Dün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, kısa ifadesiyle İşçi Bayramı'ydı. Tüm emekçilerimizin bayramı kutlu olsun. Yurdun dört bir yanında emekçilerimiz meydanlardaydı.
İstanbul Maltepe Meydanı, Ankara Tandoğan Meydanı, İzmir Gündoğdu Meydanı, Bolu Demokrasi Meydanı, Adana Uğur Mumcu Meydanı ve bütün illerimizde birçok meydan emekçilerimizle doldu taştı.
Açılan pankartlarda; "Savaşa karşı barış, sermayeye karşı emek", "Haramilerin saltanatını yıkacağız", "Gazetecilere özgürlük", "OHAL'de emek kazanacak", "Yaşamak istiyoruz", "OHAL'de kadro bizi görecek mi?", "Türkiye'nin zencileri karayolları taşeron işçileri", "Verilen sözler unutulmasın, kadro hakkım", "Eşit işe eşit ücret", "Emperyalizme, kapitalizme, siyonizme hayır", "Dünya beşten, emek sermayeden büyük", "Adil bir dünya için hep birlikte", "Kudüs'e selam, direnişe devam" ve daha nice hak arayışını ifade eden cümleler yazılıydı.
Ayrıca, meydanları dolduran emekçiler; "Yaşasın 1 Mayıs direnişimiz", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz", "Direne direne kazanacağız", "İnsanca, özgürce, kardeşçe yaşam", "Susma sustukça sıra sana gelecek", "Şeker vatandır, vatan satılamaz", "Şekeri satanı biz de satarız" şeklinde yine hak arayışını ifade eden sloganlar attılar.
Ama gelinen noktada bırakın sosyal devlet olmanın gereği olan Anayasal hakkına kavuşmayı, bu hakkını aramana dahi izin vermeyen bir zihniyet sözkonusu? Neticede, yaşanan olaylarda en az 52 kişi gözaltına alındı.
Talep edilen ve de edilemeyen tüm hakları, ekonomiye ve insana Kapitalist bakış açısıyla bakan mevcut siyasilerimizin hiçbirinin verebilmesi mümkün değildir. İktidar böyle de muhalefet başka mı? Elbette ki hayır? Muhalefet oldukları için bugün işçilerin eylemlerine iştirak eden siyasilerimizin de kendilerine iktidar kapısı açıldığında, mevcut iktidarın yaptığından başka bir şey yapabilmesi asla mümkün değildir.
Çünkü onların da Kapitalizm dışında bir formülleri yok, daha da ötesi böyle bir arayışları da yok. Arayışları olsaydı, 2005 yılından bu yana çözüm yanlarında; onu baş tacı ederlerdi, o günkü seçimlerde de iktidara gelirlerdi.
Kapitalist anlayışla neden yapılamaz? Çünkü Kapitalizm'de;
* Toplumun tamamının refah düzeyini yükseltmek bir hedef değildir;
* Yüzde 5 düzeyindeki işsizlik "doğal işsizlik" olarak kabul edilmektedir;
* Hatta belirli bir orandaki işsizlik, emek arz fazlası manasına geleceği için işçi ücretlerinin düşmesi üretim maliyetlerinin ucuzlamasına sebep olacağına inanıldığı için desteklenmektedir;
* Maliyet enflasyonunun en önemli kalemi olarak işçi ücretlerindeki artış olduğu düşünülmektedir;
* Belirli bir orandaki işsizliğin, çalışan bireylerin işten atılma korkusuna kapılmasına sebep olacağından dolayı verimliliği artıracağı kabul edilir;
* Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız mantığı olduğu için, işçilerin düşük maaş alması gerekmektedir, böylece nüfus artışının da önüne geçmeye çalışılır;
* Elde edilen kârın bölüşümü kavga mantığıyla ele alınır, kapital sahipleri ile işçi kârın bölüşümünde rakip olarak gösterilir ve tercih kapital sahiplerinden yana kullanılır...
Kapitalizmin yukarıda madde madde ifade ettiğimiz temel bakış açısından dolayı kapitalist anlayışla ekonomiye bakan siyasilerimizin ülkemizde işsizliği çözebilmesi ve işçilere hakkettiği maaşı ve diğer haklarını vermesi asla mümkün değildir.
İşçilerin talep ettiklerine ve talep dahi edemedikleri asıl haklarına kavuşabileceği tek ekonomik sistem Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir. Modelin sahibi Prof. Dr. Baş, dün İşçi Bayramı vesilesiyle yayımladığı mesajında bakın neler ifade diyor:
"İşçiler Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) projeriyle gerçek bayramı yaşayacak."
"MEM ve pratik uygulaması olan Sosyal Devlet-Milli Devlet tezinde işçi kesimi, hem üretimi sağlayan emek gücü, hem de bir tüketici olarak görülmektedir."
