Göz göre göre ülkemizi tehlikeye attık

Meclis içi muhalefet liderleri füze kalkanı ile ilgili gerçekleri Hükümet nihai mutabakatı imzaladıktan sonra dillendirmeye başladı. Tabii iş işten geçti ve atı alan Üsküdar'ı geçti.Halbuki Bağımsız Türkiye Partisi eski Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş füze kalkanı ile ilgili uyarılarını 2010 yılının Kasım ayında bir TV programında yapmıştı.O gün bu mesele daha nihai aşamaya ulaşmamıştı ve Sayın Baş'ın uyarılarını diğer muhalefet partileri dikkate alsaydı belki de bu tehlikeli süreç hiç yaşanmayabilirdi. Prof. Dr. Baş, bu uyarısında, füze kalkanı sisteminin amacının İsrail'i korumak olduğunu ve sürecin Türkiye'yi İran'la karşı karşıya getireceğini belirtmişti.Dün Sayın Baş'ın altını çizdiği bu önemli konunun, bugün nihai anlaşma imzalandıktan sonra ve bütün gerçekler açığa çıktıktan sonra başta CHP lideri Kılıçdaroğlu olmak üzere diğer muhalefet partileri tarafından dile getirilmesi Prof. Dr. Haydar Baş'ın haklılığını gizlemekten başka bir şeye hizmet etmemektedir.Süreç işlerken, anlaşmalar şekillenirken, gerçekleri bilmelerine rağmen kamuoyunu harekete geçirmeyenlerin bugün artık önlenemez sonuçlar oluştuktan sonra gerçekleri ifade etmesi Türk halkının gerçek muhalefetle buluşmaması için ayrıca bir proje değil midir sizce?Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türkiye'nin üniter yapısı için mücadele eden CHP'nin Kılıçdaroğlu'yla beraber özerkliği programına alması ve bu şekilde AKP iktidarıyla paralel hareket etmesi ister istemez bu noktada şüphelenmemize neden oluyor. Yine CHP'nin, AKP'nin Libya ve Suriye politikalarına, buralarda Haçlılarla kolkola olmasına göz yumması, hatta destek vermesi de ayrıca düşündürüyor. Belki sadece bu yanlış icraatlarda bile gerekli muhalefeti gösterip kamuoyunu bilinçlendirseydi CHP bugün çok daha farklı oylara sahip olabilirdi.Görünen o ki, kaset skandallarıyla CHP'de değişim planlayanlar, CHP'nin bu muhalefetsiz durumunu, diğer bir ifadeyle Batı taşeronluğuna soyunan iktidarın ekmeğine yağ sürme misyonunu da hedeflemişlerdi.Türkiye'nin bu planlanmış Meclis atmosferinde artık füze kalkanı sürecinin önünde hiçbir engel kalmadı. Alınan kararlar çerçevesinde artık füze kalkanı sisteminin en önemli parçası olan radar sistemi güneydoğumuza yılbaşından önce yerleştirilecek.Siyasilerimiz ne bahaneler uydururlarsa uydursunlar, hangi tiyatroları oynarlarsa oynasınlar artık füze kalkanının bir savunma sistemi mi yoksa saldırı sistemi mi olduğu, İran için mi yoksa değil mi olduğu, Türkiye'yi hangi vadiye sokacağı bu yılbaşından sonra netlik kazanacak.Yaşadığımız bütün gerçekler gösterdi ki bugüne kadar Prof. Dr. Haydar Baş bizleri hangi noktada uyardıysa o mutlaka çıkmıştır ve Sayın Baş füze sistemi için, "Türkiye'yi İsrail'i koruma adına İran'la karşı karşıya getirecektir" ikazını defalarca yapmıştır.Füze kalkanının gerçek hedefini Türk kamuoyundan gizleyen siyasiler, gerçekleri bilmelerine rağmen iktidarın bu adımını süreç içinde eleştirmeyen iş işten geçtikten sonra dostlar alışverişte görsün misali muhalefet eden siyasiler ve bu siyasileri Türkiye'de sözde istikrar sürsün diye iş başına getiren Türk milleti çok yakın zamanda nasıl bir duvara toslayacağını görecek.Gönül isterdi ki Türkiye hiç bu belalara bulaşmadan gerçekleri görsün ve kolayca gerçek misyonuna kavuşsun, dünyaya hak ve adaleti yeniden getirsin ama maalesef milletçe zor olanı tercih ettik ve Batılıların bize altın tepside sundukları "kapan"a kendi isteğimizle tutulduk.Ne diyelim, Allah(cc) cümlemizi ayıktırsın, encamımızı hayreylesin.