Başbakan Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı yürüttüğü dönemlerde danışmanlığını yapan Mehmet Metiner'in itirafları AKP'ye destek veren medyada hayli toz kaldırdı.
Radikal İslamcılıktan, Milli Görüş'e, oradan HADEP'e kadar bir dizi fikri ve siyasi istihale geçiren Metiner, itirafları ile kartel medyasının gözdesi oldu. Tıpkı AKP iktidarı gibi.
Çünkü Metiner, bir dönem Başbakan Erdoğan'ın başını çektiği Milli Görüş'ün gençlik kadrosunun o günkü çizgisinden bu güne nasıl bir başkalaşım geçirdiğini şişire şişire anlatıyordu.
Bir zamanlar "Taliban gibiydik, iyi ki de din devleti kurmamışız. Şimdi Laik demokrasinin yılmaz savunucusuyuz" türünden laflar ediyordu.
Metiner, aslında bir dönem radikal İslamcılık söylemi ile Türk milletinin inancına, geleneğine, kutsallarına savaş açarken, şimdi aynı işlevi radikal laikçi söylemle yapıyordu.
Onun için de hortumcu medya mikrofonu büyük bir şehvetle uzatıyordu.
Peki, sözde İslamcı, AKP'ci medya niye Metiner'i tefe koyuyordu?
Metiner'in esasa dair söylediklerine ciddi bir itiraz getiremiyorlardı.
Çünkü Metiner'in dediği gibi onlar aslında itiraf edemese de çoktan Metiner'i sollamışlardı.
Çoktan kimi Vatikan, kimi Brüksel, kimi Washington'a demir atmıştı.
Onların kızgınlığı daha çok Metiner'in bu çıplak gerçeğe ayna tutan transparan üslubuydu.
Onlar aslında aynaya küfrediyorlardı.
Metiner de haklı olarak, "ben çıplak aynayım, bana niye kızıyorsunuz" diye sitem ediyor.
Kraldan fazla kralcı, AKP'den fazla AKP'ci medya, Metiner, "kendi değişim hikayesi ile bir dönem danışmanlığını yürüttüğü Erdoğan'ın değişim hikayesini" de aynı karede göstermesine en çok kızmışlardı.
Ancak Erdoğan'dan Metiner'e sürpriz bir destek gelince kraldan fazla kralcı Vakit ve Yeni Şafak yazarları şapa oturdu.
Başbakan Erdoğan Metiner'in açıklamaları hatırlatılınca çanakçı kartel medyasına benzer itiraflarda bulundu.
Erdoğan, "geçmişte dini istismar yanlışına bizler de düştük. Ancak şimdi kırmızı çizgilerimizden biri de bu" dedi.
Erdoğan'ın bu sözleri eski danışmanı Metiner'in yüreğine su serpti. Metiner, "Başbakan'ın sözleri açık yürekli itiraf" diye alkışladı.
Gerçekten de Erdoğan ve kadrosu "referansım İslam söyleminden dört hak din söylemine; İslam Ortak Pazarı anlayışından Hıristiyan Avrupa Birliğine; Siyonizm'e düşmanlıktan Siyonistlerden Cesaret Ödülü alacak çizgiye; Müslümanlar bir vücut gibidir duyarlılığından ölen ABD askerleri için üzülecek noktaya" savrulmuştu.
Ama din istismarından hala vazgeçtikleri söylenemez.
Çünkü 1.5 yıldır başörtülü ve İmam Hatiplinin mağduriyetini seyreden Erdoğan, Kıbrıs'taki ver-kurtul sürecini örtmek için yeniden İHL ve başörtüsü istismarına başlandı.
Şimdi Kıbrıs'ta olup bitenleri gizlemek için İHL ve başörtüsü gündemi açmaya çalışıyor.
Sanki iktidar kendileri değilmiş gibi, hiç de sıkılmadan.
Bu olup bitenlerin objektif okunuşu şu olabilir, AKP dine hizmetten din istismarına geçmiş durumda.
Tıpkı kendinden önceki tüm merkez sağ partileri gibi. Bahçeli gibi, Yılmaz gibi, Çiller gibi, Demirel gibi, gibi, gibi....
