimin arasındaki dengenin oluşturulmasıdır. Bu sebeple tüketim kesiminin desteklenmesi sürekli büyümenin sağlanması için olmazsa olmaz şarttır" denilmektedir. Ve bu kural modelin birçok sayfasında örneklerle, grafiklerle bilimsel olarak anlatılmaktadır.
Görünen o ki, Sayın Cumhurbaşkanımızın ekonomi danışmanları şu sıralar satır satır Milli Ekonomi Modeli'ni okuyup Modelin sahibini ifade etmeden konuşma metinleri hazırlıyorlar. Bahsettiğimiz gibi sadece konuşmak hiçbir fayda getirmeyecektir.
Milletimiz artık uyanmalı, bugün Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan ülkelerle, uygulamayan ülkelerin arasındaki farkı fark etmelidir.
Prof. Dr. Ünal Emiroğlu hocamızın ifade ettiği gibi Prof. Dr. Haydar Baş, ekonomideki tanımları tam tersine çevirerek, ekonomiyi yerli yerine oturtarak "dünyayı tersine çeviren lider"dir.
Bugün kim derse desin, dünyada çözümün merkezi ve adresi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
"? Gelişmiş ülkeler, büyüme konusunda yaşadıkları tıkanıklığı aşamıyorlar. Çünkü teşhisleri yanlış olduğu için tedaviyi de başka yerde arıyorlar. Ekonominin doğası, talep üzerine kuruludur. Talebi ne robotlar ne de finansal araçlar üretir, talebi sadece insanlar ortaya çıkarır. Demek ki sürdürülebilir büyümenin yolu, insandan, daha doğrusu insanların huzur ve refah içinde yaşama imkanlarını genişletmekten geçiyor. Sonuç olarak önümüzdeki dönemde ticarette ve savaşta kazananı belirleyecek olan, teknolojik üstünlükle birlikte yine insandır, biziz. Nüfus artışı olmadan, üretimi ve yatırımı destekleyen finansal sistem tesis edilmeden, her alanda adaleti esas alan bir anlayış benimsenmeden, sağlıklı bir küresel gelecek inşa edilemez. Bu mücadelede teknoloji yasaklanamayacağına göre, buna uyum sağlayacak yöntemler geliştirmek en doğru yoldur."
Evet, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleri bu şekilde?
Dış ticaretin milli paralarla yapılması Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nin bir projesidir. İlk olarak 2005 yılında İstanbul'da organize edilen Birinci Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde tanıtımı yapılan Milli Ekonomi Modeli'nin 277 ve 278. sayfalarında bu konuda şunlar ifade edilmektedir:
"Her ne kadar firmaların dış ticarette hedefi mal ve hizmet satmak olsa da, devletler için asıl hedef mal ve hizmet satmak değildir. Asıl hedef kendi mal ve hizmetlerine olan talepten yola çıkarak paralarının geçerli olduğu alanı büyütmek ve paralarını dış topraklarda konvertibl yapmaktır. Milli paralarla ticaret yapmak, karşılığı emek ve üretim olan paranın konvertibl olmasını sağlar. Bu sebeple ülkeler ihracat yaparken karşılığında kendi paralarını talep ederler. Aksi takdirde kendi paraları yerine karşı ülkenin para birimini veya üçüncü bir ülkenin para birimini kabul ettiklerinde bunun adı ihracat değil, yerli kaynakların başka ülkelere aktarılması olacaktır."
Burada dikkat edilmesi gereken husus ise, milli paralarla ticaretin yapılması için paramızın gerçekten milli olması gerekmektedir. Paranın üzerinde "TL" yazdığı zaman o para millidir anlamına gelmiyor. Türkiye'de TL, dışarıdan faizli borçla alınan ve Merkez Bankası'na rezerv para olarak konulan dolar karşılığı basıldığı için Prof. Dr. Baş'ın altını sık sık çizdiği gibi "Doların tercümesidir", yerli değildir. Bir paranın yerli olması için Milli Ekonomi Modeli'nde ifade edildiği gibi "milli emek ve üretimin karşılığı" basılması gerekmektedir.
Sayın Erdoğan Zirve'de yaptığı konuşmada, kamu ihalelerine TL zorunluluğu getirileceğini, AVM'lerdeki mağazaların döviz yerine TL ile kiralanması gerektiğini, vatandaşlar borçlanırken yerli para birimiyle borçlanması gerektiğini ifade etti.
Bu tür işlemlerde ha Dolar kullanmışsın, ha onun tercümesi olan TL'yi fark etmez; önce paranın emek ve üretim karşılığı basılarak milli olması şarttır.
Yazarımız Zühtü Kazancı'nın ifade ettiği gibi Batıya giden gemide doğuya yürümeye çalışıyoruz. Bu her konuda böyle? Ekonomide de Kapitalizmin gemisinde Milli Ekonomi Modeli'nin söylemlerini kullanıyoruz. Gemiden indiğimiz falan da yok.
Şunu unutmamak gerekir ki, nasıl namazı konuşmak namaz kılmak anlamına gelmiyorsa, namazın edebiyatını yapmak, namaz kılmakla elde edilecek faydayı sağlamıyorsa, Milli Ekonomi Modeli'ni isim vermeden projelerini konuşmak da, o projeleri olması gerektiği şekliyle hayata geçirmeden hiçbir faydası olmayacaktır.
Rusya, 4 milyar nüfusa hitap eden BRICS ülkeleri Modelin Sahibiyle de istişare ederek uyguluyor fayda görüyor, bizimkiler ise sadece konuşuyor, o da ne yazık ki ismini bile ifade etmekten imtina ederek?
Sayın Cumhurbaşkanımızın ekonomide talebin önemi ile ilgili söyledikleri ise birebir Milli Ekonomi Modeli'nin görüşleridir. Çünkü Milli Ekonomi Modeli dışındaki hiçbir sistem, başta Kapitalizm olmak üzere talebe asla böyle bakmaz. Dünyada tüketim endeksli tek bir denge analizi vardır o da Milli Ekonomi Modeli'dir.
Modelin 141. sayfasında, "Ekonomi politikalarımızın hedefi üretim ile tüketimin arasındaki dengenin oluşturulmasıdır. Bu sebeple tüketim kesiminin desteklenmesi sürekli büyümenin sağlanması için olmazsa olmaz şarttır" denilmektedir. Ve bu kural modelin birçok sayfasında örneklerle, grafiklerle bilimsel olarak anlatılmaktadır.
Görünen o ki, Sayın Cumhurbaşkanımızın ekonomi danışmanları şu sıralar satır satır Milli Ekonomi Modeli'ni okuyup Modelin sahibini ifade etmeden konuşma metinleri hazırlıyorlar. Bahsettiğimiz gibi sadece konuşmak hiçbir fayda getirmeyecektir.
Milletimiz artık uyanmalı, bugün Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan ülkelerle, uygulamayan ülkelerin arasındaki farkı fark etmelidir.
Prof. Dr. Ünal Emiroğlu hocamızın ifade ettiği gibi Prof. Dr. Haydar Baş, ekonomideki tanımları tam tersine çevirerek, ekonomiyi yerli yerine oturtarak "dünyayı tersine çeviren lider"dir.
Bugün kim derse desin, dünyada çözümün merkezi ve adresi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024