İnsanlık ve İslam tarihi boyunca, dini kullanarak siyasi iradelerden rant devşirmeye çalışan birçok alim müsveddesi olmuştur.
Kur'an-ı Kerim'de bu kimseler şöyle ifade edilmektedir:
"Allah'ın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah, onlarla ne konuşacak, ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem dolu bir azap vardır." (Bakara, 174)
Hakk'ı batıl, batılı da hak gösterenler, dinde olmayanları varmış gibi uyduranlar için de Peygamber (s.a.a.) Efendimizin şu uyarısı dikkat çekicidir:
"Her kim bile bile benim ağzımdan yalan uydurursa, cehennemdeki yerine hazırlansın." (Müslim, Mukaddime 2, 3, 4; Ebû Davud, İlim 4; İbn Mâce, Mukaddime 4; Tirmizî, İlim 8; Menâkıb 20)
İslam tarihinde Emevi saltanatına yaranmak için hadis uydurup, dünyevi gelir elde etmek için dini değerleri iktidarda bulunanların menfaatlerine göre değiştirmeye çalışanlardan biri de Zühri'dir. Zühri, Mervanoğullarından Abdülmelik zamanında "kadı" makamına atanarak sarayın şatafatıyla tanışmış ve Velid, Süleyman, Yezid, Hişam ve Ömer b. Abdülaziz dönemlerinde de saraydaki konumunu sürdürmüştür.
Emeviler döneminde saray tarafından din konusunda en üst otorite olarak atanan Zühri'nin dine bakışını anlamak için şu hadise yeterlidir:
Zühri, saray yaşamına ve onun refah nimetlerine öyle alışmıştı ki, ömrünün sonlarına doğru kendisine, "Keşke ömrünün bu son günlerinde Medine'de olsaydın, Peygamber camiinde bir direk dibinde otursaydın ve biz etrafında dizilip otursaydık, sen de halkı eğitseydin" denildiğinde, Zühri'nin buna cevabı şu oldu: "Eğer böyle yaparsam, derim soyulur, bu benim yararıma değil. Ancak dünyaya sırt çevirip ahirete sarılırsam, başka?" (İbn-i Kesir, Tarih, c.9, s.348)
Yani gece gündüz sözde dini insanlara anlatan, fetvalar veren Zühri'nin kendisinin ahiretle, dinle hiçbir alakası yok. Bu cevaptan bunu anlıyoruz.
Zühri'nin uydurduğu hadislerle ilgili birçok örnek Prof. Dr. Haydar Baş'ın İmam Hasan eserinde kaynaklarıyla beraber mevcut. Bir örneği aktaralım:
Zühri, Peygamberin bir Hadisine, "Mescid-i Aksa sizin için Mescidü'l-Haram hükmündedir" sözünü ilave ediyor. Bu uydurmanın nedeni, Mekke'nin hakimiyetinin Emevilerle savaş halinde olan Zübeyr oğlu Abdullah'ın elinde olmasıdır.
Şam halkı hacca gittiklerinde Emevi halifesi Abdülmelik aleyhinde propagandalara kanmasın diye Hadise bu söz de eklenerek Şam halkının Şam'a yakın ve Emevilerin kontrolünde olan Mescid-i Aksa'ya gitmesi sağlanıyor.
İşte bu Zühri'ye, İmam Hüseyin (a.s.) Efendimizin oğlu İmam Zeynelabidin uyarı ve nasihat dolu bir mektup gönderiyor. Mektubun tamamı Sayın Baş'ın İmam Hasan eserinde var, ben sadece bazı uyarı bölümlerini günümüzdeki sakallı, cübbeli Zühriler için aktaracağım:
"Bil ki, gizlediğin en ufak şey ve yüklendiğin en hafif şey; zalimin vahşetinin huzurlu gözükmesine sebep olmaktadır. Ona yaklaştığında ve seni her çağırışında icabet ettin. Sapıklık yolunu onun için düzgün kıldın. Ne kadar korkuyorum; günahların sebebiyle yarınki yerinin hainlerle aynı olmasından ve zalimlerle işbirliği etmen karşılığında elde ettiğinden dolayı?"
"Hakkın olmayanları sana verdiklerinde aldın, bir kimseye yaklaştın ki hiçbir hakkı sahibine geri vermemiştir. O seni kendine yakın kıldığında hiçbir batılı bertaraf etmedin, Allah'ın düşmanı olan kimseyi dost edindin."
