Kamu harcamalarını maliyetli para ile arttıran uygulama zaman içerisinde ülkeleri hem enflasyon, hem de borç sarmalı ile karşı karşıya getirdi.
Çünkü faizle alınan borç para ile yapılan harcamalar neticesinde bu paraların ödemesi için hükümetler vergi oranlarını arttırmak ve orta vadede hem cari, hem de sosyal harcamalarını kısmak zorunda kaldılar. Bir taraftan artan vergiler üretim maliyetlerini yukarı çekerken, diğer taraftan hem kamunun orta vadede harcamalarını kısmak zorunda kalması, hem de vergilerle piyasadan paranın çekilmesi hane halklarının talebini daha da kıstı.
Kapitalist yaklaşımlar stagflasyona neden oluyorNetice olarak kısa vadede kısmen fayda vermiş gibi gözüken Keynes'in yaklaşımı orta ve uzun vadede hem maliyet enflasyonuna ve hem de talep daralmasına sebep oldu. Sonuç olarak dünya ekonomileri hem işsizlik, hem de enflasyon denen yeni bir hastalıkla yani stagflasyon ile tanıştı.
Kanser hastasına ağrı kesici verildiDeflasyonla mücadelede hastalığın sebepleri teşhis edilemediği için uygulanan reçeteler adeta ağrı kesici mesabesinde kalmıştır. Hastalık devam etti ancak tesiri kısmen azaltıldı. Çünkü hastalığın temeli hane halklarının tüketmemesi iken, bu açık maliyetli para ile yapılan kamu harcamaları ile kapatılmaya çalışıldı. Talebi artırmak için kullanılan maliyetli paranın geri ödemesi, orta vadede hem kamu harcamalarının kısılmasına hem de vergi oranlarının artırılmasına neden oldu.
Ekonomiler deflasyona neden girerler?Deflasyondan çıkmak için neler yapmalı sorusuna ve şu ana kadar uygulanan politikaların neden yanlış veya eksik olduğuna cevap bulmadan önce, daha önemli bir soruya cevap arayalım; neden ekonomiler deflasyona girerler? Halen bilinen ekonomi modellerinin cevabını bulamadığı bu soruyu şu şekilde de sorabiliriz; büyüyen ekonomiler neden belli bir süre sonra durağan bir döneme girmekte ve sürekli bir büyüme yakalanamamaktadır? Çünkü ekonomilerde zaman zaman ortaya çıkan bu durgunluk dönemleri ile deflasyon hastalığının sebepleri paralellik arzeder. Önceleri gelişmiş kabul edilen ülkelerde baş gösteren bu problem bugün başta ülkemiz olmak üzere dünyanın hemen hemen her yerinde en önemli hastalık olarak dünya ekonomilerini tehdit etmektedir. Öyleyse hastalığı tedavi etmeden önce hastalığın sebeplerini teşhis etmek gerekir.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf.Dr. Hidayet Sarı / İstanbul Üniversitesi Kapitalizm bencilliği MEM birlikteliği sağlıyorKapitalist ekonomi ve sömürgeci anlayışa göre "kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız" olduğu savunulur. Bu düşünce ile söz konusu kaynakların sadece kendi milletlerinin ve devletlerinin eline geçmesi için şu anda bölgemizde yer alan savaşlara katılmalarına yol açmıştır. Gelişmiş ülkeler bu şekilde, açlık içinde kıvranan Afrika, Hindistan, Avustralya yerlilerini; Amerikalılar Kızılderilileri; İspanyol ve Portekizliler Mayaları; Avusturyalılar Aborjinleri yok etmişlerdir. Bunu örnek alan İsrail Filistinlileri; Sırplar Boşnakları, bu ülkelerin öz topraklarını ele geçirmek için yok etmek istemişler, soykırıma uğratmışlardır. Hâlbuki her ülkenin insanları yaşadığı toprakların kendine verdiği yeraltı ve yerüstü kaynaklarına göre hareket etse birbirlerinin eksiğini ticaretle kapatsa bugünkü savaşlar olmazdı. İnsana gelince; insanoğlunun kaynakların sınırlı olduğunu düşünmesi ile hırsla etrafına saldırması hırsızlık, gasp, hortumlamayı getirmiştir. Dolayısıyla kapitalist ekonomi anlayışı ile insanların ve milletlerin refah ve mutluluğa ulaşması mümkün görülmemektedir. Kapitalist anlayışta "hep ben ve tek ben" öne çıkmaktadır. Halbuki Milli Ekonomi Modeli'nde her insanın birbirine ihtiyacı var olduğu ve insanların bir bütün olduğu vurgulanmaktadır. Birisi olmazsa diğerinin de olmayacağını bilmek gerekir.
