Hürriyet'in misyonu

Nur Batur'lu Hürriyet'in misyonu iyice açığa çıktı. Eski Atina muhabiri evvelki gün "Ne AB, ne ABD, tek çözüm Bağımsız Türkiye" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'a -bütün gazetecilik ilkelerini ayaklar altına alarak- çamur atmaya kalktı, dün de YÖK Başkanını manşete çıkararak sokağa indirilen türban yasağını bayraklaştırdı, sevincini tüm dünyaya haykırdı!Batur'un iki haberini, haber veriş tarzını ve haberlerdeki her kelimesine sinmiş "Batur ruhu"nu bir araya getirdiğimizde ortaya çıkan sonuç şu:"Milli olan, bu topraklara ait olan her şeye düşmanlık etmek ve bu ülkenin birliğini-beraberliğini dinamitleyen ne varsa onun yanında olarak düşmanlık etmek bu gazetenin misyonudur."Çok acıdır ama emin olun fotoğraf bundan ibarettir.Bunun adı dillerine pelesenk ettikleri liberal duruşun sözümona Hürriyetçi duruşu değil, Hürriyet'in nev'i şahsına münhasır Hürriyetçi duruşudur.Bu duruşta ülkeyi zayıf hale düşürecek, zayıf halde tutacak ve varsa o haberi üretmek vardır. Bunun için gerçek ile yalan arasında hiçbir fark yoktur.Bunun "Provokatif Gazetecilik" anlamına geldiğini ve gazetecilik kompartmanın dışarıya attığını bilmiyoruz söylemeye gerek var mı?İddialı bir şekilde ifade ettiğimiz şeylerin sağlamasını şöyle de yapabiliriz:"Trabzon'da öldürülen bir papaz değil de mesela bir imam olsaydı, Batur'la iyice dip yapan Hürriyet gazeteciliği acaba değil manşetini bir satırını dahi konuya ayırır mıydı?"Hele papazın çocuklara 100'er dolar verdiği, hatta cinsel sapkınlığa ilişkin iddialar ortalarda dolaşırken bunu nasıl görmezden gelirdi acaba?Eğer ölen imam olsaydı ve bu türden -haydi iddia diyelim- bilgiler ortada dolaşsaydı Batur'un haberi emin olun 'İmamın özel hayatına fanteziler' konulu bir manşet olurdu!Batur hanım hiç kusura bakmasın, yaptığı gazetecilik falan değildir. Yaptığı provokasyondur ve Washington'un nabzına göre üretmektir. Dikensiz gül bahçesi isteyenlere, adrese teslim haber üretmektir.***Hürriyet misyonunun hatta Nur Batur'la iyiden iyiye gün yüzüne çıkan Hürriyet misyonunun ne kadar tükendiğini son 3-5 gün içinde iyice öğrenmiş olduk.Dünkü gazete manşetinde yine bir garabet vardı. Öldürülen papazın Vatikan'a gönderildiği iddia edilen mektup için sanki kendi buluşuymuş gibi öyle bir manşet atmışlar ki bilumum gazetecilik ödüllerini Hürriyet'e teslim edersiniz.Oysa manşetin hemen ardındaki bir cümle herşeyi özetliyor. Meğer Vatikan'da yayınlanan bir gazetede bu mektup yayınlanmış ve Hürriyet de o gazetede yayınlanan mektubu sanki kendi buluşu imiş gibi manşete çıkarmış, hepsi bu!Yani internet başında yayınlanan bir haber! Ama Hürriyet misyonun allayıp pullayıp, bir papaz cesetinden büyük bir misyonerlik alanı üretiyor.Açıkçası bu gazeteciliğin seviyesine ilişkin kalem oynatmak dahi bana abesle iştigal geliyor. Ama bir papazın öldürülmesinden kafasını taşa vura vura senaryolar üreten gazete, mesela İtalya'da, cinayetten bir gün sonra ölen 12 Türk için aklına ne hikmetse -haydi öyle diyelim- en ufak bir komplo teorisi gelmiyor!..İtalya tarihinde bile eminim bu kadar ölümlü trafik kazası bir elin parmaklarını geçemeyecekken, trilyonda bir ihtimal gerçekleşiyor ve 12 Türk bir trafik kazasında ölüveriyor!Ve de bu kaza İtalyan bir papazın öldürüldüğünün ertesi günü gerçekleşiyor. Buyrun size Kurtlar Vadisi-2 için uygun bir fotoğraf değil mi?Nur hanım da azıcık bir gazetecilik, azıcık bir niçin sorusuna saygı duymak ve de azıcık bu topraklara bağlılık duygusu olsa Hürriyet'in derin imkanlarını bu konuya seferber eder.Ama yooo, bunu yapamaz. Çünkü o zaman bu millet AB'nin, Batı'nın ne menem birşey olduğunu öğrenir. Ama bu Hürriyet misyonuna  ters düşer değil mi?Bu gazetenin manşetlerini ve haberlerini dikkatlice izleyiniz. Hatta o meşhur ölüm ilanlarına dikkatlice bakınız. Hangi olmayan haberi üretip haber yaptığına, neyi es geçtiğine dikkatlice bakınız.Türkiye'nin niçin üçüncü sınıf bir taşeron ülke haline geldiğini görürsünüz.Hürriyet'in misyonunu yazmak, derin ilişkilerine aynalar tutmak, en arkadaki sermayedarının kimyasını anlatmak, bu ülkede açtıkları tahribatı göstermek ve toptan bu millete yaptığı ihaneti ve yabancılığı anlatmak bize farz oldu.Nur Batur'a selam ederim...Bir selam da gazeteciyim diye ortalıkta gezen "artist çocuğuna"?Sübyan hikayelerini yakında duyacaksınız!