"Değil midir ki seni, davet edip kendilerine yakın kıldıklarında, seni zulüm değirmeninin çevresinde dönüp öğüttüğü orta mili yaptılar ve seni aykırı davranışlarına doğru geçebilmek için köprü yaptılar, sapıklık ve delalet damına çıkmak için basamak yaptılar."
"Sen (halkı) onların sapıklığına davet ediyor ve onların yolunu kat ediyorsun. Onlar seninle alimlerin yüreğinde şüphe yarattılar, seninle cahil gönülleri kendilerine cezp ettiler."
"Sana verdikleri, senden aldıkları karşısında çok değersiz ve önemsizdir. Senin için abad ettikleri şey ne de azdır. Şimdi gör ki senin ahiretini ne kadar harap etmişlerdir."
"Sen bir cahille karşı karşıya değilsin. Senin amellerinin hesabını tutan Allah hiçbir zaman sapmalarından gafil olmaz."
"Ne kadar cehalet ve gurura saplandığını ve halkın sorunlara ve fitneye ne kadar gömüldüğünü görmez misin?"
"Sana ne olmuştur da gaflet uykusundan uyanmıyorsun ve sapmalarından tevbe etmiyorsun?"
"Allah'ın Kur'an'daki şu buyruğunun kapsamına girmenden çok korkuyorum: Namazı zayi ettiler, şehvetlerine uydular ve pek yakında sapıklıklarının (ezasını) görecekler." (Meryem, 59)
"Allah, seni Kur'an ilimlerinin taşıyıcısı kıldı ve din ilmini sana emanet etti ama sen onu zayi ettin, bizi senin sapıklığından koruduğu için Allah'a şükrediyoruz. Vesselam."
Cenab-ı Hak, bizleri Deccalleşmiş olan bugünkü Zührilerin şerrinden muhafaza eylesin.
(Kaynak: İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa 129-141; Tuhefu'l-Ukul, Hasan b. Ali, Şo'be, s.274-277; el-İmam Zeynelabidin, Abdurrezzak Muharrem Musavi, s.154-159; İmamların hayatı, Mehdi Pişvai, s.199-209)
Kur'an-ı Kerim'de bu kimseler şöyle ifade edilmektedir:
"Allah'ın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah, onlarla ne konuşacak, ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem dolu bir azap vardır." (Bakara, 174)
Hakk'ı batıl, batılı da hak gösterenler, dinde olmayanları varmış gibi uyduranlar için de Peygamber (s.a.a.) Efendimizin şu uyarısı dikkat çekicidir:
"Her kim bile bile benim ağzımdan yalan uydurursa, cehennemdeki yerine hazırlansın." (Müslim, Mukaddime 2, 3, 4; Ebû Davud, İlim 4; İbn Mâce, Mukaddime 4; Tirmizî, İlim 8; Menâkıb 20)
İslam tarihinde Emevi saltanatına yaranmak için hadis uydurup, dünyevi gelir elde etmek için dini değerleri iktidarda bulunanların menfaatlerine göre değiştirmeye çalışanlardan biri de Zühri'dir. Zühri, Mervanoğullarından Abdülmelik zamanında "kadı" makamına atanarak sarayın şatafatıyla tanışmış ve Velid, Süleyman, Yezid, Hişam ve Ömer b. Abdülaziz dönemlerinde de saraydaki konumunu sürdürmüştür.
Emeviler döneminde saray tarafından din konusunda en üst otorite olarak atanan Zühri'nin dine bakışını anlamak için şu hadise yeterlidir:
Zühri, saray yaşamına ve onun refah nimetlerine öyle alışmıştı ki, ömrünün sonlarına doğru kendisine, "Keşke ömrünün bu son günlerinde Medine'de olsaydın, Peygamber camiinde bir direk dibinde otursaydın ve biz etrafında dizilip otursaydık, sen de halkı eğitseydin" denildiğinde, Zühri'nin buna cevabı şu oldu: "Eğer böyle yaparsam, derim soyulur, bu benim yararıma değil. Ancak dünyaya sırt çevirip ahirete sarılırsam, başka?" (İbn-i Kesir, Tarih, c.9, s.348)
Yani gece gündüz sözde dini insanlara anlatan, fetvalar veren Zühri'nin kendisinin ahiretle, dinle hiçbir alakası yok. Bu cevaptan bunu anlıyoruz.
