Düşmanın şahitliği

"Hedefi koy, hedefe giderken ne gerekiyorsa yap." Amerika'nın ve batının temel felsefesi budur. Bu güçler hedeflerini koyarlar. Bizlere belli etmemeye çalışsalar bile bu hedefleri kendi inançlarından belirlerler ve bu hedeflere ulaşmak için her yolu denerler. Saddamlar üretirler, Ladinler doğururlar, bombalar atarlar, soykırımlar, cinayetler işlerler sonra bunlara zanlı bulup, hedef haline getirirler. Sonra ne olur? Kanlar akar, cinayetler, tecavüzler, en akla gelmedik işkenceler uygulanır masum insanlara. Toprakları işgal edilir, değerleri talan edilir, sömürülür.Bizde ise bu böyle değildir. Bizim toplumumuzda "adam gibi adam" kavramı vardır. Bizim hem işimiz, hem sözümüz doğrudur. Bu özelliğimizi de inancımızdan alırız. Söz verdiği zaman tutmayan, konuştuğu zaman yalan konuşan, emanete hıyanet edenler en kötü insan modelidir. Onun için bizler bu hor görülen özellikleri kendimizden uzak tutmaya çalışmışızdır.Bu özelliğimizi iyi bilen batı ve Amerika hedeflerine giderken bu özelliğimizi sakatlamaları gerekiyordu. Bunun için siyasileri çok iyi kodladılar. "Dün, dündür" mantığını içimize soktular. Biz de başüstüne dedik. Hiç sorgulamadık. Dün ne diyordunuz, bugün ne diyorsunuz? demedik. Sanki siyasete girince her şey mubah oluyor zannettik. Hâlbuki sen, hizmetçi de olsan, cumhurbaşkanı da olsan her işinden, her sözünden sorumlusun. Artı rütben arttıkça sorumluluğun da artacaktır. Hele söz ve davranışlarınla insanları yönlendirme pozisyonundaysan sorumluluğun kat ve kattır.Gerçek bellidir. Doğru tektir. Dün, dündür, bugün bugündür, mantığı asla geçerli değildir.Siyaset arenasından kimler geçmedi ki! Neler söyleyip, neler yapmadılar ki! Şimdi AKP iktidar.Şahsen bunlar kadar söyledikleri ile yaptıkları arasında bu kadar büyük tezatlara düşen siyasetçi hatırlamıyorum. Kendilerini o kadar inkâr ettiler ki, ben tanıyamıyorum. Basit bir örnek. Sayın Erdoğan Refah partisinin enerji dolu bir neferiyken bakın neler diyor o zamanlar;"Bir araştırdım, baktım ki benim liderimi (Erbakan) Amerika sevmiyor, baktım ki batı sevmiyor, baktım ki Yahudi de sevmiyor. Ee düşmanın şahadeti en makbul şahadettir. Onlar sevmediğine göre benim sevmem gerekir dedim ve o gün, bu gündür bu mücadelede beraber yürüyoruz, yürüyeceğiz?"Tarih 2010 Sayın Erdoğan mecliste şu konuşmayı yapıyor; "Türkiye'nin misyonu, anlam ve önemini en iyi idrak edebilecek ülkelerden biri şüphesiz ki, kadim dostumuz ve Sayın Obama'nın ifadesiyle model ortaklığı kurduğumuz Amerika'dır?"Evet, düşmanın şahadeti en makbul şahadettir Sayın Erdoğan. Onlarda size şahit oldular?Yine Sayın Gül 08.03.1995 tarihinde meclis kürsüsünde şu konuşmayı yapıyor; "Türkiye'nin Avrupa birliğine giremeyeceği kesindir. Bunu Avrupalılar söylemektedir. Bunu Avrupa'nın ileri gelen bütün politikacıları söylemektedir. Avrupalı filozofların hepsi söylemektedir. Çünkü Avrupa birliği bir Hıristiyan kulübüdür."Tarih 29.10.2004 İslam dünyasına kiniyle ün yapmış, haçlı seferlerini başlatan papazın heykelinin altında iki Türk. Avrupa Birliğine imza atıyorlar.Kim mi dersiniz o iki kişi?Biri Sayın Gül, diğeri Sayın Erdoğan.Ne diyelim "Düşmanın şahadeti en makbuldür"?