Toplumların liderliğine soyunanların en zor görevi onları aydınlatmaya çalışma yükümlülüğüdür. Bu, çok eski çağlardan bu yana çetrefilli ve zor bir görevdir.
İnsanoğlu gördüğünü algılama, duyduğunu yorumlamaktan ve sonuçlar çıkartmaktan çok, önüne sunulan hazır bir söylem veya manzarayı kabullenme eğilimindedir. Oysa her gördüğünüzü ve her söyleneni yorumlamak, bunlardan sonuçlar çıkartmak zorundasınız.
Bir ormanda dalların kıpırdaması sizin için bir anlam ifade etmeyebilir. Ancak bu kıpırtıların her mesleğe göre farklı bir sonucu vardır. Pusudaki bir asker için düşmanın yaklaşması, bir avcı için vahşi bir hayvanın sessiz adımları, piknik yapan biri için yaklaşan bir tehlikenin işareti olarak yorumlanabilir. Gözleri keskin olan biri havalanan bir serçeyi görürken, burnu iyi koku alan birisi yağmurun önce kokusunu alabilir ve sonrasında düşecek damlaları algılayabilir.
Bir açık hava uygulamasında sadece bulutlara bakarak sıcaktan gevşemiş ekibime "Fırtına geliyor, hazırlık yapın, tekneleri kıyıya çekip bağlayın" demiştim. Aradan bir saat geçmeden yer gök birbirine girmiş; şimşeklerin, rüzgarın ve yağmurun azizliğine uğramıştık. Uyarıyı dikkate alıp tedbir alanlar çadırlarında çaylarını yudumlarken, diğerleri yelken toplamak ve ıskotaları boşaltmak için sırılsıklam olmuşlardı.
Eşim; zorda kalanlar için bana kızmış, "Keşke daha fazla bağırıp ısrar etseydin" demişti.
Maalesef insan hayatı da böyledir. Gelen tehlikeyi duyuranlara aldırmaz, başınıza gelmeden inanmazsınız. O zaman da zorluklarına katlanmak zorunda kalırsınız.
***
Gelen tehlikeyi görmek ve bunu duyurmak elbette liderin görevidir. Ancak tedbir almayı tek başına lidere yükleyemezsiniz. Böyle bir şey yaşamın doğallığına aykırıdır. Özellikle ülke yönetiminde görev alanların kendisine yapılan uyarılara dikkat etmesi, alınması gereken tedbirlerle ilgili iyi ve doğru planların yapılıp-yapılmadığının kontrolünü yapması gerekir.
Kamu veya özel sektörde başarılı olan kurumları incelediğinizde; karşınıza, ince elenmiş sık dokunmuş, hataya fırsat vermeyen, müşteri memnuniyeti hedeflenmiş organizasyonlar çıkar. Gerek yöneten ve gerekse müşteki ile muhatap olanlar, temas noktasındaki başarılarına odaklanmak, gelen her türlü şikayet veya öneriye dikkat etmek zorunda olduklarını öğrenmişlerdir. Bunun için size hizmet verenlerin eğitilmiş olması, görevinin gereklerini en iyi şekilde yerine getirmek üzere kendilerini hazırlamış olmaları önemlidir.
***
Siyaset arenası büyük bir marketten farklı değildir. Çocuktan büyüğe herkese hitap eden bir ürün portföyüne sahip olmak, isteklere cevap vermek üzere ürün bulundurmak zorunluluğu vardır. Sadece yönetime talip olmak, süslü laflar ile "yapacağız, edeceğiz" demek yeterli değildir.
Gençlere yönelik politikalar üretmesi ile gündeme gelen Sevgili Hüseyin Baş ve kadrolarının kısa sürede büyümesi, işaret edilen sorunlar ve bu sorunların giderilmesi için yaptığı önerilerle orantılıdır. Söylemlerinin havada kalmadığını, her sözünün arkasında bir olay ve gerçeğin yer aldığını görüyorsunuz.
Seri halde başlattığı yurt gezilerinde söylemlerinin merakla izlenmesinin en önemli yönü, halktan ve haktan kopuk olmaması, her soruna akılcı çözümler önererek dikkati çekmesindedir.
Peki, seçim arenasında kendine bir yer bulması, meclise girmesi için bunlar yeterli olacak mı? Bu en zor cevaplanacak soru gibi görünüyor. Ancak BTP seçmeninin onun söylediklerini ne derece destekleyici olduklarına bağlı.
Hani, Hz. Ali demiş ya… "Onların arkasında biz vardık…" diye. Geçen süreçte Hüseyin Baş'ın başarılı olmasının arkasında yeterince durabilecek ve onu destekleyebilecek miyiz? Göreceğiz.
O şimdi ülke sorunları ile ilgili çözüm önerilerini sunmaya, tebliğ görevini yerine getirmeye devam ediyor. Ancak pek çok yerde parametreleri değiştireceği ve seçim sonuçlarını etkileyeceği bir gerçek... Ona kulak vermeyenler bunu gördüklerinde inşallah sözlerine kulak vermediklerine pişman olmazlar… Biliyoruz ki, iktidar olmak da, iktidardan düşmek de bir "kader'dir… O güne kadar rüzgârın nereden eseceği hiç belli olmaz.
O; ülkeyi aydınlatma görevine sonucu ne olursa olsun devam etmek zorunda…
- Gençlik ve milli demokrasi… / 19.06.2025
- Savaş tamtamları… / 18.06.2025
- Ölenlerin yaşamı… / 06.06.2025
- Söz veren mi, sözünü tutan mı değerli? / 31.05.2025
- Arifler ve âlimler… / 20.05.2025
- Bir öğün, üç tabak yemek… / 13.05.2025
- Zirvede olmak… / 09.05.2025
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025