Zühri'nin uydurduğu hadislerle ilgili birçok örnek Prof. Dr. Haydar Baş'ın İmam Hasan eserinde kaynaklarıyla beraber mevcut. Bir örneği aktaralım:
Zühri, Peygamberin bir Hadisine, "Mescid-i Aksa sizin için Mescidü'l-Haram hükmündedir" sözünü ilave ediyor. Bu uydurmanın nedeni, Mekke'nin hakimiyetinin Emevilerle savaş halinde olan Zübeyr oğlu Abdullah'ın elinde olmasıdır.
Şam halkı hacca gittiklerinde Emevi halifesi Abdülmelik aleyhinde propagandalara kanmasın diye Hadise bu söz de eklenerek Şam halkının Şam'a yakın ve Emevilerin kontrolünde olan Mescid-i Aksa'ya gitmesi sağlanıyor.
İşte bu Zühri'ye, İmam Hüseyin (a.s.) Efendimizin oğlu İmam Zeynelabidin uyarı ve nasihat dolu bir mektup gönderiyor. Mektubun tamamı Sayın Baş'ın İmam Hasan eserinde var, ben sadece bazı uyarı bölümlerini günümüzdeki sakallı, cübbeli Zühriler için aktaracağım:
"Bil ki, gizlediğin en ufak şey ve yüklendiğin en hafif şey; zalimin vahşetinin huzurlu gözükmesine sebep olmaktadır. Ona yaklaştığında ve seni her çağırışında icabet ettin. Sapıklık yolunu onun için düzgün kıldın. Ne kadar korkuyorum; günahların sebebiyle yarınki yerinin hainlerle aynı olmasından ve zalimlerle işbirliği etmen karşılığında elde ettiğinden dolayı?"
"Hakkın olmayanları sana verdiklerinde aldın, bir kimseye yaklaştın ki hiçbir hakkı sahibine geri vermemiştir. O seni kendine yakın kıldığında hiçbir batılı bertaraf etmedin, Allah'ın düşmanı olan kimseyi dost edindin."
"Değil midir ki seni, davet edip kendilerine yakın kıldıklarında, seni zulüm değirmeninin çevresinde dönüp öğüttüğü orta mili yaptılar ve seni aykırı davranışlarına doğru geçebilmek için köprü yaptılar, sapıklık ve delalet damına çıkmak için basamak yaptılar."
"Sen (halkı) onların sapıklığına davet ediyor ve onların yolunu kat ediyorsun. Onlar seninle alimlerin yüreğinde şüphe yarattılar, seninle cahil gönülleri kendilerine cezp ettiler."
"Sana verdikleri, senden aldıkları karşısında çok değersiz ve önemsizdir. Senin için abad ettikleri şey ne de azdır. Şimdi gör ki senin ahiretini ne kadar harap etmişlerdir."
"Sen bir cahille karşı karşıya değilsin. Senin amellerinin hesabını tutan Allah hiçbir zaman sapmalarından gafil olmaz."
"Ne kadar cehalet ve gurura saplandığını ve halkın sorunlara ve fitneye ne kadar gömüldüğünü görmez misin?"
"Sana ne olmuştur da gaflet uykusundan uyanmıyorsun ve sapmalarından tevbe etmiyorsun?"
"Allah'ın Kur'an'daki şu buyruğunun kapsamına girmenden çok korkuyorum: Namazı zayi ettiler, şehvetlerine uydular ve pek yakında sapıklıklarının (ezasını) görecekler." (Meryem, 59)
"Allah, seni Kur'an ilimlerinin taşıyıcısı kıldı ve din ilmini sana emanet etti ama sen onu zayi ettin, bizi senin sapıklığından koruduğu için Allah'a şükrediyoruz. Vesselam."
Cenab-ı Hak, bizleri Deccalleşmiş olan bugünkü Zührilerin şerrinden muhafaza eylesin.
(Kaynak: İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa 129-141; Tuhefu'l-Ukul, Hasan b. Ali, Şo'be, s.274-277; el-İmam Zeynelabidin, Abdurrezzak Muharrem Musavi, s.154-159; İmamların hayatı, Mehdi Pişvai, s.199-209)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025