Radikal İslamcılıktan, Milli Görüş'e, oradan HADEP'e kadar bir dizi fikri ve siyasi istihale geçiren Metiner, itirafları ile kartel medyasının gözdesi oldu. Tıpkı AKP iktidarı gibi.
Çünkü Metiner, bir dönem Başbakan Erdoğan'ın başını çektiği Milli Görüş'ün gençlik kadrosunun o günkü çizgisinden bu güne nasıl bir başkalaşım geçirdiğini şişire şişire anlatıyordu.
Bir zamanlar "Taliban gibiydik, iyi ki de din devleti kurmamışız. Şimdi Laik demokrasinin yılmaz savunucusuyuz" türünden laflar ediyordu.
Metiner, aslında bir dönem radikal İslamcılık söylemi ile Türk milletinin inancına, geleneğine, kutsallarına savaş açarken, şimdi aynı işlevi radikal laikçi söylemle yapıyordu.
Onun için de hortumcu medya mikrofonu büyük bir şehvetle uzatıyordu.
Peki, sözde İslamcı, AKP'ci medya niye Metiner'i tefe koyuyordu?
Metiner'in esasa dair söylediklerine ciddi bir itiraz getiremiyorlardı.
Çünkü Metiner'in dediği gibi onlar aslında itiraf edemese de çoktan Metiner'i sollamışlardı.
Çoktan kimi Vatikan, kimi Brüksel, kimi Washington'a demir atmıştı.
Onların kızgınlığı daha çok Metiner'in bu çıplak gerçeğe ayna tutan transparan üslubuydu.
Onlar aslında aynaya küfrediyorlardı.
Metiner de haklı olarak, "ben çıplak aynayım, bana niye kızıyorsunuz" diye sitem ediyor.
Kraldan fazla kralcı, AKP'den fazla AKP'ci medya, Metiner, "kendi değişim hikayesi ile bir dönem danışmanlığını yürüttüğü Erdoğan'ın değişim hikayesini" de aynı karede göstermesine en çok kızmışlardı.
Ancak Erdoğan'dan Metiner'e sürpriz bir destek gelince kraldan fazla kralcı Vakit ve Yeni Şafak yazarları şapa oturdu.
Başbakan Erdoğan Metiner'in açıklamaları hatırlatılınca çanakçı kartel medyasına benzer itiraflarda bulundu.
Erdoğan, "geçmişte dini istismar yanlışına bizler de düştük. Ancak şimdi kırmızı çizgilerimizden biri de bu" dedi.
Erdoğan'ın bu sözleri eski danışmanı Metiner'in yüreğine su serpti. Metiner, "Başbakan'ın sözleri açık yürekli itiraf" diye alkışladı.
Gerçekten de Erdoğan ve kadrosu "referansım İslam söyleminden dört hak din söylemine; İslam Ortak Pazarı anlayışından Hıristiyan Avrupa Birliğine; Siyonizm'e düşmanlıktan Siyonistlerden Cesaret Ödülü alacak çizgiye; Müslümanlar bir vücut gibidir duyarlılığından ölen ABD askerleri için üzülecek noktaya" savrulmuştu.
Ama din istismarından hala vazgeçtikleri söylenemez.
Çünkü 1.5 yıldır başörtülü ve İmam Hatiplinin mağduriyetini seyreden Erdoğan, Kıbrıs'taki ver-kurtul sürecini örtmek için yeniden İHL ve başörtüsü istismarına başlandı.
Şimdi Kıbrıs'ta olup bitenleri gizlemek için İHL ve başörtüsü gündemi açmaya çalışıyor.
Sanki iktidar kendileri değilmiş gibi, hiç de sıkılmadan.
Bu olup bitenlerin objektif okunuşu şu olabilir, AKP dine hizmetten din istismarına geçmiş durumda.
Tıpkı kendinden önceki tüm merkez sağ partileri gibi. Bahçeli gibi, Yılmaz gibi, Çiller gibi, Demirel gibi, gibi, gibi....
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014