Lafa gelince mangalda kül bırakmayan iktidar ve muhalefet partilerinin liderleri, sözcüleri iş icraat ve çözüme gelince 'lay lay lom' havasındalar.
Ama gerçek o ki! İktidar da, muhalefet de gençlerimizi unuttu. Bu ülkenin, çocuklarımızın emaneti olduğunu unuttu. Adeta babalarından miras gibi bir anlayış ile yollarına devam ediyorlar. Ama nereye kadar?
Yaşanılan vahamete bakar mısınız? Bizim kültürümüzde, 'baba' olarak tabir edilen devlet algısı bile yok edilmeye çalışılıyor.
Sıcak gündem kira fiyatları, yurtlar ve yüksek öğrenim öğrencileri. Bu gündem bugün ortaya çıkmadı. Hep vardı ama her gelen gün bir önceki günden daha kötü olduğu için artık balon patladı.
İktidar partisi ise hala durumun farkında değil. Sayın Erdoğan hala, 'Ortada suiistimal varsa bu zulmün önüne geçeceğiz' diyor.
Ortadaki suiistimal yıllardır var. Artı 'saldım çayıra mevlam kayıra' mantığı var. 'Her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kayıt yok' mantığı var. Enflasyon, faiz, ücretin asgarisi altında ezilen toplum var.
Ama iktidara göre, 'Ortada büyütülecek bir sorun yok. Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz gençlerimizle aramıza, birilerinin kendi siyasi çıkarları için sürekli olarak ürettiği yalanların girmesine izin vermeyeceğiz' bakışı var.
Ve iktidar partisinin, 'devrim' dediği icraat sıralamaları var. Üniversite sayısını 57'den, 204'e çıkarmışlar. Öğrenci sayısı da 2 milyondan 19 yılda 8 milyona çıkmış. 19 yılda da bir milyon kapasiteli yurtlar yapmışlar.
Bu rakamların açılımını yaptığınız zaman kapitalizme kurban edilmiş bir yüksek öğretim karşınıza çıkıyor.
57 üniversitenin çoğu devlet üniversitesiydi. O yıllarda öğrencilerin çoğu ev tutarlardı. Çünkü şartlar daha iyiydi.
Şimdi üniversitelerin çoğu özel yani paralı. Yurtları da paralı. Ülkedeki gelir adaletsizliği ortada. Bu gençler nasıl okuyacak? Bu gençlerin anne-babaları ne yapacak?
8 milyon öğrenci üniversitede okuyor, deyip ardından da 1 milyon kapasiteli yurt yaptık. Daha ne yapalım, diyenlere kalan 7 milyon öğrencinin sahibi kimdir, sorusunu sorun.
Dün, 'devlet baba' vardı. Bugün, 'Her şeyi devletten beklemeyin, ne halin varsa gör' diyen bir iktidar var.
Hala geçmişin rakamlarıyla bugünü kıyaslıyorlar. Gerçi o rakamlar bile nasıl bir çaresizlikte olduklarını haykırıyor.
Örneğin şu 45 liracık! O 45 liracık, bugünkü 650 lira ile ringe çıkınca 45 liracık, 650 lirayı kündeye getiriyor.
Ya muhalefet partileri! Gençlerimizin istekleri, ihtiyaçlarına değil ihtiraslarına yönelik söylemler yapma gayretindeler.
Saray'ı öğrenci yurdu yapacaklarmış. İlk cep telefonu ve oyun konsülü alımlarında ÖTV sıfırlanacakmış. İlk internet aboneliğinde vergi alınmayacak, indirimli paketlere ulaşmaları sağlanacakmış. Mülakat kaldırılacakmış, torpile son verilecekmiş. Yurt borçlarının faizleri silinecekmiş.
AKP ile aynı ekonomi ve eğitim mantığı ile devam edeceğim. Ama AKP'nin yaptıklarını yapmayacağım, demektir bu.
Üniversite sınavlarını kaldıracağım, diyebiliyorlar mı? Hayır.
Okumak isteyen her gencimizin bütün ihtiyaçlarını, devlet olarak karşılayacağım ve her türlü imkanları önlerine koyacağım, diyebiliyorlar mı? Hayır.
Üniversite mezunu bir gencin hiçbir zaman 'iş bulma' gibi bir başlığı olmayacak, diyebiliyorlar mı? Hayır.
Gençlerimiz bu gerçeklerin farkındadır, farkında olmak zorundadırlar. Yoksa 'düzen' değişmeyecektir.
Türkiye'nin genç lideri Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş bu gerçeği şöyle dile getirdi:
"Siz hiç genç olamamış efendiler, ülkemizin geleceğini sokaklarda bırakamayız. Bugün görmezden geldiğiniz gençlerimiz, yarın oy pusulasında sizleri görmezden gelecekler."
Gençleri gören tek lider Hüseyin Baş'tır
BTP Lideri genel başkan olduğu günden bugüne her konuşmasında gençlere illaki ayrı bir parantez açıyor. Neden? Çünkü gençler, geleceğimizdir. Bu başlıkların bir kaçını hatırlatayım;
"Siyasetin müdahale etmemesi gereken alanlar var. Bunların başında da eğitim gelmektedir. Eğitim ideolojik bir rant alanına dönüştürülmemelidir."
"Her insan lise okuyor da, neden üniversite okuyamıyor? Eğitim anayasal bir hak... Bizler buna rağmen sınavla öğrencilerin önünü kesiyoruz."
"Biz tüm gençlerimizi üniversite mezunu yapabilecek altyapıya, akademik kadrolara, imkânlara sahibiz."
"Yoksulluğu sen devreden çıkar, Türkiye'den 1000 tane Einstein çıkar. Bu ülkenin böyle bir hazinesi var".
"Toprağına, vatanına, milletine ve önce de kendisine inanan gençler yetiştireceğiz. Buradan gençlerimize tekrar sesleniyorum; Eğer hayalleriniz yoksa sizin için hiçbir şey yapamam. Bakın Prof. Dr. Haydar Baş geldi, kendisinin de söylediği gibi o treni kaçırdınız.
Bundan sonra kaçırmaya hakkınız yok. Artık kendimize gelmemizin vakti gelmiştir. Aklımızı başımıza alacağız. Eğer hayallerimizi gerçekleştirmek istiyorsak bu torpil dünyasından, bu rant dünyasından kendimizi kurtaracağız. Bağımsız Türkiye Partisi'nde bir ve beraber olacağız ve hep birlikte hayallerimizi gerçekleştireceğiz."
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024