"BTP iktidarında asgari ücret 5000 TL olacaktır. Böylece işçilerimizin geçim derdi de sona erecektir." (Tüketici olarak da Vatandaşlık Maaşı, Ev Hanımı Maaşı, Doğum Parası, Çocuk Parası gibi sosyal devlet projelerinden istifade edecektir.)
"İşçi istediği takdirde ortaya koyacağı proje ve tasarı ile birlikte devletten faizsiz kredi alabilecek. O da işveren konumuna gelebilecektir. Çalışanların işçi olarak kalmak veyahut işveren olmaları, şahsi takdiri ile alakalı olacaktır."
"Sosyal Devlet, MEM ile sürekli büyümeyi formülleştirmekte, işsizliğe çözüm getirmektedir. Dahası MEM, adil bir gelir dağılımını sisteminde halletmiştir."
"Sosyal Devlet, MEM ile tam istihdamı garanti altına almaktadır. Böylece işsiz insan kalmayacaktır."
"Sosyal güvenliğin maddi karşılığı, insanların başkalarına muhtaç olmayacakları bir geçim garantisidir. Bu da adil bir gelir dağılımı ile mümkündür. MEM ile Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi bunları gerçekleştirmektedir. Bunun için BTP'yi iktidar etmeliyiz."
Prof. Dr. Haydar Baş, BTP'yi kurduğu 2001 yılından bu yana emekçilerimize talep ettiğinden çok daha fazlasını vereceğini, kaynaklarını da söyleyerek ifade etmektedir. Bizler için hazırladığı MEM ve Sosyal-Devlet Milli Devlet tezi bugün BRICS kapsamında uygulanmaktadır ve 4 milyar insan istifade etmektedir.
O halde, haklarımızı bizlere vermeyenler, hatta hak aramamamıza bile müsaade etmeyenler yanlış yapıyorlar, doğru, ama biz emekçilerin hiç mi hatası yok?
Yıllardır duyduğunuz Prof. Dr. Haydar Baş gerçeğini duymazdan gelmeyip, iktidara taşısaydınız, bugün gerçekten 1 Mayıslar ve hatta yılın tüm günleri sizler için bayram olacaktı. Ve siz asgari ücretliler, kamu işçileri, işsizler ve emekliler, açlık sınırının altında maaşa talim eden siz milyonlar, tek başınıza Prof. Dr. Baş'ı ve çözümlerini iktidara taşıyabilirdiniz.
Sizler çözümün adresinde bir ve beraber olmadığınız müddetçe kusura bakmayın hak aramada samimi olduğunuzu iddia edemezsiniz.
İstanbul Maltepe Meydanı, Ankara Tandoğan Meydanı, İzmir Gündoğdu Meydanı, Bolu Demokrasi Meydanı, Adana Uğur Mumcu Meydanı ve bütün illerimizde birçok meydan emekçilerimizle doldu taştı.
Açılan pankartlarda; "Savaşa karşı barış, sermayeye karşı emek", "Haramilerin saltanatını yıkacağız", "Gazetecilere özgürlük", "OHAL'de emek kazanacak", "Yaşamak istiyoruz", "OHAL'de kadro bizi görecek mi?", "Türkiye'nin zencileri karayolları taşeron işçileri", "Verilen sözler unutulmasın, kadro hakkım", "Eşit işe eşit ücret", "Emperyalizme, kapitalizme, siyonizme hayır", "Dünya beşten, emek sermayeden büyük", "Adil bir dünya için hep birlikte", "Kudüs'e selam, direnişe devam" ve daha nice hak arayışını ifade eden cümleler yazılıydı.
Ayrıca, meydanları dolduran emekçiler; "Yaşasın 1 Mayıs direnişimiz", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz", "Direne direne kazanacağız", "İnsanca, özgürce, kardeşçe yaşam", "Susma sustukça sıra sana gelecek", "Şeker vatandır, vatan satılamaz", "Şekeri satanı biz de satarız" şeklinde yine hak arayışını ifade eden sloganlar attılar.
Ama gelinen noktada bırakın sosyal devlet olmanın gereği olan Anayasal hakkına kavuşmayı, bu hakkını aramana dahi izin vermeyen bir zihniyet sözkonusu? Neticede, yaşanan olaylarda en az 52 kişi gözaltına alındı.
Talep edilen ve de edilemeyen tüm hakları, ekonomiye ve insana Kapitalist bakış açısıyla bakan mevcut siyasilerimizin hiçbirinin verebilmesi mümkün değildir. İktidar böyle de muhalefet başka mı? Elbette ki hayır? Muhalefet oldukları için bugün işçilerin eylemlerine iştirak eden siyasilerimizin de kendilerine iktidar kapısı açıldığında, mevcut iktidarın yaptığından başka bir şey yapabilmesi asla mümkün değildir.
