2019 yılı sonunda, devletin kefen parası olarak ifade edilen ihtiyat akçesi de kullanılmasına rağmen 123,7 milyar TL bütçe açığı verilmişti.
2019'un başında AKP hükümetinin hedeflediği bütçe açığı ise 80,6 milyar TL idi.
Dikkat ederseniz, gerçekleşen bütçe açığıyla hedeflenen arasında ciddi bir uçurum var.
2020 yılı hedefleri ise 138,9 milyar TL bütçe açığı, 138,9 milyar da faiz borcu ödemesiydi.
Bu yılın Nisan ayı itibarıyla bütçe rakamları açıklandı.
Görünen tablo oldukça endişe verici; 2019 yılındaki sapmadan çok daha büyük bir sapma olacağını gösteriyor.
Sadece Nisan ayında verilen bütçe açığı 43,2 milyar TL...
2020 Nisan ayı içinde 108,4 milyar lira harcama yapan Hazine buna karşılık 65,2 milyar lira gelir elde edebildi.
Geçen yılın Nisan ayında verilen bütçe açığı 18,3 milyar TL idi. Yüzde 136'lık bir artış sözkonusu...
Oysa 2020 yılı için hedeflenen bütçe açığı artışı, 2019'a nazaran yüzde 11,23 civarında...
Yüzde 11 nerede, yüzde 136 nerede...
Bu hızla giderse 2020 yılı sonunda bütçe açığı 327,8 milyar gibi devasa bir rakama ulaşabilir.
Böyle bir bütçe açığı da mevcut şatlarda; geliri giderine yetmeyen, hedeflediği vergileri toplayamayan, borçları ve faiz yükü katlanarak artan bir ekonomi için büyük çöküş demektir.
Bunun böyle gitmeyeceğini, bu bütçenin sürdürülebilir olmayacağını açıkça ifade edebiliriz.
Kesinlikle yapısal ve kalıcı bir çözüm "acilen" gerekmektedir.
Ve bu korkunç tabloya "serbest piyasa ekonomisi" denilen mevcut kapitalist anlayış neden olduğu için de bu kısır anlayıştan, yanlış politikalardan derhal uzaklaşmamız gerekiyor.
Çözüme geçmeden önce, bütçe rakamlarıyla ilgili diğer çarpıcı verileri aktaralım.
Nisan 2020'de verilen açık, 2018 Nisan ayında verilen açığın 15 katı...
Bütçe giderlerinin aslan payı yine faiz ödemeleri; sadece Nisan ayında 17 milyar TL faiz ödemesi gerçekleştirildi. Bu meblağ, geçen yılın Nisan ayında yapılan 5,1 milyar TL'lik faiz ödemesinden yüzde 235 daha fazla...
Nisan'da devletin yaptığı her 100 liralık harcamanın 15,7 lirasını geçmişte aldığı borcun faiz ödemeleri oluşturdu. Kısaca, faiz lobisine çalışıldı.
Ocak-Nisan döneminde ise verilen bütçe açığı ihtiyat akçesi kullanılmasına rağmen 72,8 milyar TL oldu. Bu açık, 2018 yılının tamamında verilen açığa denk... Ayrıca bu rakam, 2020 için hedeflenen açığın yüzde 52'sine tekabül ediyor ve bundan sonra ihtiyat akçesi ve kamu bankalarının aktarılacak karı da yok.
Bütçe gelirlerinin çoğunluğu vergi gelirlerinden oluşuyor.
Hatırlarsanız, Prof. Dr. Haydar Baş, hükümet özelleştirme furyasına tam gaz devam ederken, karlı kamu kuruluşlarının elden çıkartıldığını, devletin bu gelirden de mahrum kaldığını belirterek, "Geriye vergiler, cezalar ve zamlar kaldı" demişti.
Vergilerin de çoğunluğunu adaletsiz vergiler denilen tüketimden alınan ÖTV, KDV gibi dolaylı vergiler ve çalışanların maaşlarından kesilen gelir vergileri oluşturuyor.
Kapitalizmin gereği, gelirine göre kazanandan az, kazanmayandan ise çok vergi alınıyor.
Bu gelir-gider tablosunu ve katlanarak artan bütçe açığı sorununu çözebilecek tek model Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Model, vergiler dışında yeni gelir kalemleri ortaya koyan, hatta vergileri son gelir kalemi olarak düşünen bir bütçe anlayışını ortaya koymaktadır.
MEM, parayı emek ve üretim karşılığı ve de kaynaklar karşılığı olarak tanımlamaktadır.
Gayri safi milli hasıla (GSMH) karşılığı ve de kaynaklar karşılığı devreye konulacak olan senyoraj geliri devletin ve vatandaşın sırtındaki yükü rahatlıkla kaldırabilecek düzeydedir.
Hem de, Prof, Dr. Baş'ın ifadesiyle, "Kıyamet sabahına kadar..."
Bütçe sıfır maliyetli senyorajla elde edildiği için bütçe üzerinden borç ve faiz yükü de tamamen kalkmaktadır.
MEM, yeni gelir kalemleriyle; finansal olarak çok güçlü bir devlet; refah düzeyi yüksek, mutlu ve huzurlu bir millet tablosu oluşturmaktadır.
Türkiye tercihini bugün, "Biz bu işin şifrelerini biliyoruz" diyen Hüseyin Baş'ın genel başkanı olduğu, MEM'i parti programına alan tek siyasi parti olan Bağımsız Türkiye Partisi'den (BTP) yana kullanırsa işte o zaman bu yaşadığımız bütçe krizinden rahatlıkla kurtulabiliriz.
Tek çözüm bu...
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024