Çünkü faizle alınan borç para ile yapılan harcamalar neticesinde bu paraların ödemesi için hükümetler vergi oranlarını arttırmak ve orta vadede hem cari, hem de sosyal harcamalarını kısmak zorunda kaldılar. Bir taraftan artan vergiler üretim maliyetlerini yukarı çekerken, diğer taraftan hem kamunun orta vadede harcamalarını kısmak zorunda kalması, hem de vergilerle piyasadan paranın çekilmesi hane halklarının talebini daha da kıstı.
Kapitalist yaklaşımlar stagflasyona neden oluyorNetice olarak kısa vadede kısmen fayda vermiş gibi gözüken Keynes'in yaklaşımı orta ve uzun vadede hem maliyet enflasyonuna ve hem de talep daralmasına sebep oldu. Sonuç olarak dünya ekonomileri hem işsizlik, hem de enflasyon denen yeni bir hastalıkla yani stagflasyon ile tanıştı.
Kanser hastasına ağrı kesici verildiDeflasyonla mücadelede hastalığın sebepleri teşhis edilemediği için uygulanan reçeteler adeta ağrı kesici mesabesinde kalmıştır. Hastalık devam etti ancak tesiri kısmen azaltıldı. Çünkü hastalığın temeli hane halklarının tüketmemesi iken, bu açık maliyetli para ile yapılan kamu harcamaları ile kapatılmaya çalışıldı. Talebi artırmak için kullanılan maliyetli paranın geri ödemesi, orta vadede hem kamu harcamalarının kısılmasına hem de vergi oranlarının artırılmasına neden oldu.
Ekonomiler deflasyona neden girerler?Deflasyondan çıkmak için neler yapmalı sorusuna ve şu ana kadar uygulanan politikaların neden yanlış veya eksik olduğuna cevap bulmadan önce, daha önemli bir soruya cevap arayalım; neden ekonomiler deflasyona girerler? Halen bilinen ekonomi modellerinin cevabını bulamadığı bu soruyu şu şekilde de sorabiliriz; büyüyen ekonomiler neden belli bir süre sonra durağan bir döneme girmekte ve sürekli bir büyüme yakalanamamaktadır? Çünkü ekonomilerde zaman zaman ortaya çıkan bu durgunluk dönemleri ile deflasyon hastalığının sebepleri paralellik arzeder. Önceleri gelişmiş kabul edilen ülkelerde baş gösteren bu problem bugün başta ülkemiz olmak üzere dünyanın hemen hemen her yerinde en önemli hastalık olarak dünya ekonomilerini tehdit etmektedir. Öyleyse hastalığı tedavi etmeden önce hastalığın sebeplerini teşhis etmek gerekir.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf.Dr. Hidayet Sarı / İstanbul Üniversitesi Kapitalizm bencilliği MEM birlikteliği sağlıyorKapitalist ekonomi ve sömürgeci anlayışa göre "kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız" olduğu savunulur. Bu düşünce ile söz konusu kaynakların sadece kendi milletlerinin ve devletlerinin eline geçmesi için şu anda bölgemizde yer alan savaşlara katılmalarına yol açmıştır. Gelişmiş ülkeler bu şekilde, açlık içinde kıvranan Afrika, Hindistan, Avustralya yerlilerini; Amerikalılar Kızılderilileri; İspanyol ve Portekizliler Mayaları; Avusturyalılar Aborjinleri yok etmişlerdir. Bunu örnek alan İsrail Filistinlileri; Sırplar Boşnakları, bu ülkelerin öz topraklarını ele geçirmek için yok etmek istemişler, soykırıma uğratmışlardır. Hâlbuki her ülkenin insanları yaşadığı toprakların kendine verdiği yeraltı ve yerüstü kaynaklarına göre hareket etse birbirlerinin eksiğini ticaretle kapatsa bugünkü savaşlar olmazdı. İnsana gelince; insanoğlunun kaynakların sınırlı olduğunu düşünmesi ile hırsla etrafına saldırması hırsızlık, gasp, hortumlamayı getirmiştir. Dolayısıyla kapitalist ekonomi anlayışı ile insanların ve milletlerin refah ve mutluluğa ulaşması mümkün görülmemektedir. Kapitalist anlayışta "hep ben ve tek ben" öne çıkmaktadır. Halbuki Milli Ekonomi Modeli'nde her insanın birbirine ihtiyacı var olduğu ve insanların bir bütün olduğu vurgulanmaktadır. Birisi olmazsa diğerinin de olmayacağını bilmek gerekir.