İdlib'de son dönemde yaşanan gerilim ve yapılan saldırılar sonucu 36 Türk askerinin şehit olması sonrası Rusya ile diplomasi trafiği hızlanmıştı.
Kremlin Sözcüsü Peskov, daha önce yaptığı açıklamada Putin'in planlarında 5 Mart'ta İstanbul'da Erdoğan'la bir görüşme yapılmasının henüz bulunmadığını açıklamıştı.
Dün yapılan açıklamada, İdlib gündemli Erdoğan-Putin zirvesinin 5 Mart'ta Moskova'da yapılacağı belirtildi. Açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı'na, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Akar, MİT Başkanı Fidan eşlik edecek.
İdlib'de bulunan Batı istihbarat örgütlerinin koordinasyonuyla hareket eden radikal terör gruplarının provokasyonlarıyla tırmanan gerilim ve şehit haberleri sonrası özellikle ABD ve İsrail ikilisinin birkaç savaş çıkarma senaryosu üzerinde durulmuştu. Bunlar Türkiye-Suriye, Türkiye-Rusya ve Türkiye-İran savaşları…
Türkiye-Rusya çatışması ihtimaliyle ilgili Rusya Devlet Başkanı Putin yaptığı açıklamada, "Rusya'nın kimseyle savaşa girmeye niyeti yok, kimsenin aklına da savaş fikrinin gelmemesi için elimizden geleni yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
Milli Savunma Bakanı Akar da konuyla ilgili, "Rusya'yla karşı karşıya gelmek gibi bir düşüncemizin olmadığı herkes tarafından bilinmektedir" dedi. Ama şu bir gerçek ki, kirli provokasyonları düzenleyenlerin böyle planları olmasa, en üst düzeyde bu açıklamalar yapılmazdı.
İran'la çatışma riskiyle alakalı olarak da Dışişleri Eski Bakanı Şükrü Sina Gürel'in açıklamaları önemli… Gürel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında, 5 Mart'ta yapılacak görüşmede, "tarafların gerçekçi olması" gerektiğine dikkat çekti ve şunları söyledi:
"ABD ve İsrail'in en çok istediği, Türkiye'yi İran ile karşı karşıya getirmektir. Eğer Rusya görüşmesinden olumlu bir sonuç çıkmazsa, sahadaki Hizbullah ve İran'ın desteklediği milisler de Türkiye'nin hedefi haline gelebilir. O zaman İran'la da bir savaşa sürüklenme tehlikesi doğabilir."
Ve ihtimal dâhilinde olan böyle tehlikeli bir gerilim, sadece Türkiye ve İran'la sınırlı kalmaz, ABD-İsrail ikilisinin çok arzu ettiği Şii-Sünni çatışmasına evrilebilir.
Kremlin Sözcüsü Peskov, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeybatısında düzenleyeceği muhtemel bir kara harekâtı için 5 Mart'taki kritik zirvenin beklenmesi gerektiğini söyledi.
Fakat durum şu ki, Türkiye harekâta çoktan başlamış durumda, ismi de Bahar Kalkanı Harekatı…
Bakan Hulusi Akar'ın açıklamasına göre, "Bugüne kadar 2 savaş uçağı, 2 İHA, 8 helikopter, 135 tank, 5 hava savunma sistemi, 2557 Rejim unsuru etkisiz hale getirildi."
Peskov'un sahadaki gelişmeleri bilmemesi mümkün değil… 5 Mart'taki zirvede bütün bu gelişmelerin masaya yatırılacağı kesin…
Gelelim şu meşhur Patriot meselesine…
Bildiğiniz gibi, Türkiye özellikle İdlib gerilimiyle alakalı olarak ABD'den Patriot talebinde bulundu. ABD her zaman olduğu gibi işi yine sürüncemeye bıraktı. Hatta Erdoğan, "ABD'nin bize vereceği Patriot yok" açıklaması yaptı.