Çünkü onların da Kapitalizm dışında bir formülleri yok, daha da ötesi böyle bir arayışları da yok. Arayışları olsaydı, 2005 yılından bu yana çözüm yanlarında; onu baş tacı ederlerdi, o günkü seçimlerde de iktidara gelirlerdi.
Kapitalist anlayışla neden yapılamaz? Çünkü Kapitalizm'de;
* Toplumun tamamının refah düzeyini yükseltmek bir hedef değildir;
* Yüzde 5 düzeyindeki işsizlik "doğal işsizlik" olarak kabul edilmektedir;
* Hatta belirli bir orandaki işsizlik, emek arz fazlası manasına geleceği için işçi ücretlerinin düşmesi üretim maliyetlerinin ucuzlamasına sebep olacağına inanıldığı için desteklenmektedir;
* Maliyet enflasyonunun en önemli kalemi olarak işçi ücretlerindeki artış olduğu düşünülmektedir;
* Belirli bir orandaki işsizliğin, çalışan bireylerin işten atılma korkusuna kapılmasına sebep olacağından dolayı verimliliği artıracağı kabul edilir;
* Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız mantığı olduğu için, işçilerin düşük maaş alması gerekmektedir, böylece nüfus artışının da önüne geçmeye çalışılır;
* Elde edilen kârın bölüşümü kavga mantığıyla ele alınır, kapital sahipleri ile işçi kârın bölüşümünde rakip olarak gösterilir ve tercih kapital sahiplerinden yana kullanılır...
Kapitalizmin yukarıda madde madde ifade ettiğimiz temel bakış açısından dolayı kapitalist anlayışla ekonomiye bakan siyasilerimizin ülkemizde işsizliği çözebilmesi ve işçilere hakkettiği maaşı ve diğer haklarını vermesi asla mümkün değildir.
İşçilerin talep ettiklerine ve talep dahi edemedikleri asıl haklarına kavuşabileceği tek ekonomik sistem Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir. Modelin sahibi Prof. Dr. Baş, dün İşçi Bayramı vesilesiyle yayımladığı mesajında bakın neler ifade diyor:
"İşçiler Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) projeriyle gerçek bayramı yaşayacak."
"MEM ve pratik uygulaması olan Sosyal Devlet-Milli Devlet tezinde işçi kesimi, hem üretimi sağlayan emek gücü, hem de bir tüketici olarak görülmektedir."
"BTP iktidarında asgari ücret 5000 TL olacaktır. Böylece işçilerimizin geçim derdi de sona erecektir." (Tüketici olarak da Vatandaşlık Maaşı, Ev Hanımı Maaşı, Doğum Parası, Çocuk Parası gibi sosyal devlet projelerinden istifade edecektir.)
"İşçi istediği takdirde ortaya koyacağı proje ve tasarı ile birlikte devletten faizsiz kredi alabilecek. O da işveren konumuna gelebilecektir. Çalışanların işçi olarak kalmak veyahut işveren olmaları, şahsi takdiri ile alakalı olacaktır."
"Sosyal Devlet, MEM ile sürekli büyümeyi formülleştirmekte, işsizliğe çözüm getirmektedir. Dahası MEM, adil bir gelir dağılımını sisteminde halletmiştir."
"Sosyal Devlet, MEM ile tam istihdamı garanti altına almaktadır. Böylece işsiz insan kalmayacaktır."
"Sosyal güvenliğin maddi karşılığı, insanların başkalarına muhtaç olmayacakları bir geçim garantisidir. Bu da adil bir gelir dağılımı ile mümkündür. MEM ile Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi bunları gerçekleştirmektedir. Bunun için BTP'yi iktidar etmeliyiz."
Prof. Dr. Haydar Baş, BTP'yi kurduğu 2001 yılından bu yana emekçilerimize talep ettiğinden çok daha fazlasını vereceğini, kaynaklarını da söyleyerek ifade etmektedir. Bizler için hazırladığı MEM ve Sosyal-Devlet Milli Devlet tezi bugün BRICS kapsamında uygulanmaktadır ve 4 milyar insan istifade etmektedir.
O halde, haklarımızı bizlere vermeyenler, hatta hak aramamamıza bile müsaade etmeyenler yanlış yapıyorlar, doğru, ama biz emekçilerin hiç mi hatası yok?
Yıllardır duyduğunuz Prof. Dr. Haydar Baş gerçeğini duymazdan gelmeyip, iktidara taşısaydınız, bugün gerçekten 1 Mayıslar ve hatta yılın tüm günleri sizler için bayram olacaktı. Ve siz asgari ücretliler, kamu işçileri, işsizler ve emekliler, açlık sınırının altında maaşa talim eden siz milyonlar, tek başınıza Prof. Dr. Baş'ı ve çözümlerini iktidara taşıyabilirdiniz.
Sizler çözümün adresinde bir ve beraber olmadığınız müddetçe kusura bakmayın hak aramada samimi olduğunuzu iddia edemezsiniz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024