Sünni, Sahih-i Müslim'de ve Camiu'l-Usûl'de şöyle rivayet edilir: "Hasin b. Semure, Zeyd b. Erkam'a, "Hz. Peygamberin (s.a.v.) hanımları da Ehl-i Beyt'ten midir?" diye sorduğunda Zeyd şöyle dedi: "Allah-u Teâlâ'ya and olsun ki hayır; çünkü kadın bir müddet eşiyle olur, boşanınca babasının evine döner ve babasının ailesine katılır, böylece kocasından bütünüyle kopar. Peygamber-i Ekrem'in (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i kendisine sadaka verilmesinin haram olduğu kimselerdir. Onlar hangi eve gitseler, nereye gitseler Hz. Peygamberin Ehl-i Beyt'i olmaktan çıkmazlar." Yani Ben-i Hâşim olanların sadaka almamalarından yola çıkarak bu hadisi de kendilerine dayanak göstermektedirler.
Ehl-i Beyt âlimleri buna cevap olarak; "Sahih-i Müslim'de bu rivayetin yer aldığı bölüme bakacak olursanız bu olayın mezkur ayetin tefsiri ile hiçbir ilgisinin olmadığı anlaşılır" demektedirler. Belki Zeyd b. Erkam'a sorulan soru Resûlullah'ın (s.a.v.), "Ben sizlere iki değerli şey bırakıyorum. Bunlara sarıldığınız müddetçe asla sapmazsınız. Bunlar Allah'ın Kitabı ve benim Ehl-i Beyt'im dir" hadisi ile ilgilidir. Hakikatte ona bu hadisteki Ehl-i Beyt'ten maksadın kimler olduğu sorulmuştur. O da nakledildiği şekilde cevap vermiştir. Eğer "Zeyd'in beyanı ayet-i kerimenin tefsiri ile alakalıdır" denirse, Zeyd'in bu tefsiri (ki reyine göre yapılan tefsirdir) apaçık deliller ile sahih nas ve mütevatir hadisler ile boy ölçüşür. Bu konuda bir de, Ehl-i Beyt kavramını tamamen genişleterek, "Resûlullah (s.a.v.)'in eşleri, köle ve cariyeleri, kadın-erkek bütün akrabası, Resûlullah (s.a.v.)'e hizmet eden, O'na uyup, O'nun yolun- dan ayrılmayan herkes Ehl-i Beytin içine girer" diyenler vardır. (Habib-i Şirbini, Tefsir, c. 3, s. 230).
Ehl-i Sünnet âlimlerince Ehl-i Beyt kavramının içine Âl-i Abâ olan beş kişinin dışındaki kişilerin de dahil edilmesi ile ilgili olarak bir de şunu belirtmeliyiz: Ehl-i Beyt âlimlerinden Allame Abdu'l-Hüseyin Şerefuddin'in rivayeti:
"Ve yine eğer Peygamber (s.a.v.), Ali (a.s.), Fâtıma (a.s.), Hasan (a.s.) ve Hüseyin'den (a.s.) başkasını da kastetmiş olsa idi şöyle buyurması gerekirdi: 'Allah'ım bunlar benim Ehl-i Beyt'imdedir.' Yani tab'iz için olan 'min' lafzını kullanırdı. O zaman da manası şöyle olurdu: 'Allah'ım! Bunlar Benim Ehl-i Beyt'imin bir parça- sıdır.' Ama Resûlullah böyle buyurmadı. 'Allah'ım! Bunlar Benim Ehl-i Beyt'imdir' buyurdu." (Allame Abdu'l-Hüseyin Şerefuddin, s. 15) Resûlullah'ın (s.a.v.) hayatında Ehl-i Beyt kavramının içini yalnızca Hz. Ali, Hz. Fâtıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ile doldurması bir şeyin işaretidir. Ehl-i Beyt âlimlerinden Lenkarani bu noktada şu yorumu yap- maktadır: "Bu ayetin amacı, İslam'ın geleceğini kurumsallaştırmaktır." (Ayetullah Uzma Muhammed Fazıl Lenkaranî, Ehl-i Beyt, s. 89).
Resûlullah (s.a.v.), Kendinden sonra İslam dinini emanet ettiği beş kişiyi ifade etmektedir. "Beş kişiyi işaret eden hadisler" İslam'ın gelecekteki rehberlerini tanıtmak hedefi üzeredir." (a. g. e., s. 91) Tefsir-i Burhan'da İmam Sâdık (a.s.)'dan şöyle bir rivayet yer almaktadır: "Allah'ın Resulü (s.a.v.) sessiz kalarak Ehl-i Beyt'i tanıtmamış olsa idi, filanın oğlu yahut falanın oğlu Tathir ayetinin kendilerini de içine aldığını yahut sadece kendileri ile sınırlandırılmış olduğunu iddia edeceklerdi." (Tefsir-i Burhan, c. 3). Kaldı ki, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) açıkça ve defalarca beyan etmesine rağmen çeşitli iddialar ortaya atılarak Ehl-i Beyt'in kapsamı beş kişinin dışına taşınmak istenmiştir. Sünni İbn Meğazalî, Ebu Said El-Hudrî'den şöyle rivayet etmektedir: "Şanı yüce olan Allah'ın buyurmuş olduğu şu ayetteki, "İki denizi birbirine kavuşmak üzere bırakıverdi. Fakat ikisi arasında hadlerini tecavüz ve hususiyetlerini ifna etmeye mâni bir berzah vardır… bu iki denizden inci ve mercan çıkar" (Rahman, 19-22) 'İki deniz'den maksat Ali ve Fâtıma'dır. İkisi arasında duran berzah ise Resûlul- lah'tır (s.a.v.). İki denizden çıkan inci ve mercan ise Hasan ve Hüseyin'dir." (Ebu'l-Hasan Ali bin Muhammed ibn Meğazilî, Menakib-ü Ali bin Ebi Tâlib Aleyhisselam, s. 339, Sünni bir eserdir).
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020