Faiz arttıkça dolar artıyor.
Faiz ve dolar artıkça enflasyon artıyor.
Enflasyon arttıkça faiz yine artıyor…
Bu böyle uzar gider.
20 yıllık Ortodoks politikalar bir işe yaramadı.
Son 1.5 yıl heterodoks politikalar uygulandı.
Şimdi çevir kazı yanmasın misali yine Ortodoks politikalara dönüldü.
Ama görülüyor ki ne Ortodoks ne de heterodoks politikalar ekonomideki çöküşü değiştirmedi.
Şimdi Mehmet Şimşek'li ekonomi yönetimi küresel fonları ülkemize çekebilmek için onların talebi olan faiz artırımlarını radikal bir şekilde yapıyor.
Ve bunların devamının da geleceği ifade ediliyor.
Şimşek'in son açıklaması, "Merkez Bankasının dünkü açıklamasında belirtildiği gibi bu bir süreçtir. Kararlılıkla kademeli olarak bu süreç yönetilecektir" şeklinde…
Yani faizler kademeli olarak 'istikrarlı' bir şekilde artırılacak.
Madem günün sonunda faiz artıracaktık, neden düşürdük?
Bu durum, hükümette ve ekonomi yönetiminde var olan kafa karışıklığını net olarak gösteriyor.
Faiz artırımı sonrası dün döviz kurları tarihi rekorlarını tazeledi.
Aynen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın 27 Ocak'ta dediği gibi…
BTP lideri, "Seçimden sonra dolar ata binmiş süvari gibi şahlanacak" demişti.
Hem de ne şahlanış…
Dolar 25.73 lirayı görürken, Euro 28 liraya dayandı.
Günün sonraki saatlerinde dolar 25.12 seviyesine gerilese de, bilinen bir gerçektir ki, dolar gördüğü rakamı unutmuyor ve oraya yerleşiyor.
Zamlı asgari ücretin, daha vatandaşın cebine girmeden eriyeceğini ve açlık sınırının altında kalacağını ifade etmiştik.
11 bin 402 liralık net asgari ücret ilan edildiği gün 483 dolar seviyesindeyken, dün rekor dolar kuruyla hesaplandığında 443 dolara kadar geriledi.
Bir günde 40 dolar eridi.
BTP lideri Baş, dolar kurunun yükseleceğini ifade ettikten sonra bunun etkilerini şöyle anlatmıştı:
"25 liranın üstüne çıkan dolar ne demek biliyor musun? Türkiye'de yeni bir enflasyon dalgası demek. Bu enflasyon dalgası son bir yılda yaşadığımız enflasyon dalgasının neredeyse tıpa tıp aynısı olan bir enflasyon dalgası. Bu enflasyon dalgasının, bu hayat pahalılığının altında ezilecek olan yine biziz, yine toplum, yine vatandaş."
Mehmet Şimşek yönetimi küresel fonların Türkiye'ye akması için getirildi ama döviz kurlarındaki hareketliliğe ve küresel fon sahiplerinin faiz beklentilerine bakılırsa bu pek gerçekleşmeyecek.
Hükümet bunu fark etti ki, soluğu yine Arap sermeyesinin kapısında aldı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Abu Dabi'de BAE lideri Al Nahyan ile bir araya geldi.
Amaç, Batıdan gelmeyen yabancı sermayeyi, Arap ülkelerinden temin etmek…
Anlatılanlara bakılırsa, Arap sermayesi de bedava gelmiyor.
Savunma sanayisine ve enerji sektörüne gözlerini dikmiş vaziyetteler.
BTP'nin parti programında olan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'ni hala görmemekte inat ediyoruz.
Yabancıların –Batılı ya da Arap hiç fark etmez- boyalı kağıtlarını alıp iş yapacağız diye vermediğimiz taviz kalmıyor.
Halbuki Milli Ekonomi Modeli, dışarıdan bir kuruş borç almadan kendi paramız ve kendi zenginliklerimizle kalkınmanın modelidir.
Artık inadı bırakalım.
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025
- Asgari ücrete zam, enflasyonun sebebi değil, sonucudur / 13.12.2025
- Kokuşmuşluk her yerde! / 12.12.2025
- Trump'ın 'Türk ordusu' övgüsü, Barrack'ın 'monarşi' ilgisi / 11.12.2025
- Millet fakirleştiren büyüme, büyüme değildir / 10.12.2025

















































































