Ekonomiden sorumlu Bakan Kemal Derviş, Türkiye'deki süksesini kaybetmiş olsa bile Avrupa'da el üstünde tutuluyor.
Türkiye'ye geldiğinde iş dünyasından ekonomistlere, bürokratlardan sendikalara kadar hemen herkesin göklere çıkardığı Kemal Derviş'in bir yıllık icraatı ülkeyi batırdıkça nisbi bir uyanış başladı.
Önce iş dünyası Derviş'e isyan etti. Borç servisi dışında hiç bir ekonomik dengeyi gözetmeyen Derviş politikalarının reel ekonomide çöküntüyü büsbütün derinleştirmesi iş dünyasının bir kısmını uyandırdı.
İşadamları Derviş politikalarını sorgulamaya başlamak üzereyken hemen yurtdışından yeniden Derviş rüzgarı estirildi.
İngiltere'nin etkin finans dergisi The Banker, Kemal Derviş'i yılın ekonomi bakanı seçti.
Ödül törenine telekonferansla katılan Dünya Bankası Başkanı, IMF Başkan Yardımcıları Derviş'e ilk adıyla seslenerek, "Kemal, harika işler yapıyorsun, ilkelerinden taviz vermedin, devam et" demişler.
Derviş'in başarılarının ders kitaplarında okutulacağından dem vurmuşlar.
Gerçekten de Derviş'in başarısı ders kitaplarında okutulmalı.
Bir ülke, seçilmiş üçlü koalisyonun gönüllü teslimiyeti sayesinde dışarıdan atanmış bir bakanın emriyle nasıl tasfiye edilebilir, bu ders kitaplarında anlatılmalı.
Bir ülkenin parası nasıl pul olur. Bir yılda 2 milyon işsiz nasıl oluşturulur. İş yerleri nasıl kapatılır. Ekim alanları nasıl kurutulur.
Derviş ülkeyi batıran prensiplerini açıklamaya devam ediyor.
"Talep alevlendirilmemeli" diyor. Yani işçiye, memura, çiftçiye dar gelirliye kemer sıktırmaya devam diyor.
Peki büyüme nasıl olacak? Dalgalı kur ters teptiğine ve döviz politikası ihracatı bitirdiğine göre, iç talep de canlandırılmayacağına göre bu büyüme nasıl sağlanacak?
Sanayiciler, talep artmasa bile arzı artıralım, üretim maliyetlerini düşürelim diye bastırıyor. Ama nafile çünkü bu istekler de Derviş'in ikinci prensibine tosluyor.
Derviş, yüzde 6'lık büyümenin arz yönü yabancı sermaye olacak diyor. Şimdi anladınız herhalde Derviş'in kriz üreten modelinin sebeb-i hikmetini. Eğer bir büyüme olacaksa o da yabancı sermaye ile olacak. Tabi önce egemenliğinizi devretmeniz şartıyla.
Sanayicilerimiz unutmasın bu saatten sonra vergi, SSK, enerji, hammadde girdilerini düşürmek dahi bir egemenlik sorunudur. Bağımsızlık iradesi olmadan sanayimiz de ayağa kalkamaz.