Şimdi ABD'nin neden Patriot vermek istemediğinin bir sebebini söyleyeyim.
ABD Temsilciler Meclisi'nin Silahlı Kuvvetler Komitesi oturumunda, Demokrat Senatör Seth Mullton, ABD Stratejik Kuvvetler Komutanı Amiral Charles Richards'a "ABD füze savunma sistemlerinin Rusya ve Çin'in kıtalararası balistik füze saldırılarını önleyip önleyemeyeceğini" sordu.
Richards, ABD'yi Rusya ve Çin'in balistik füzelerinden koruyacak bir füze savunma sisteminin kurulmasının teknik olarak mümkün olmadığını söyledi.
Richards şu itirafta bulundu "Bu, çok yüksek maliyetli olmasının yanı sıra, teknik açıdan da mümkün değil ve aynı zamanda stratejik istikrar konusunu da gündeme getirir."
Yani ABD'nin endişesi, sıcak günlerin yaşadığı bölgeye Patriotlar yerleştirilirse, foyası ortaya çıkacak, etkisiz olduğu aşikâr olacak. Tabi, Patriot vermemesinin bir diğer önemli nedeni, Türkiye'nin de aynen Irak ve Suriye gibi BOP'un hedefinde olması… Parçalamak istediği ülkeye neden hava güvenlik sistemi versin?
Türkiye'nin İdlib bölgesinde hava sahasını kullanma mevzuu çok kritik bir konu… Bölgede hava desteği olmadan yapılan operasyonlarda Türk askerinin açık bir hedef olduğu pratik olarak görülmektedir. Peki, Suriye'nin hava sahasını kullanma ihtimalimiz var mı? Bunun için ya Suriye'nin, ya Rusya'nın izni gerekiyor. Bu seçenekler mümkün değil…
Zaten Rusya bu konuda gerekli açıklamayı yaptı. Suriye'deki Rus kuvvetlerinin komutanlarından General Oleg Zhuravlev, rejimin İdlib hava sahasını Türkiye'ye kapattığını duyurarak, "Bu şartlar altında bölgede görev yapan Rusya Kuvvetler Grubu, Suriye semalarında Türkiye'nin hava uçuşlarına dair güvenliğini garanti edemez" ifadelerini kullandı.
Bu sebeple Türkiye BM'den uçuşa yasak bölge istiyor ki şartlar eşitlensin. Fakat Rusya bunu veto edeceği için bu karar asla alınamayacak.
Şimdi bu bilgilerin hepsini toparlayalım ve bir sonuç çıkartalım. Bu bölgede BOP ve Büyük İsrail Devleti hesabı olanların kirli planları çerçevesinde bölgede gerilim yükseliyor.
Yaşanan gerilimden, Türkiye de, Suriye de, Rusya da, İran da, diğer bölge ülkeleri de memnun değil…
Tabii ki bölgeye yerleşip üsler kuran ABD ve yayılmacı politika güden İsrail hariç… ABD-İsrail ikilisi istiyor ki, gerilimler savaşlara dönüşsün.
Böylece BOP ve Büyük İsrail Projesi kendiliğinden hayat bulmuş olacak.
Öyleyse yapılması gereken nedir, bu girdaptan nasıl çıkacağız diye sorulursa, şöyle cevap veririz:
Atatürk'ün "Yurtta sulh cihanda sulh" duruşu özellikle bölgemiz için çok önemlidir. Ata'mızın diğer önemli dış politika tavsiyesi ise "Arapların işlerine karışmayın, Ruslarla didişmeyin" dir. Mutlaka dikkate alınmalı.
Ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü Türkiye'nin toprak bütünlüğüdür", "Üzerimizde hesabı olmayan ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmeliyiz", "Bölgesel sorunları, bölge ülkeleriyle işbirliğiyle çözmeliyiz" tavsiyelerini dikkate almalıyız. Bugüne kadar duymazdan geldik, yaşadığımız tablo ortada…
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024