Bir ekonomi modeli ortaya koyarken, insandan işe başlamak şarttır. "İnsan, ekonomi politikalarının hem hedefi, hem de konusudur. Ekonomi politikalarının gayesi insana daha yaşanabilir, daha rahat bir dünya sunmaktır. Elbette politikaların istenilen neticeleri vermesi muhatabın doğru tanınmasına bağlıdır. İnsanı yanlış tarif eden bir ekonomi modelinin doğru neticeler elde etmesi mümkün değildir. Maalesef, bilinen ekonomi modelleri, kendi sistemlerine uygun bir insan tarifi yapmışlar. Meselâ kendi çıkarlarını en yüksek düzeye çıkarma amacı güden homo-economicus (iktisadi insan) kapitalizmin modelini üzerine inşa ettiği insandır" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s. 45). Kapitalizmin teorisini üzerine kurduğu homo-economicus, örnek alınacak bir insan tipi değildir. Çünkü, böyle bir insan, psikologlara göre hastadır, gerçek hayatta da istisnadır. Onun, en belirgin özelliği menfaatini herşeyin üstünde tutması, yani ilâhlaştırmasıdır. Sosyalizmin örnek insan tipi ise homo-secius'tur. Homo-secius, homo-economicus'un tam zıddıdır. Kişisel çıkarcılık eğilimi taşımaz, elinden geldiği kadar devlet ve toplum için çalışır. Bu insan tipi de istisnadır. Bireyler, toplumun çıkarlarını kendiliğinden her zaman gözetmezler. Gözetmeleri için toplumun çıkarları ile bireysel çıkarların örtüşmesi gerekir. Başka bir deyişle birey, "benim çıkarım toplumun çıkarına bağlıdır" diyebilmelidir. Bu sağlanabilir mi? Elbette sağlanır. "Eğer, bireyin çıkarlarını toplumun çıkarlarına katkı sağlayacak biçimde yönlendirebilirsek, aynı anda hem bireyin, hem de toplumun maksimum fayda elde etmesi mümkün olacaktır" (A.g.e., s. 51).
Demek ki, kapitalizm ve sosyalizmin örnek gösterdikleri insanlar, toplumda istisnadır. Her iki sistem de, önce sistemi tanımlamışlar, tanımladıkları sisteme göre de bir insan modeli çizmişler. Tabiri caizse, 'sistem için insan' anlayışını benimseyerek, ilk adımı yanlış olarak attılar. Yanlış adımlar birbirini izledi ve günümüze kadar geldik. Bugün, insanların açlıktan ölmesi, kapitalizm ve sosyalizmin, daha doğrusu, kabul edilen ekonomi biliminin teorisinin ve pratiğinin iflâsının ilânıdır. İnsanlar açlıktan ölürken, öğretim üyelerinin geçersiz ekonomi teorilerini, hâlâ genç beyinlere sokmaya çalışmaları büyük bir bedbahtlıktır. Bu bedbahtlıktan kurtulan ve 'Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongreleri'nde bildiri sunan öğretim üyelerini tebrik etmek gerekir. Başta 'Milli Ekonomi Modeli'nin müellifi Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere, bu öğretim üyelerinin hizmetini tarih altın harflerle yazacaktır.
Şimdi gelelim, 'Milli Ekonomi Modeli'ndeki örnek insana. 'Milli Ekonomi Modeli'nde, "sınırsız olan insanın ihtiyaçları değil, ihtiraslarıdır. İnsanın doymayan tarafı karnı değil, gözüdür" (A.g.e., s.45) denilerek, insanın fizyolojik ihtiyacı ile psikolojisinin birbirinden ayrı olduğu açık bir şekilde ortaya konuldu. "Milli Ekonomi Modeli, hayallerden değil, var olan gerçeklerden yola çıkarak, bunlara uygun bir modeli hayata geçirmeyi amaçlamaktadır. İnsanı tam manası ile tarif etmeden onunla ilgili hiçbir meseleyi çözüme kavuştaramayız" (A.g. e., s.37). İnsanı tanımak, doğasını tanımak demektir. O bakımdan, "yapılması gereken, insanın doğasından kaynaklanan, gerçek özelliklerinden yola çıkarak, onu tatmin edecek bir ekonomi modelini hayata geçirmek olmalı idi" (A.g.e., s.45). Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı, işte budur. Onun sunduğu modelde, hayali bir insan tipinden söz edilmiyor. Var olan gerçek insana uygun bir model sunuluyor. Milli Ekonomi Modeli'nde insan, ne bireysel çıkarını ilâhlaştırıyor, ne de onu tamamen gözardı ediyor. Orta yolu seçiyor. Prof. Dr. Ruşen Kuliyev, Milli Ekonomi Modeli'ndeki insan tipini, Lâtince 'homo-deus' olarak tanımlıyor. Diyor ki: "Bu fikirlerin gerçekleşmesi insanlığın sorunlarının doğru çözüm devrinin, yani homo-deus devrinin başlangıcı olacaktır" (Yeni Mesaj Gazetesi, 18 Kasım 2007). Homo-deus'un literatürümüzdeki karşılığı herşeyini Allah (cc) için yapan , kendini hakka ve adalete atayan insandır. Kapitalizm ve sosyalizmin örnek insanları ile 'Milli Ekonomi Modeli'nin örnek insanın mukayesesi bile, gafletten uyanmak için yeterlidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018